4 Aralık 2010 Cumartesi

foto: mauresmolu fransa

Gasquet: "Bakıyo mu, bakıyo mu?"

Birds. Directed by Alfred Hitchcock.
Fransa'nın ambleminde ne var? Horoz. Horoz'un İngilizcesi ne? Cock. Hitchcock.. ve kırkıncı yıl.. aynı karede.

"Tuuuuu"

"Beeelee"

"Daha da gelmem"

(Foto: Getty / Reuters via daylife)

Read more...

3 Aralık 2010 Cuma

davis cup: ilk günde sırbistan: 1 - fransa: 1

Fransa günün ilk maçında daha önce de söylediğim kendisi için gerekli tek galibiyeti çıkardı. Tipsarevic ile karşılaşan Monfils 6-1/7-6/6-0 ile Fransa'yı öne geçirdi.

Servislerinde tutuk başlayan ev sahibi raket, ilk servisleri oyuna sokmakta zorlanınca ilk oyunda servisini kırdırdı. İkinci oyunu da kaybeden Sırp, tabelaya üçüncü oyunda girebildi. 2-1'den sonra hatalarla dolu bir performans sergiledi Tipsarevic. Özellikle backhand kanadında topu fileye taktı. Agfresif oynamaya çalıştı ama La Monf'un savunması da muazzamdı.

İkinci sette taraflar servis oyunlarında tutundu ve set tie-break'e gitti. İlk puanda bir gerginlik oldu. Monfils'in servisine out dendi. Fransız itiraz etti ve içeride olduğu görülünce hakem puanı Monfils'e verdi. Tipsarevic buna sinirlendi. İtiraz etti ama sonuç değişmeyecekti tabii ki. Bu hırsla kendi servis oyununda hata yapan Janko servis kırdırdı. Beşinci serviste bunu telafi etse de Monfils bir daha servis kırınca ikinci set de Fransız'ın oldu.

Son sette ise kafa olarak kopmuş bir Tipsarevic ve sıfıra karşı kaybedilen bir set...

Müsabakada Janko'nun 38 basit hatasına karşılık La Monf'un 14 basit hatası anahtar istatistik. Winnerlarda 51-48 Fransız'ın üstünlüğü var yine.


İkinci maçta favorim Novak'tı. Fransa kaptanı Guy Forget'nin yanlış karar verdiğinden emindim. Llodra tekler oynasaydı daha çok zorlayacaktı Djokovic'i. İlk setteki ilk altı oyunda servis kırılmadı. Bu noktadan sonra üç oyun üst üste alan Djokovic ilk seti 6-3 kazandı. Yedinci oyunda servis kıran Sırp, bir sonrki oyunda servis kırma puanı ile yüzleşti ama arka arkaya attığı üç etkili servis ile savuşturdu bu tehlikeyi. Simon'un servislerini çok iyi okuyan Nole, son oyunda da sıfıra karşı servis kırdı.

İkinci sette momentumu iyice arkasına aldı Nole. Dördüncü oyunda servis kırdı ve bundan sonra hiç oyun vermedi. Özellikle backhand slice çalıştığı belli oluyor. Slicelar ile oyunu çok iyi kurup, kortu açıyor ve winnerla boş taraftan puanı alıyordu. Setin son oyununda da arka arkaya aceler atması moralini de iyice yükseltti.

Üçüncü sette yine dördüncü oyunda servis kırarak üstünlüğü yakalayan taraf ev sahibiydi. 5-4'te maç için servis kullanan Nole, uzun süren bir oyunun ardından servisine tutunamadı. Fakat bir önceki oyunda yapması gerekeni 11. oyunda yaptı ve Simon'un servisini kırarak ikinci kez maç için servis attı. Bu sefer başarılıydı.

Karşılaşmada 62 winner üretti Djokovic.

Gael Monfils d. Janko Tipsarevic 6-1/7-6/6-0
Novak Djokovic d. Gilles Simın 6-3/6-1/7-5

Bu sonuçlarla ilk gün 1-1 kapandı. Yarınki çiftler maçı çok çetin olacak. Bir yanda Llodra-Clement diğer yanda Zimonjic-Troicki. Saat 16.00'da. Kazanan büyük avantaj sağlar.

Read more...

nadal ve moya - dev ekranda pes


Nadal ile Moya'nın PES muhabbeti zaten biliniyor (Allahtan Murray kadar manyakça bir bağımlılıkları yok). Yanılmıyorsam Moya'nın emekliliği için düzenlenen bir programda ikisi çıkıp dev ekranda, seyirciler karşısında oynamışlar. Linki tweetleyen Gülşan'a teşekkürler.

Embed tuşu bulamadım. Fotoğrafa tıklayın o gideceği yeri bilir.

Read more...

söderling'ten ayrılan norman salk ile anlaşmış


Duymuşsunuzdur, duymayanlar için tekrarlayalım. Söderling'i Södreling yapan adam Magnus Norman ile İsveçli'nin yolları ayrıldı. Eski dünya iki numarası Norman, "kendime ve tenis akademime daha fazla vakit ayırmak istiyorum" demişti. Ayrılık nedenini bu olarak göstermişti.

Bugün İsveç basınına bir bakayım dedim (Hayır, İsveççem yok. Google Translate var). Orada Norman'ın İsveç'in en büyük tenis kulüplerinden birisi olan Salk'ta bir nevi danışman olarak çalışmaya başladığını öğrendim.

Bu kulüp Bjorn Borg'un da gençken oynadığı kulüp. Yani bayağı sağlam. Norman'ın da ortakları arasında bulunduğu Good to Great adlı akademi ile işbirliği içinde olacaklar. Bakalım 5-6 sene sonra yeni İsveçliler görebilecek miyiz.

Bu da Salk'ın resmi sitesinden haberin linki. BU.

Bu arada Söderling de Peter Lundgren'e gitmiş. "Abimmmmm" demiş "Abiimmm benim koçum ol." Lundgren bakmış bunun yüzüne, "Yanlış zamanda geldin delikanlı" demiş, "Ben Wawrinka ile mutluyum. Şimdi yıkıl!" İnanır mısınız bizim o buzdağından hallice Söderling sen bir ağla bir ağlaaa.. Yok şaka tabii. Ama reddetmiş işte Lundgren "zamanlama kötü" diyerek. İsveçli çalıştırıcının CV'sinde Federer, Safin, Baghdatis ve Dimitrov da var.

Read more...

davis cup: srbija vs. francuska başlıyor

Ve işte başlıyoruz. Sırbistan ile Fransa arasındaki Davis Cup final maçları bugün saat 15.00'teki Tipsarevic-Monfils mücadelesi ile başlıyor.

Sırplar'dan sevmediğim adam yok o yüzden Tipsarevic'i de çok severim. Bazı büyük maçlarda kendini aşarak oynadığı vardır. Federer karşısında, Roddick karşısında bir başka oynar. Ancak çok sakatlanır. İstikrarsızın önde gidenidir. Monfils'in aşağı kalır yanı var mı?

Belgrad Arena'yı dolduracak binlerce Sırp'ın tezahüratı eşliğinde korta çıkacak ilk Sırp olmanın avantaj mı dezavantaj mı olduğu büyük muamma. Tipsarevic bence bu baskıyı kaldıracak olgunlukta. Her ne kadar Monfils, "Seyirci yüzünden Janko stresli olabilir. Ben çıkıp rahat bir şekilde oyunumu oynamaya çalışacağım" dese de, Tipsarevic'in etkileneceğini sanmıyorum.

Ha, bu demek değil ki yenilmez. Tabii ki yenilebilir ama bunun nedeni seyirci baskısı olmaz.

Günün ikinci maçında ise Djoker'in karşısına Gilles Simon çıkacak. Çiçeği burnunda baba Simon'a şans vermiyorum. Fransa kaptanı Guy Forget, son güne kadar kararsızdı ikinci tekler oyuncusunu seçme konusunda. Bence Llodra daha çok zorlardı Nole'yi ki geçen aylarda yenmişliği de var. Yine bir iki hafta Djokovic'in Simon'u yendiği (ve hatta yanılmıyorsam son 3-4 karşılaşmalarında hep Sırp'ın üstünlüğü var) düşünüldüğünde Fransızlar için sıkıntı var. "Llodra'nın Clement'la birlikte iyi bir çift olacağını düşündüm" diyor Forget. Kararı doğru mu, bekleyip göreceğiz çünkü beş set üzerinden oynanan maçlarda her şey farklı olabilir.

Eğer bugün Fransa en azından bir galibiyet çıkartamazsa her şey bitmiş demektir onlar için.

Bu eşleşmenin en keyifli tarafı Belgrad Arena olacak kesinlikle. Türkler gibi, Yunanlar gibi ateşli olan Sırplar orayı yakarlar, yıkarlar söyleyeyim. Yarın saat üçte bilgisayarımın başına oturup İnönü'yü dinler gibi dinleyeceğim Belgrad Arena'yı. Ajde!

Francuska. İyiymiş.

Read more...

2 Aralık 2010 Perşembe

wta'in dağıttığı ödüllere itirazım var

Yılın oyuncusu Kim Clijsters seçildi. Niye öyle oldu anlamadım. Vera ya da Caro daha çok hak ediyordu bence. 2005’te de yılın oyuncusu seçilmişti Belçikalı. Kendisi ayrıca Hizmet Ödülü’nün de sahibi oldu. Kort dışında Konsey’de falan yaptıklarından ötürü. Konsey monsey deyince aklıma Star Wars geliyor hep. Republic falan. Sorunluyum az.

[Geçen sene bu ödülü Serena kazanmıştı. Bu sene bayağı kesik ayak muhabbetine yattı]

Yılın çiftler takımı tabii ki Pennetta-Dulko ikilisi oldu. Başkası olsaydı WTA’i basardım. Basmışken de iş başvurusu yapardım.

[Geçen sene Williams kardeşler kazanmışlardı. Tenis enteresan]

Yılın yeni geleni, yeni yüzü, yenisi, tıfılı kategorisinde Petra Kvitova vardı. Wimbledon’da yarı final oynayarak herkesi şaşırtmıştı Çek raket. Bence Pavluçenkova’ya verilmeliydi bu seneki ödül.

[Geçen sene Melanie Oudin kazanmıştı. Bu sene nerede bilen var mı? Ben söyleyeyim en son Sabine Lisicki ile Bollettieri’de hazırlanıyordu geçen hafta. Kvitova da aynı şekil olacak]

Yılın geri dönüşü Henin’den geldi. Gelmiş yani. Yahu kadın sezonun yarısında yoktu. Neresi geri dönüş? Henin’i çok seviyorum ama Ana Ivanovic’in geri dönüşü daha muazzam be!

[Geçen sene tabii ki Kim Clijsters kazanmıştı]

En insani insan, en hayırsever sporcu dalında ödül Maria Sharapova’nın oldu. Sasha Vujacic ile nişanlanmayı kabul ederek öyle insanların da güzel kızlarla sevişme ve hatta evlenme haklarının olduğunu gösterdiği için bizlere. Şaka tabii. Çernobil bölgesini ziyaret edip yardımda bulunduğu için. Seviyorum Masha’yı.

Karen Krantzcke Sportmenlik Ödülü Elena Dementieva’nın oldu. Bu ödüle itirazım yok. Yazık, zaten grand slam kazanamadan bıraktı.

[Geçen sene bu ödülü Kim Clijsters kazanmıştı]

Oyuncular en çok sevdikleri turnuva olarak Porsche Tennis Grand Prix’i (Stuttgart) ve Pattaya Open’ı seçmişler. Ne saçma lan. Bu sene yalnızca 32 tanesi falan katıldı ona. Geri kalanlar çok bölünmüş demek ki. Çok saçma bi ödül ve oylama bu. Geçen yıl Indian Wells ve Acapulco seçilmişti. E ne değişti ki bir senede. Saçmalamayın kaldırın bu ödülü.

Read more...

federer, kevin spacey'i tanımıyor mu?

Sezon Sonu Turnuvası'nın final maçının hemen ardınan Federer soyunma odasına giderken yolda Rafa Nadal'ın ailesi onu kutluyor içten bir şekilde. Ardından ilerleyen Federer koskoca Kevin Spacey'e bir bakıp geçiyor. Abooooov. Keyser Soze mi olmak lazım illaaaa! Ezgi gönderdi videoyu Twitter'dan. Onun da blogu vardı bi aralar hey gidi.

Read more...

1 Aralık 2010 Çarşamba

video: hhıııaaaağğııııı!

