28 Ocak 2011 Cuma

avustralya açık 2011: beautiful day


Bugünkü maç hakkında tek bir şey söylesem olayı açıklamış olurum. Onu söyleyeceğim ama orada bırakmayacağım.

Djokovic ilk defa bir Federer maçına benden daha iyi ve istekli hazırlanmış.

Nole’yi ilk defa Federer karşısında böyle gördüm. Daha önce de yendi Federer’i ama hiçbirinde bu kadar iyi değildi. Hiçbirinde bu kadar istekli değildi. Hiçbirinde arzusunu korta bu kadar yansıtmamıştı. O kadar iyiydi ki Federer’i çok kötü gösterdi. İsviçreli’nin bugün kortta bu kadar kötü olmasının nedenlerini oranlarsak en yüksek yüzdeyi rakibine vermek gerekir.

İlk puandan itibaren saldırgan oyun yapısıyla başladı Novak. Federer’in en iyi vuruşu olan forehand’inden korkmadan, rallilere girdi. İnatla Federer’in forehand’ine derin toplar gönderdi. Koşturdu. Ama oyunu tek yönlü değildi. Yeri geldi çapraz backhand rallilerine girdi. Bu sefer backhandi’ne çalıştı Federer’in.


Alışık olmadığımız bu agresiflik, Federer’de de alışık olmadığımız bir çıktı verdi: Çok sayıda basit hata. Özellikle backhand kanadında fileye takılan topların, misshitlerin haddi hesabı yok. Servisleri ile maçı götürmeye çalıştı ama nafile.

İkinci sette 5-2 öne geçtikten sonra seti vermesi ise inanılmaz zaten. Sırp tenisçinin harika oyununun Federer üzerinde yarattığı etkidir bu. İsviçreli’nin 5-2 önde olduğu bir seti kaybetme ihtimalinin, Dinara Safina’nın bir Grand Slam kazanma ihtimalinden daha düşük olduğu göze alınırsa hele. En son bir Tsonga maçı var hafızamın bir yerlerinde. Federer’in önde olduğu seti verdiği ve arından maçı kaybettiği. 5-1 veya 5-2’dendi. 2009 sonbaharındaydı sanırım. Çok yanlış bir şey de hatırlıyor olabilirim. Gecenin şu vakti araştıramayacağım.

Djokovic maçtan sonraki kort içi röportajında zaten “İkinci seti alsaydı kim bilir şimdi nerelerdeydik” dedi. Maçın dönüm noktası kesinlikle ikinci setti. Üçüncü sette Federer servis kırma avantajını yakalamasına rağmen rahattım. Bugünkü Djokovic’ti o kadar rahat olmamı sağlayan zira üçüncüyü kaybetse dördüncüyü kazanacağını biliyordum.

2008 yılında da şampiyonluk yolunda yarı finalde Federer’i turnuva dışına itmişti Mangal Yürekli Djoker. Bu sene de yaptı. Beş ay önce Amerika Açık’ta da yapmıştı. Federer ise ilk Grand Slam’ini kazandığı 2003 Wimbledon’dan bu yana ilk defa hiçbir Slam’de son şampiyon değil şu an. Son dördünde final dahi göremedi, iki çeyrek final, iki yarı final çıkışı var. Bunlarda üç farklı tenisçiye (Söderling, Berdiych ve Djokovic (2)) yenildi.

Bugün bildik manzaralar da vardı. Mesela Federer’in seti kaybettikten sonra hakeme söylenmesi. Centilmen tenisçimiz, kaybeden pozisyonundayken alışıldık manzaralar bunlar.

Ana’yı görmek çok güzeldi. Bu güzel güne güzelliği ile güzellik kattı. Güzel güzel güzel. Özellikle dünkü berbat günün ardından...

It's a beautiful day, the sky falls
and you feel like it's a beautiful day,
don’t let it get away

0 yorum:

yasal uyarı (disclaimer diyor yabancı insanlar)

bu blogdaki fotoğrafların yüzde 99.9'u http://sports.yahoo.com adresinden alınmaktadır.. tüm hakları reuters, ap ve getty images'e aittir.. sanırım.. bu blog tarafsız bir tenis blogu değildir.. sevdiğim tenis oyuncularını kayırırım.. ama sevmediklerime hakaret etmem.. siz de etmeyin, çok ayıp.. yorum yazarken öyle tek cümlelik "saldır federer, vur kır nadal" tarzı yorumlarınızı yayınlamayacağımı göz önünde bulundurun.. merak ettiklerinizi ya da içinde cidden yorum bulunan yorumlarınızı göndermekten çekinmeyin.. tenisi sevelim.. boş alanlara kort dikelim.. teşekkürler..

ben olsam firefox 3küsür ve en az 1152x864 çözünürlükte dolanırım buralarda..

GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP