Üç yıldır beklediğim gün bugündü. Djokovic grand slam kazandığında kendimden geçeceğimi sanardım. Olmadı. En az Djokovic'in kendisi kadar ne yapacağımı bilemedim. Sevindim ama dışa vuramadım. Gayet doğalmış gibi, izlediğim 45. Grand Slam'ini kazanan Federer'miş gibi öyle "Ehehehehe, oleeey" falan dedim. Üç yıllık bekleyiş benim de psikolojimi bozdu.
Ama bugün öyle bir Nole vardı ki...
Novak ilk sette kontrolü ele aldıktan sonra karşılaşmanın sonuna kadar "Patron benim" dedi. Murray yine bir Grand Slam finalinde yine pasif olan taraftı. Yine umudunu erken yitiren, yine çözüm üretemeyen taraftı.
Bana sorarsanız şunu açıkça söylerim: Murray, Djokovic'ten daha yetenekli. Doğal yetenekten bahsediyorum. Hatta "Oha" diyeceksiniz ama Britanyalı bence Nadal'dan da daha yetenekli. Ama sorun bu yeteneği geliştirememesi ve tabir yerinde ise convert edememesi.
Evet tıpkı servis kırma puanı gibi düşünün. Bir maçta atıyorum 26 kez servis kırma puanı yakalamanız demek karşıdaki tenisçi ile başa baş oynadığınızı ve hatta oyunun bazı bölümlerinde daha iyi olabildiğinizi gösterir. Ancak bu 26 şansın hiçbirini değerlendiremezseniz maçı kazanamazsınız. Kritik anlarda kontrolü elinize almanız lazım.
Nole ve Andy aynı yaştalar, 10 seneye yakın bir beraberlikleri var. Aynı yollardan geçtiler. Aynı iki bölüm sonu canavarı ile mücadele ettiler. İlk çıkışları ile şimdikini kıyaslarsak Sırp tenisçideki ve oyunundaki yükselişi fark etmemek imkansız. Kişilik ve karakterden tutun da vurduğu forehand'e kadar her yönüyle ilerledi, gelişti. Federer ve Nadal denilen bölüm sonu canavarları karşısında yeri geldi ümitsizliğe kapıldı ama çalışmaktan vazgeçmedi.
Asla "Tenise olan aşkım bitti" demedi.
Bugün maçta gördüğüm Djokovic, daha doğrusu son altı aydır gördüğüm Djokovic, beni umutlandırıyor. O istek neredeyse gözlerinden ışın olup çıkacaktı. Federer maçında da böyleydi. Ve Dodig karşısında saçma sapan o seti kaybetmeseydi şimdi set kaybetmeden şampiyon olmuş olacaktı.
Üç yıl aradan sonra "One Slam Wonder" kulübünden mezun olan, bir başka deyişle kaydını aldıran Nole, artık büyükler arasında. Önündeki tek engel kendisi. Klişe ama gerçek. Zira Davis Cup'tan geldi. Dinlenemedi. Zaten nazik bir vücudu var, her şeye tepki veriyor. Sezon sonuna doğruyu bırakın baharda bir patlarsa yandık.
Sonuçta Federer'i de yenerek elde edilmiş bir Grand Slam şampiyonluğundan daha fazla zevk veren başka bir şey varsa o da bunu Djokovic'in başarmasıdır.
AJDE!
Maçın teknik, taktik, gidişat vs.. merak ediyorsanız
şöyle alayım...
Read more...