Sevgilinizle kavga mı ettiniz? İzleyin.
Ne yoksa ayrıldınız mı? İzleyin.
Sizi aldattı mı? Olsun, izleyin.
Sınavdan düşük mü aldınız? İzleyin.
Okul mu uzadı? Amaaan, izleyin.
Babanız duysa döver mi? Önce izleyin, sonra izletin.
HIV pozitif mi çıktınız? (Dünya AIDS günü bugün, prezervatif kullanın, kullandırın, her önünüze gelenle sevişmeyin, korunun, koruyun (sosyal mesaj verdim)) E izleyin.
Bahiste tek maçtan mı yattınız? İzleyin.
Hiç mi tutturamadınız? Koyverin, izleyin.
Hoşlandığınız çocuk size şişko mu dedi? İzleyin.
Ne yeseniz yarıyor mu? Ooooh izleyin.
Kemikleriniz mi kalın? Yok artık, izleyin.
Açıldığınız kız yüzünüze bakıp kahkaha mı patlattı. İzleyin.
Sivilceleriniz mi var? Sıkmayın, izleyin.
Patrondan azar mı işittiniz? İzleyin.
İşten mi kovuldunuz? Size iş mi yok! İzleyin.
Arabayı mı çarptınız? İzleyin.
Kaskosu mu yoktu? Yuh! Olsun, izleyin.
Eve hırsız mı girdi? Bilgisayar, laptop falan duruyorsa izleyin.

Neticede canınız mı sıkkın, açın izleyin:

Read more...

lisicki boş durmuyor, çalışıyor

Sağlıklı bir Sabine Lisicki forehandiyle yetişkin bir angusu devirebilir. Servisiyle bir treni durdurabilir. Bu kızın talihsizliği de yüreğimi dağlar. Arka arkaya gelen sakatlıklar. Hele ki Amerika Açık 2009'da yere yığılıp kalması falan. Değer verdiğim tenisçilerden ve o da belli bir kariyer "high" yakaladıktan sonra düştü. Vaidisova gibi, Cirstea gibi, Ana gibi, Cibulkova gibi, del Potro gibi...

Sakatlıkları atlatan Alaman Kızı geçen gün Bollettieri'nin akademisinde Melanie Oudin ile birlikte çalışmış. Eğer ki sakatlık belası yakasını bırakmışsa ve önümüzdeki sezon sağlıklı bir yıl geçirecekse çok iyi yerlere gelecek yıl sonunda.

Bunlar da bonus:

Jarka İstanbul'a da getir şu kızı, tanışalım.

Ancic'im ne hale gelmiş ya. Üzülüyorum.

Apart-man

Read more...

foto geçidi: mommy is working...

Annelik zor tabii.

Ya ben bunları yakıştırıyorum.

Ve sarışın Domi. Hat çik. Veri veri hat çik. Koyu hali daha güzel bence.

Read more...

video: yapmak hiç de kolay değil, no?



Rafa Nadal'ın tricksel hareketleri.

Read more...

masha fed cup takımında


Sharapova'nın gelecek yıl Rusya Fed Cup takımında yer alacağı bugün Şamil amca tarafından açıklandı. Takımda Masha'nın yanında Kuznetsova, Safina ve Pavluçenkova olacak. Peki 100 kişiye sorduk 1 mantıklı cevap arıyoruz. Neden bir Vera Zvonareva bir Maria Kirilenko olmaz da Safina olur?

Maria, 2008 Şubat ayında İsrail'e karşı oynamıştı. Rusya'yı tek temsil edişi budur Masha'nın. 2004 ve 2008 Olimpiyat Oyunları'nda yoktu. 2012'de 25 yaşında olacak. Ve sanırım her şeyden çok istiyor orada mücadele etmeyi.

Ancak Sharapova'ya yakın bir isim onun Fransa'ya karşı oynama ihtimalinin yüksek olduğunu herhangi bir kesinlik bulunmadığını belirtmiş. Koskoca Rusya Tenis Federasyonu Başkanı yalan mı söyleyecek ulan diyor, umutlarımızı yeşil tutuyoruz.

Read more...

30 Kasım 2010 Salı

video: a woman with balls


Juju'muz hazırlanıyor. Dirsek sakatlığını atlatmış. Seneye ortalığın şeklini şemalini değiştirecek. Ancak videoda Justine şöyle tanımlanmış anlatıcı abi tarafından ki yaklaşık 38 dakika boyunca güldüm:

Justine Henin: A woman with balls.

Read more...

foto: davis cup'ta son hazırlıklar





Read more...

29 Kasım 2010 Pazartesi

video: olmadı ana, olmadı...



Zaten bütün bu soruların amacı sondaki sorunun cevabını alabilmek...

Read more...

video: rastgele sorular...



"Olmasa yaşayamayacağınız iki şey" sorusuna Andy Murray'nin gülmemek için kendini zor tutarak PlayStation demesi...

Rafa'nın karanlıktan korkması.
Murray'nin "Neden korkarsınız" sorusuna ölüm demesinden sonraki sessizlik...
Roddick, Ferrer ve Djokovic'in yalandan korkmaması yılandan korktukları kadar. Djokovic'e "Üç kişi aynı cevabı verdiniz" dendiğinde "Tamam o zaman örümcek" demesi...

"İlk öpüştüğün kızın adını hatırlıyor musun" sorusuna Södelring'in Jenni demesi. Adamın şimdiki nişanlısının adının da Jenni olması.
Murray'nin bu soruya tüm ciddiliği ile "John" demesi...

Süper bir yapım. Seneye WTA Championships için ben de yapmayı düşünüyorum böyle bir şey.

Read more...

foto: ceza


Dünyadaki bütün Federerseverlerin sevdiği bir insan. Bundan sonra Federer ne zaman bir kupa kazansa blogu Mirka fotoları ile donatacağım. Hayrını görün!

Read more...

wtf 2010: öööffffffffffffffffffff!!


Daha önce 65 kere gördüğünüz şeyi bir daha görün. Sıkılmadınız. Alın başınıza çalın o kupayı da taam mııı ühüühüh. Maçı da izleyemedim zaten derbi yüzünden. Ama bugün çok sevindiniz, az sonra size bir ceza ile geliyorum hazır olun.

Read more...

28 Kasım 2010 Pazar

bir varmış, bir yokmuş...

Bundan birkaç yüz yıl önce bilginlerin hünerlerini sergilemek için oynadığı bir zeka oyunu varmış. Bu oyunun genel kuralları aynı olsa da oynandığı ortama göre farklı bilginler, farklı şekillerde ustalaşırmış.

Yaşlı bilginlerle genç bilginlerin birarada oynadığı bu oyunda zamanı gelince yaşlılar inzivaya çekilerek hayatlarına devam ederlermiş. Bir gün yeni bin yılın müjdecisi olarak genç bir bilgin ortaya çıkmış. Ustaların arasından sıyrılmış. Onu bu oyunu izlerken görenlerin gözleri parlarmış zira o, daha önce hiçbir bilginde görülmeyen bir asillikle oynarmış oyununu.

Gel zaman git zaman oynadığı oyunların büyük bir çoğunluğundan üstünlükle ayrılan bu bilgin artık "en iyi" olarak anılmaya başlamış. Onu izlemeye dünyanın dört bir yanından insanlar, belki ona dokunabilmek, şanslılarsa seslerini duyurabilmek için sıralarda beklermiş. Bu bilgin o kadar az oyun kaybedermiş ki kimse aslında onun kaybettiği zaman nasıl bir insan olduğunu bilmez hep galipkenki centilmen haliyle tanırmış. Tabii ki bilgini çok iyi bir oyuncu olduğu için ve maç kaybetmediği için suçlayamayız.

Ancak bu bilginin bile henüz ustalaşamadığı bir bölüm varmış. Bu zeka oyununu çok atak taktiklerle oynayıp, çabuk bitirmeyi seven bilgin çok yavaş ortamlarda bir türlü en büyük zaferini elde edememiş.

Sonra uzaklardan bir bilginin daha namı hızla yayılmaya başlamış. Bu bilgin 4-5 yaş daha genç ve daha enerjikmiş. Oynadığı oyun ise savunmaya dayalı ve alt edebilmek için çok sabırlı olunması gereken türdenmiş. Ustalaştığı bölüm itibariyle de en başlarda yaşlı olan bilginin zıttı olarak görülmüş hep.

İlk karşılaşmalarında çömez bilgin, yaşlı bilgini alt etmeyi başarmış. Daha sonra çoğunluğunu yavaş ortamlardaki oyunların oluşturduğu seride ilk yedi karşılaşmalarında sadece bir kez yenilmiş. Dünya oyun tarihindeki en büyük rekabetlerden birine işte böyle başlanmış.

Zaman akmış, mevsimler geçmiş, yaşlı bilgin ustalığından, genç bilgin ise azminden hiçbir şey kaybetmemiş. Artık bu oyunda "onlar ve diğerleri" varmış. Bütün buluşmalarda bu iki bilginin arasındaki maçlar hasretle beklenir olmuş.

Yaşlı bilgin hâlâ yavaş ortamda, genç bilgin ise hâlâ hızlı ortamlarda en büyük oyunu kazanamamış. Ta kii o efsane oyuna kadar.

O gün yağmurun ve karanlığın, bütün kötülüklerin engelleyemediği bir güzellik varmış ve bütün dünyaya yayılmış. Oyunu izleyenler mest olurken, iki bilgin galip olan tarafta isimlerinin yazması için varlarını yoklarını ortaya koymuşlar. Bu oyun tarihinin en efsane karşılaşmalarından birinin sonunda, genç bilgin artık çömezlikten sıyrılıp ustalığını ispat edercesine alt etmeyi başarmış yaşlı bilgini. Uzun süren baskınlığını da yok ederek...

Bir sonraki yılın başında bu iki bilgin yine büyük bir buluşmanın en son oyununda karşılaşmışlar. Genç bilgin yine kazanınca yaşlı bilgin ağlamaya başlamış. Onları izleyen binlerce kişi de hayretler içinde kalmışlar. Çünkü ilk defa çok değer verdikleri bilginin zayıflığını görüyorlar, onun da aslında kendileri gibi etten ve kemikten bir insan olduğunun farkına varıyorlarmış.

Genç bilgin rakibinin yanına yaklaşmış ve ona sarılırken kulağına şunları fısıldamış: "Hâlâ en iyisi sensin."

Artık yaşlı bilginin tek amacı varmış. O da kazanamadığı tek büyük buluşmada birinci olmak. O yıl bunu başarmış. Ancak genç bilginle karşılaşamadan. Genç bilgin hasta hasta oynadığı bir oyunda yenilerek elenince yaşlı bilgin koleksiyonunu tamamlayarak artık sadece o dönemin değil, tüm dönemin en iyisi olduğunu göstermiş.

Genç bilginin hastalığı fenaymış. Dünyanın dört bir yanında ilim adamları ve tabipler getirilmiş. Çoğu yazar onun bir daha eskisi kadar iyi olamayacağını söylerken o, en büyük özelliği, azmiyle, bunların üstesinden gelip tekrar zamanının en iyisi olmuş.

İki bilgin uzun bir süre büyük buluşmalarda karşılaşamamışlar. Ta ki o son oyunlarına kadar. O son oyunları... İşte onu anlatmaya benim hayalgücüm de yetmez.

Read more...

foto: you shall not pass

"Sarhojjjşş değiliiim beeennn"

"Oynamıycam"

Yeah spank me!

Damarlarında tutkuyu hisset!

Bacağına sıksalar bu kadar olur

Şener Şen dellenmesine ramak kala

Kız arkadaş var...

... kız arkadaş var.

Gandalf da var hem.

(Foto: Reuters / Getty)

Read more...

wtf 2010: federer ve nadal. evet bu oldu.

Evet iki günde bir yazdığımın ben de farkındayım.

Bugün son zamanların en aksiyon dolu müsabakası Rafael Nadal ile Andy Murray arasında oynanmış. İzleyemedim çünkü çok önemli bir Gaziantep-Trabzon maçı vardı!!!bir

Günün ikinci maçını da izlediğime pişman oldum. Federer'e gidip "Sana ne olmuş" diyesim geldi. İlk sette seke seke çaydan geçen Nazo gelin gibi nasıl bir aktifliktir arkadaşım o. Nasıl forehandler, nasıl voleler inanamazsın. İkinci seti 3-0'dan veren Djokovic'e de ne desem az.

Yarın akşam final 19.30'da. 19.00'da da derbi var. Bilin bakalım hangisini seyretmek zorundayım.

Read more...
yasal uyarı (disclaimer diyor yabancı insanlar)

bu blogdaki fotoğrafların yüzde 99.9'u http://sports.yahoo.com adresinden alınmaktadır.. tüm hakları reuters, ap ve getty images'e aittir.. sanırım.. bu blog tarafsız bir tenis blogu değildir.. sevdiğim tenis oyuncularını kayırırım.. ama sevmediklerime hakaret etmem.. siz de etmeyin, çok ayıp.. yorum yazarken öyle tek cümlelik "saldır federer, vur kır nadal" tarzı yorumlarınızı yayınlamayacağımı göz önünde bulundurun.. merak ettiklerinizi ya da içinde cidden yorum bulunan yorumlarınızı göndermekten çekinmeyin.. tenisi sevelim.. boş alanlara kort dikelim.. teşekkürler..

ben olsam firefox 3küsür ve en az 1152x864 çözünürlükte dolanırım buralarda..

GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP