roland garros 2011 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
roland garros 2011 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Haziran 2011 Pazartesi

rg 2011: gökyüzünden bile izlediler

kıskandığı zaman
milyonlarca aşığını
üstümüze yağdırır
gökgürültüsü, fırtınasını
ama paris göğü
uzun süre kızgın kalamaz
kendini affettirmek için
sunar bir gökkuşağı
(türkçesi ekşi sözlük'ten)


Bugünkü yağmur olayı bana Sous le Ciel de Paris adlı şarkıda geçen bu sözleri hatırlattı. Gece boyunca bir şeylere kızıp yağmurunu Paris sokaklarına döken gökyüzü, bütün sağanak yağmur beklentilerine rağmen bulutlarını aralayıp tenis şölenini izledi. Biz de faydalandık. İkinci setin sonundaki kısa yağmur yine kızdığının bir göstergesiydi. Neye mi? Aptal Fransız tenis izleyicisine. Puan bitmeden ses çıkartan, insani tepkileri yuhalayan bir avuç andavala.

İlk seti 5-2'den çevirmek özel bir tenisçi olmayı gerektirirdi. O Rafael Nadal'dı. Üçüncü seti 4-2'den çevirmek özel bir tenisçi olmayı gerektirirdi. O Roger Federer'di. Maça çok kötü başlayan İspanyol çok geçmeden her zamanki toprak kort şölenini izletmeye başladı. Federer de ona karşılık verebilince ikinci setten itibaren nefis bir mücadele izledik.


İsviçreli maç içerisinde sürekli alt ve üst noktalarda dolandı. Birkaç oyun harika tenis oynarken sonraki birkaç oyun servis bulamadı. Nadal'ın git-gelleri o kadar keskin değildi. O daha düz bir çizgide oynadı.

Şöyle bir şey var. Federer toprakta şu an oynayabildiği en iyi oyunu (Maçın geneline yayamıyor) üç-dört sene önce oynayabilseydi Roland Garros'ta Nadal karşısında bu kadar ezilmezdi. Bugün ezilmediği gibi.


Güzel bir tenis günü geçirdik ve Nadal, Borg'u yakaladı. Altıncı Silahşörler Kupası. Toplamda 10. Grand Slam. Ciddi bir sakatlık yaşamazsa önünde oynayacağı 20'den fazla Grand Slam var. Ne dersiniz? 16'yı görür mü?

Read more...

4 Haziran 2011 Cumartesi

rg 2011: hayalet djokovic vs. hortlak federer

["Ayyyy Federer'e hortlak demiiişşş hayvan herif" diyen arkadaşlardansan lütfen yazıyı okumadan çıkarsan sevinirim]



Djokovic'in serisini sonlandırmayı hak eden iki kişi vardı. Nadal ve Federer dışında kime yenilirse ucuza gitmiş bir seri olacaktı. Kendi adıma konuşmam gerekirse Nole, Delpo dışında kime yenilirse zaten üzülecektim. Ama Söderling ya da Federer yenerse daha çok üzülecektim.

Bugünkü maçta daha iyi olan taraf Federer'di. Bu su götürmez bir gerçek. Bu yıl oynadıkları üç karşılaşmaya göre top duygusunda gözle görülür bir artış vardı. Topları erken aldı ve istediği yerlere gönderdi. Servisleri insan işi değildi. Peki ya Nole? Bu yılki belki de en kötü performanslarından birini gösterdi. Bu yüzden bu maçı aslında Djokovic'in hayaletinin bir hortlağa karşı verdiği mücadele olarak görüyorum. Tam "gömdük bitti oh fanları da artık bizi rahat bırakacak" dediğim anda yine hortladığı için hortlak Federer ile 41 maç esen fırtınanın yanına yaklaşamayan Djokovic'in hayaleti maç yaptı bugün...

Novak bugün birçok şeyi yanlış yaptı. Eksik yaptı. Her şeyden önce time violation uyarısı aldıktan sonra gidip hakeme bir şeyler söylemesi aptalcaydı. Bugün kendi oyunu ve vuruşları dışında yaptığı tek ama en büyük hataydı. Biz ona artık olgunlaştı ve maçtan kopmuyor hiçbir şekilde derken bu hoş olmadı.

Oynadığı oyuna dönecek olursak, maçın büyük bölümünde backhandlerden ve returnlerden yoksun oynadı. Zaten maçın büyük bir bölümünde top oyunda bile değildi. Federer üçüncü set hariç mükemmel bir servis performansı ile oynadı. Djokovic'in ikinci sette bu servisler nedeniyle maçı bıraktığını gördüm gözlerimle. Vücut dili her şeyi anlatıyordu. Şöyle bir şey var ki Thomaz Bellucci maçını saymazsak geçen yıl son yenildiği Federer maçından bu yana böyle salakça kopuş görmemiştim Nole'den. Bellucci yerine Federer olsaydı o gün yine yenerdi örneğin, Brezilyalı sadece set alabildi.

Hayalet gibi geçirdiği ilk iki setin ardından üçüncü setin başında son bir gayretle gelen servis kırmadan sonra toparlandı ve başa baş bir oyun ortaya koydu. Dördüncü setin o uzun süren ve Federer'in arka arkaya 10-15 defa ilk servis üretemediği 9. oyununda kırdığı servis ile maçı yarına taşıyabilirdi. Ama çok zayıf bir servis performansının ardından servisini kırdırıp 5-5'e getirince tie-break'te Federer'in kaybetmesi imkansızdı zaten.

Djokovic neden yenildi? 1. Federer (ve onun insan işi olmayan servisleri) 2. Dört günlük ara.

1. Çünkü karşısındaki Federer olmasaydı, o dört günlük aranın etkisi yenilgi olarak çıkmayacaktı. Çeyrek finalden Monfils gelseydi eğer, Djokovic isterse 10 gün ara vermiş olsun yenebilirdi. Bu eşleşmeden Federer'in gelmiş olması Sırp'ın yenilme ihtimalini güçlendirdi. Federer Madrid yarı finalinde Nadal'a yenildiği maçta harika top oynamıştı. Sonraki hafta Roma'da Gasquet'ye yenildi ama Madrid'deki performansı hâlâ depoda benzini olduğunu gösteriyordu. Hatırlarsanız 2009'da şampiyon olmadan önce Madrid'de Nadal'ı yenmişti. Roland Garros'ta da set vermeyen tek isimdi yarı finale kadar. İyi oynuyordu yine. Bu yüzden Nole'ye büyük sıkıntı yaratacaktı.

2. Tenisçilerin ağzından en sık duyduğumuz cümlelerden biri. "Maç maç düşünüyorum." Roland Garros, ya da genel tabirle bir grand slam iki haftalık ve yedi maçlık bir süreçtir. Bir tenisçi ister üst düzey olsun ister ilk 100'ün dışında olsun, daha ilk turda finali düşünüyorsa sıkıntı yaşar. Akıllıysa düşünmez bu yüzden.

"Sanki 41 maçı da iki günlük aralarla oynadı" geçerli bir karşı çıkış cümlesi değildir. Vücut ve antrenman düzenini iki günde bir maç yapmak üzere ayarlayan cevval tenisçilerimizin aradaki bir maç atlandığında bocalaması doğaldır. Buna inanmak istemeyebilirsiniz. Federerciğinizin galibiyetine leke sürülmesi olarak algılayabilirsiniz bunu. Ama Avustralya Açık'ta, Dubai'de, Indian Wells'te Federer "çok basit hata yaptığı için" yenildiyse şu gerekçe için ağzınızı açmaya pek hakkınız yoktur derim.

Olayın psikolojik yönü fiziksel yönünden daha da beter. Psikologlar, psikyatrlar, Freudlar, Junglar varsa aranızda daha iyi açıklayabilirler. Bir adamın dört gün boyunca tarihin en iyi tenisçisi ile oynayacağı maçı beklemesi ve üstelik bu maçın 1 numaraya yükselme ve rekor kırma gibi önemlere sahip olması baskıyı çok daha arttıracaktı. Öyle de oldu.

Sonuç olarak Federer yine yapacağını yaparak neden tarihin en büyük tenisçisi olduğunu gösterdi. Rakibinin serisine son verdi. Şimdi favori olarak başlamadığı ve bu yüzden üzerinde hiç baskı hissettmeden sessiz ve derinden ilerlediği Fransa Açık şampiyonluğu yolunda önünde ezeli rakibi var.

Nadal-Murray maçı hakkına söylenecek şeyler var ama saat 04.30 ve yarı kapalı gözlerle yazıyorum fazla uzatamayacağım. Üç sette bittiğine bakmayın iyi direndi Murray. Nadal'ın yenilmez gözüktüğü rallilere oyunu ittiği zamanlarda puan çıkarttı çünkü İspanyol bugün anlamsız basit hatalar yaptı rallilerde. Murray ne zaman oyunu kısa kesmek istedi, hata yaptı. Maçın bir özeti de 3/18'lik servis kırma oranı. Britanyalı kritik puanlardaki beceriksizliğini konuşturdu diyebiliriz. Neticede yine ona hüsran, ona yine esmer günler düştü.

Read more...

31 Mayıs 2011 Salı

rg 2011: kadınlarda çeyrek final öncesi

Erkeklerdeki gibi kadınlarda da inelim aşağı doğru eşleşmelerden.

Kuznetsova-Bartoli
Wozniacki'nin yenilmesine şaşırdık mı? Belki üçüncü tur değil de çeyrekte yenilmesi daha normal karşılanabilirdi. Erken elendi sayabiliriz ancak bu turnuvayı kazanması imkansızdı. Tenis Dünyası dergisine yazdığım ön bakışta editi yapan arkadaş spota benim Wozniacki'yi favori gösterdiğimi yazmış ama daha iyi okursanız öyle demediğimi görürsünüz. Daha bekleyecek Danimarkalı bir grand slam için. O süre zarfında 1 numarayı bırakacağını da pek sanmıyorum. Deneyimli Hantuchova iyi iş çıkardı. Ama o da gidip dördüncü turda eksi şampiyonlardan Kuznetsova'ya yenildi. Kuraya baktığımızda tablonun üst tarafından final için büyük şansı var Rus'un.



Sveta'nın çeyrekteki rakibi ev sahibi Bartoli. İki sette kazandığı maç yok. Üç maç üç set, son maçta da rakibi çekildi. Görges karşısındaki galibiyeti en değerlisi. O garip ritüelleri ile değişik bir renk tabii Bartoli de. Özellikle 175 olan IQ'su. Keşke üç beş IQ da bana atsa da benim de kafam çalışsa, anne bende niye yok?

Bu dilimde son finalist Stosur üçüncü turda elendi. İlk 10'dan dışarıya doğru süzüldü.  Görges için de Twitter'a yazdım burada da bulunsun. Ender bulunan oyunculardan. Agresif oynuyor, iyi oynuyor. Ancak ben birkaç ay içinde aldığı sonuçlar nedeniyle çok abartıldığını düşünüyorum. Normalde bu turnuvada çeyrek finale çıkması başarıydı. Dördüncü turu her halükarda görümesi lazımdı. Ama kendisinden beklentiler bu kadar yüksek olunca mental olarak baskı hissetti ve daha erken elendi.

Pavlyuchenkova-Schiavone
Vera Zvonareva'nın bölümünden vatandaşı Pavlyuchenkova çıktı. İkinci turda Lisicki'nin elinden zor kurtulan (ki kızcağız sakatlandı) Vera, dördüncü turda Nastya'dan kaçamadı. Nastya sezon sonunda İstanbul'a gelmek için büyük bir şans yakaladı. Sezonun ikinci yarısında da biraz sıkarsa dişini ilk sekizde görürüz kendisini. Kariyerinde ilk defa çeyrek final gördü ama neden yarı olmasın! Bunun için son şampiyonu devirmesi gerek.



Schiavone'yi tebrik, takdir, tevfik, tevkif, fikret vs.. ediyorum. Turnuva öncesi bu erkenden elenir demiştim. Beni yanılttı. Bütün sene yatıp Paris'te uyanıyor zaar. Jankovic'i de bir güzel patakladı dördüncü turda sormayın gitsin. Peng belki ona sorun çıkartabilirdi ama o da nefessiz kaldı (literally) ve maçtan çekildi üçüncü turda. Şimdi Pavlyuchenkova var. Bir tarafta hantal kızımız, diğer tarafta hareketli reyiz. Benim gönlüm Nastya'dan yana.

Kısa bir şeyler de Pennetta için. İtalya'nın kadınlardaki ilk top 10 oyuncusunun şimdiki hali içmi burkuyor. Halbuki daha iki yıl önceydi. Lepçenko ne lan!?

Li Na-Azarenka
Cirstea'nın üçüncü tur gördüğü bir dünya var ne güzel değil mi? İlk turda Schnyder'i ve ardından Dulgheru'yu yenen Rumen Li Na'ya direnemedi bile. Bu arada Schnyder'i yenen de son isim oldu zira İsviçreli tenisi bıraktığını açıkladı. Ne diyordum, Li Na. Avustarlya Açık finali sonrası yaşadığı boğulmayı koçu olan kocasını şutlayarak aşan Çinli tenisçi maçlar kazanmaya başladı. Geçen yıl üçüncü turda şampiyona elendiği turnuvda bu yıl son sekize kaldı. Hem de gizli favori olarak gösterilen overrated Kvitova'yı yenerek çıktı çeyreğe. Rakibi Azarenka oldu.



Belaruslu tenisçi  benim bu turnuvadaki iki favorimden biri. Sürpriz dördüncü tur oyuncusu Ekaterina Makarova karşısında servisinde biraz zorlansa da durumu iyi idare etti. Toplam 17 oyun verdi dört maçta ve henüz set kaybetmedi. Ancak kendisini yakından tanıyanlar bilir, her şey düzgün giderken direksiyonu şarampole kırma gibi bir alışkanlığı var kendisinin. Makarova son 16 yolunda Larsson ve Kanepi'yi mağlup etti. Hele ki Larsson'un ilk turda Ana'yı yendiği düşünüldüğünde üzücü.

Sharapova-Petkovic
Bir diğer favorim Sharapova. Kolay bir kuraya rağmen ikinci turda Caroline Garcia karşısında aptalca oynanmış bir maç. Yine de gerilerden gelerek kazanmıştı. Dördüncü turda da benzeri oldu. Rakip güçlüydü bu sefer. Agnieszka Radwanska. İlk sette 4-1'den gelerek seti aldı. İkincisinde beş set puanı çevirdi. Daha da inanılmaz bir zafere imza attı. Kariyer grand slam için iddialı ve istekli. Savaşçı ruhunu gördükçe daha çok hayran oluyorum.


Masha'nın çeyrek finalde oynayacağı isim Andrea Petkovic. Alman raketin geldiği dilimde Clijsters'ı elemesine gerek kalmadı çünkü onun için genç bir raket bunu zaten yapmıştı. Sakat Bekçikalı, Arantxa Rus'a elenmişti. Sonra Rus gitti Maria Kirilenko'ya elendi. Kirilenko da dördüncü turda Petkovic'e. Petko nerde, dağa kaçtı. Dağ nerde, inek sıçtı (Aaaa küfür geldi halbuse ne güzel gidiyordum). Masha, Petkorazzi'yi Miami'de geriden gelerek harika bir şekilde yenmişti. Petko da o turnuvadan sonra dans etmemişti. Şimdi moonwalk yapıyor. Bakıcaz artık.

İlk üç seribaşının daha önce Roland Garros'ta çeyrek finale kalamamışlığı yok. Üçünün birden.

Read more...

rg 2011: erkeklerde çeyrek final öncesi

Turnuva öncesi preview'da yaptığım gibi çeyrek çeyrek inceleyelim geçen bir haftayı.

Nadal-Söderling
Rafa fena tutuk başladı. Isner yeni topların da etkisiyle servislerini birazcık abartınca elenmenin eşiğine geldi İspanyol. Ama boşuna toprak kralı denmedi ona. Kurtardı paçayı. Andujar karşısındaki tutukluğuna anlam vermek güç. Ben güven kaybı yaşadığını düşünüyorum. Hasta değil bu sefer ve sakat  da değil. Geçen yıllarda dalga geçe geçe kupalar kazandığı toprakta bu kadar bocalıyorsa nedeni mental olmalı. Bunun temelinde de Djokovic yatıyor olabilir.


Djokovic'in serisi ister istemez onu etkiledi. Psikolojik olarak en son etkilenecek adam turdaki. Ama etkilendi. Indian Wells'deki yenilginin temelinde de bu baskının olduğunu söylemiştim. Fakat bu düşünceden sıyrılıp kendine gelmesini bekliyordum. O daha da çekildi. Nisan ayında "Djokovic bir ay sonra 1 numara olacak" diye bir açıklaması. Nadal mütevazıdır tamam ama bu açıklama çok saçmaydı.

Dört Masters finali büyük izler bırakmış olmalı Nadal'da. Beş setlik maçta Novak karşısındaki performansını merak ediyorum aslında. İki tarafın da finale çıkmasını istiyorum o yüzden. Veic ve Ljubicic maçlarında oynadığı tenis keyif vermedi ki İspanyol'un oynadığı tenis keyif verici bir maddeydi geçen yılın ikinci yarısı. Bu hafta ise ne forehandinde hayır var ne Amerika Açık'ta hayran kaldığımız servislerinde.

Nadal'ın çeyrekteki rakibi Söderling oldu. Sevmediğim İsveçli Paris'te nedense bir başka oynuyor. Oyunun eski senelere göre hızlanması  da yararına olmuş gibi. Son iki senenin finalistini açıkçası turnuva öncesi erken elenecekler listesine koymuştum. Forehandleri konuşturuyor yine. Simon karşısında son setin ikinci yarısı hariç iyi oynadı. Nadal'ın bu tutulmuş halinden faydalanırsa -dile getirmek istemiyorum ama-iki yıl önceki şeyleri yaşatabilir. Çünkü bunu bir kere yaptı. Geçen yıl finaldeki haller farklıydı. Bu çeyrek final günü iki tenisçinin de nasıl hissettiği maçın sonunucuna etki edecek. Fiziksellikten öteye geçmiş bir olay artık.

Murray/Troicki-Chela
Murray toprak kort sezonunda toparlandı. Rezalet bir Ozi Açık dönemi sonrasının ardından. Dördüncü tura kadar set vermedi. Son 16'da en ciddi sınavını verdi ve veriyor. Maç bitmedi. Bugün Sırp raket karşısında 5-0 geriye düştü ilk sette. Bunu hemen Berrer karşısında ikinci sette ayağını burkmasına bağladım. Ama ondan sonra üçüncü seti çok rahat kazanmıştı ve zorlanmıyor gibiydi. Bugün de 5-0'dan sonra dört oyun aldı üst üste ama iş işten geçmişti. İkinci seti de kaybedince kızlar bir üzülür oldu. Anlamadığım bir şekilde tüm kızlar, homo ve biseksüeller Andy Murray'yi seviyor. Nesini seviyorsunuz arkadaş? Ana kuzuluğunu mu, tatlı desen değil, karizmatik desen değil. İyi de oynamıyor. Neyse konu o değil. Sonra tipik Troicki tıkanması ve kaybedilen iki set. Yarın daha taze bir Murray sonuca gidebilir. İlk 10'a girme heyecanı da sarmış olabilir Viktor'u.


Ana tablonun üst tarafındaki son çeyrek finalist Juan Ignacio Chela oldu. Turnuvanın en sapıtık dilimi burası. Melzer ve Almagro elenince elemelerden gelen tenisçiler bir anda lideri deviren devrimciler gibi kaldı. Bu dilimden üçüncü tura çıkan dört isimden üçü qualifier. Dördüncü tura Falla çıktı ama kazanan Chela oldu. Kariyerinde ikinci kez burada son sekize  kaldı Arjantinli.

Federer-Monfils
Sürprizsiz dilimde dördüncü turu Ferrer ile Monfils oynadı. La Monf artık kendini atmıyor eskisi kadar. Olgunlaşma emareleri bunlar. İki güne yayılan bir maçtı bu da. Bugüne Ferrer müthiş başladı ve 2-0 önde olduğu seti 6-1 kazandı. Ancak son sette Monfils direndi. Maç için servis atarken tıkandı. Avucunun içindeki çeyrek finali sunuyordu Ferrer'e az kalsın. Ama son nefeste mağlup etti. Ben Ferrer'i bekliyordum buradan onun için şaşırtıcı oldu. Monfils Federer ile oynayacak. Onu üç sene önce burada yarı finalde yenen adamla. O zamanlar Federer en üst düzey formundaydı ve La Monf set almayı başarmıştı.


Federer sessiz ve derinden geliyor. Şu ana kadar erkekler tarafında set kaybetmeyen tek isim. Djokovic ve Nadal'ın gölgesine saklanıp suikast hançerini biliyor. İlk önce Djoker çıkacak karşısına geçerse Nadal. Burada alacağı bir şampiyonluk onu efsanelerin efsanesi yapacak orası kesin. Tam öldü denilen anda çıkan film karakteri gibi olacak. Hem de en zorlandığı grand slam'de. Pısırık vatandaşı Wawrinka ile oynadı ve rahat kazandı dördüncü tur maçını. İsviçreli'nin Tsonga karşısında nasıl aslan kesildiğini gördüğümüzde Federer karşısındaki bu pussycatliği canımı sıkıyor.

Djokovic
Marsel'in bulunduğu dilim yine seribaşılar tarafından terk edilenlerden biri. Berdych'in ilk turda elenmesi şokların büyüklerindedi. Geçen yılın karanlık adamı Fognini dördüncü tura çıktı ve Albert Montanes ile eşleşti. Son seti 11-9 biten müsabakayı kazandı ve kariyerinde ilk kez grand slam çeyrek finali gördü. Ancak o uzun maçta sakatlanınca doktorları çeyrek finali oynama dediler. O da turnuvadan çekildi. Rakibi Djokovic'ti. Sırp tenisçi böylece yarı finale çıkmış oldu.

Nole'nin dilimi en zorlularından biriydi. Del Potro'suyla, Bellucci'siyle, Gasquet'siyle, Hanescu'suyla... Ama kuradaki kötü şansı turnuvada yaver gitti Novak'ın. Hanescu geride olduğu maçtan çekildi. Del Potro set almışken maç ertesi güne sarktı. Ertesi gün Djokovic çok rahat kazandı. Gasquet'yi bu kadar rahat yenmesi çılgınca tabii. Kendi seyircisi önünde oynayan ve çok formda olan bir tenisçiydi.


Fognini'nin çekilmesi Novak'ın işine yarar diyenler var. Ben böyle düşünmüyorum. Öncelikle kırılacak rekorlar var ve ertelendi. Finale çıkmak McEnroe'nun rekorunu kırdırmayacak artık. Şampiyon olması şart Nole'nin. İkincisi ise tenis ritim ve devamlılık işidir. Kendini belirli aralıklarla maça hazırladıktan sonra, ritmi bulmuşken rakibin çekilmesi dengeyi alt üst edecekti.

Djoker cuma günü oynayacak yarı final maçını. Bugün dahil dört gün dinlenmiş olacak Djokovic. Dört gün maç yapmamak o dört maçlık seride yakalanan ritmi bozacaktır. Ve bir maçı dört gün düşünmek insanı psikolojik olarak da yorar. Djokovic normalde Salı günkü maçı düşünecekti. Zira maç maç gider tenisçiler. Şimdi "Federer mi gelecek, Monfils mi" diye kafasında kura kura dellenecek geceleri. Federer gelirse oradan ben Djoker'in kaybetme şansının çoğalacağına inanıyorum.

Read more...

27 Mayıs 2011 Cuma

video: rg: clijsters imkansızı başarınca

Read more...

gün sonu: rg 2011 - gün 5

Dün yazamadım kusura bakılmasın zira evi zor buldum. Marsel'i bir sürü platformda tebrik ettim. Bir kez daha tebrik edeyim, alkışlayayım. Müthiş bir şey başardı.

Gelelim beşinci güne. İkinci tur maçları tamamlandı. Ve belki de bir grand slam için yaşanabilecek en garip günlerden biriydi.


Günün sürprizi herkes için aynıdır herhalde. Çılgın dansçı Clijsters önde olduğu maçı, bir puan uzaklıkta olduğu maçı kaybetti. Normal bir Clijsters'ın Arantxa Rus gibi bir tenisçi karşısında böyle bir mağlubiyet alması imkansız. Her ne kadar maçtan sonra sakatlıktan söz etmese de filede tokalaşırken sektiğini gördük.

Hollandalı genç hakkında üç sene önce bloguma yazmıştım askere gitmeden önce. Sonra askerden geldim. İstanbul Cup'a ayak basar basmaz antrenman kortunda gördüğüm ilk tenisçiydi. Pemra Özgen ile ilk tur maçı oynadı. Puan kazandığında tek alkışlayan ve sonrasında cıkcıklara maruz kalan da bendim. Ha kız fazla başarı elde edemedi falan ama bir gün böyle bir şeyler yapacağı umudunu taşıyordum. Kim sakat olmasaydı yenilmezdi tabii.


Ayrıca buradan turnuva öncesi Clijsters'ı favori gösterenlere de sallamak istiyorum. Sırf dünya iki numarası olduğu için, yani sıralamada üstte olduğu ve son iki grand slam'i kazandığı için Belçikalı'yı favori göstermek de ne oluyor? Clijsters 2006'dan bu yana Fransa Açık'ta oynamamış ve yaptığı toprak kort maçı sayısı bir elin parmaklarını anca geçer. Üstüne üstlük bu turnuvaya hazırlanamamış. Ayağını burkup yatmak zorunda kalmış. Tamam WTA biraz dingonun ahhırını andırıyor ama o kadar uzun boylu değil.

Diğer yanda Rus'un geri dönüşüne benzer dönüşler vardı. Maria Sharapova bugün beni çok korkuttu ama ona yaptığım güzellemenin hakkını verircesine, bana göz kırparcasına oynadı. Masha ilk grand slamini kazandığında 17 yaşında gencecik bir kızdı. Wimbledon merkez kortunun ihtişamından aklını yitirmeden Williams'ı güzelce pataklayarak almıştı ilk kupasını. Bugün 17 yaşındaki Fransız Caroline Garcia bu tenis figürünün önünde çok sağlam durdu. İlk 1,5 set nefis oynadı. İnanılmaz puanlar çıkarttı. Sharapova'nın kötü gitmesinde rüzgarın da etkisi vardı. 6-3/4-1'de Garcia skora inanamayınca çöküş başladı.


Avını yavaşça ele geçirdi. Oyun oyun, puan puan daha iyi olmaya başladı. Servis kırdıkça kendine güveni yerine geldi. İkinci seti kazandıktan sonra artık kimse onu durduramazdı. Sharapova kariyer grand slamini istiyor. Bu yolda yenilecekse de epik bir şekilde olacak bu. 17 yaşında adı sanı duyulmamış bir kıza karşı olmayacaktı. Olmadı da zaten. Murray de bir gazla Twitter'dan Garcia hakkında "Bu kız gelecekte bir numara olacak" yazdı. Salak.

Sharapova maç bittikten sonra hâlâ yuhalamaya devam eden densiz Fransızlar'a sus işareti yaparak Tuncaylaştı. Keşke orta parmak gösterip PUTAİN falan deseydi.


Masha'nın maçı ile aynı saatlerde oynanan Nadal-Andujar maçında Nadal yine beklenmedik derecede zorlandı. İlk günkü Isner maçından sonra bugün de kortta normalden fazla kaldı. Üç sette bitti belki ama bir de ona sorun nasıl bittiğini. Son sette 5-1 gerideydi Rafa. Sonra iki kez kırdı rakibini. Hiç beklemiyordum. Altı değil sekiz set puanı çevirdi. Ve seti tie-break'e taşıdı. Nasıl bir kararlılık, nasıl bir inat.

Diğer favorim Azarenka ev sahibi raketlerden Parmentier'e sadece bir oyun verdi. Bir seri başı dışında diğerleri rahattı. Dulgheru vatandaşı Cirstea'dan set alamadı. Evet yanlış yazmadım Cirstea.

Erkeklerde bugün beş sete giden seribaşıların hepsi elendi. Keşke dün olsaydı böyle bir şey. Bugün erkeklerde en önemli sürpriz son yarı finalistlerden Jürgen Melzer'in Lukas Rosol'a beş sette elenmesiydi. Sekiz numaralı seribaşıydı. Bayağı bir puan kaybedecek, ilk 10'dan da düşer herhalde. 28 numaralı seribaşı Nikolay Davydenko, Hırvat Antonio Veic'e; 32 nolu seribaşı Kevin Anderson da Juan Ignacio Chela'ya boyun eğdi. Veda eden diğer seribaşılar: Alman Mayer, Baghdatis ve Querrey.

Cuma günü Delpo-Nole var. Başka da bi şey olmasa olur zaten.

Read more...

25 Mayıs 2011 Çarşamba

maç programı: rg 2011 - gün 4

Dördüncü gün Marsel ikinci tur maçına çıkıyor. Rakip Guillermo Garcia-Lopez. Maç yine 17 nolu kortta. Bu sefer günün son maçı. İlk maç 118 dakika, ikinci maç 73 dakika ve üçüncü maç da 85 dakika sürer. Üç tane maç arası girecek 20şer dakikada 1 saat de o yapar. 5 saat 36 dakika. Haydi iyice yuvarlarsak saat 6 gibi başlar diye biliriz.

İşte program.

Read more...

gün sonu: rg 2011 - gün 3


Günün sürprizi bir yenilgi ya da bir galibiyet değil. Günün sürprizi Nadal'ın maçının beş sete gitmesi. Bugüne bugün ilk iki turda set vermeyen Nadal, Isner karşısında bir ara çaresiz kaldı. Amerikalı kule bir ara öyle bir servis kullanıyordu ki top ekranda gözükmüyordu. Bir de Isner kesinlikle Karlovic ile karıştırılmamalı. Dr Ivo'nun servisten başka hiçbir şeyi yok. Isner daha komple ona göre.

Günün ilginçliği daha doğrusu kötü hikayesi olan maçı ise Razzano ile Jarka arasındaydı. Fransız Razzano turnuvadan bir hafta önce 9 yıllık hayat arkadaşını, nişanlısını kaybetti. Beyin tümörüne yenildi Stephane. Turnuvadan önce durumu ağırlaşınca Virginie'ye "Ne olursa olsun Paris'e gideceksin" demiş. Bugün len nişanlısı için oynadı Razzano ve kaybetti. Önemli değil. Kazanan taraf Groth ise geçtiğimiz aylarda kocasından ayrılmıştı. Samuel Groth ile evlenip Avustralya vatandaşlığına geçmişti. Hatta İstanbul'da ENKA'da antrenman yaparken Sam de buradaydı. Oda Gajdosova olarak uzun bir aradan sonraki ilk grand slam'inde ikinci turu görmüş oldu.


Ana yine ağlattı. Kadın Ana'm Johanna Larsson'a yenildi. Larsson İstanbul'da görüp forehandini istemeye gidecek kadar beğendiğim bir hanım kız. Bu güne kadar herhangi bir patlama yapmışlığı yok. Belki bu galibiyet ona gerekli özgüveni sağlamıştır. Belli ki Ana'nın kondüsyon sorunları var. İkinci setii 6-0 kazandıktan sonraki çöküş başka nasıl açıklanır ki. Johanna güzel oynadı hakkını verelim. Maç zaten müthiş açılarla, harika forehandlerle oynandı.


İlginçliklerden biri de Harrison'ın başına geldi. Benjamin Becker son anda çekilince ABD'li genç yerine çağırıldı. Şanslı kaybeden olarak Söderling karşısına apar topar çıkan Harrison ilk seti 20 dakikada kaybetti. Sonra bir şekilde uyku mahmurluğunu üzerinden attı da set neyim aldı. Yine de kaybetti tabii.

Andy Murray kazandı. Eric Prodon'un raketinin nödronlarında sorun olacak ki üç kez kordajı elekdronlarına ayrıldı. Zvonareva'dan görmeye alışıktık biz oysaki. Murray ayrıca Cahill'in de TV yorumculuğu işi olduğundan RG haftasında kendisine yardım edemeyeceğini söyledi.

Sharapova jet hızıyla kazandı, Clijsters çok saçmalasa da galip geldi, Azarenka da rahattı. Na Li komikti. İkinci sette 5-2 öndeyken seti bıraktı. Tie-break'e giden seti BZS kazandı. Zahlovova-Stryocova bu seti kazanmayı başardı. Üçüncü sette bitirebildi Çinli raket.

Bojana'nın Petkovic'e elenmesi, Cibulkova'nın yine aptal aptal hatalar yapıp elenmesi kötüyken, Arantxa Rus ve Cirstea'nın galibiyetleri sevindirdi. Ayrıca İpek de partneri Marino ile ilk turda elendi.

Read more...

24 Mayıs 2011 Salı

maç programı: rg 2011 - gün 3

Valla netbooktayım böyle idare edin annem. Salı gününün maç programı için tıklayın.

Read more...

rg 2011: llodra da sapıttı hadi


Llodra bugün tribündeki güvenlik görevlilerinden birine top fırlatmış. Nedeni de kadının sabit durmaması. Bunun üzerine hakemden uyarı alan Fransız tenisçi Faslı hakem Mohamed El Jennati'ye efelenmiş. "Burası souq değil, halı kilim satmıyoruz. Ne bu karmaşa?" demiş. Souq da bizim Kapalıçarşı türevi pazarlara verilen isim. Faslı hakeme bunu demek ırkçılığa girer. Banane.

Şimdi onu geç, bu Fransızların kendi seyircileri önünde şımarmalarına ne demeli bilemiyorum. Biri bu kız niye bağırıyor der, öbürü yenince striptiz yapar.

Read more...

video: rg 2011: marsel'in maç puanı


Marsel'in Tommy Haas karşısındaki maç puanı. Haydi!!

Read more...

gün sonu: rg 2011 - gün 2

Merhabalar. Tenis izlemeyi ıssız bir adada 32 kızla beraber tek başıma kalmaya yeğlerim (yalan). Roland Garros başladı ya değmeyin keyfime.

Eski 45 bin vuruşluk günlük değerlendirmeleri yapacak ne boş zamanım ne de gücüm var. Gün içerisinde Eurosport.com Türkiye'deyim zaten. Roland Garros boyunca oradan gün boyu canlı yorumlarım var. Günün öne çıkan olayları ve sonuçlarına bakiciğiz buradan. Daha lite bir insan oldum. Blogu da ferahlatmak lazım. Üflemeyin sakın dostlar uçabiliriz.


Önce Marsel'den girelim. Bizim oğlan bugün nefis servis attı öncelikle onu belirtelim. Del Potro-Karlovic maçında o kadar ace olmadı. O kadar yüksek yüzde gelmedi. Haas maça tutuk başladı. 5-1 geriye düştükten sonra ilk set zaten Marsel'indi. İkinci sette Haas ilk setin sonlarında elde ettiği momentumu iyi kullandı ve setin son oyununda servis kırarak dengeyi getirdi. Üçüncü sette karşılıklı servis kırmalar vardı ama Marsel'in de muazzam servis oyunu vardı. Marsel bu seti harika tie-break oyunu ile kazandı. Son sette ise daha rahattık.

Can Hoca gayet umutlu. Rakip Guillermo Garcia-Lopez. Bunu geçersek Berdych elendiği içn sevineceğiz. Bugün'ün beş setlik maçlarından birinde altı numaralı seribaşı Çek tenisçi, Stephane Robert karşısında iki set öne geçmesine rağmen sonraki üç seti kaybetti. Son set 9-7 bitti. Günün sürprizi de kesinlikle buydu. Böylece Marsel'in önü açıldı ama önce Garcia-Lopez geçilmeli.

Günün tıkanması ise Christina McHale'in. Sara Errani karşısında son sette 5-0 öne geçen ancak buna inanmamakta ısrar eden ABD'li tenisçi, buradan seti ve maçı verdi. 9-7 biten son setin arından yapılan basın toplantısında göz yaşları içinde konuştu. 5-0'dan sonra rakibi birkaç puan alınca panik yaptığını ve sonra da toparlayamadığını söyledi. Deneyim oldu der ilerlerim.

Marion Bartoli. Strazburg finalinde ikinci sette sakatlık nedeniyle çekilip Fransızlar'ı üzmüştü. Bugünkü performansı da merakla bekleniyordu. İlk sette "Aha gidici" dendi. Sonraki setlerde toparlayarak tur atladı. Daha ilk turda elenseydi ana tablonun IQ ortalaması bir hayli düşecekti. Bildiğiniz gibi kendisi IQ'sunu 175 olarak açıklamıştı. O kadar çok geliyor ki kulaktan falan akıyor zeka. Kova koyup nasipleneydik.

Fransızlardan gidiyoruz. Ama en olaylıları da onlar. Rezai mesela. Babayla kavga etmeler. Hoş babasını da sevmem kendisini sevmediğim kadar. Ama yazık. O günden sonra dik bir eğimle düşüşe geçti. Geçen yıl Madrid'i kazanıp kendini bir anda RG favorisi gösteren kadın neredeeee, şimdili Rezai nerede. Bugün birçok oyuncunun desteğine rağmen Rumen Begu (Bengü'yü hatırladınız mı) karşısında set alamadan veda etti.

Fransızlardan bıktım ama bir Fransız daha var. Llodra, ırkçı ve saldırgan tavırlar sergilemiş o bir az sonraki postun konusu.

Onun dışında Novak, Federer, Delpo, Caro, Vera, Reyiz (Sikiyavone) kazandılar. Güzel bir espri vardı Noval Djokovic'in serisi ile ilgili. Bugün üst üste 40. maçını kazandı Nole. 40-0. Üç kez oyun puanı değil galibiyet serisi yazmıştı biri Twitter'dan. Federer ile Lopez maçı zorlu geçecek dedik bizi yanılttı. Caro'da o doğmadan önce profesyonel tenise başlayan Date-Krumm'a sadece iki oyun verdi. En azından saygılıymış teyzesine.

Read more...

22 Mayıs 2011 Pazar

rg 2011: kadınlarda kupa kapanın elinde mi?

Kadınlarda Williams kardeşlerin eksikliği, Henin'in içleri burkan emekliliği ve Clijsters'ın sakatlıktan yeni dönüyor olması favorisiz bir turnuvaya girmemize neden oldu. Sharapova, Azarenka ve Wozniacki öne çıkan isimler.


İlk grand slam'ini kovalayan dünya 1 numarası Caroline Wozniacki ilk turda iki katı yaşındaki Kimiko Date Krumm ile karşılaşacak. Japon tenisçinin pek bir zorluk çıkartacağını sanmıyorum. Danimarkalı'nın çeyrek final yolundaki önemli rakipleri arasında Hantuchova, MJ Martinez Sanchez ve Kuznetsova bulunuyor. 2009 şampiyonu Kuznetsova, o günden bu yana  pek varlık gösteremedi. Wozniacki'nin sert defansı düşünüldüğünde çeyrek finale kadar yorulmaz demek hatalı olmaz.

Caro'nun çeyrekteki rakibini belirleyecek dilimde bu sene müthiş bir patlama yapan Julia Görges var. Özellikle favori zemini toprakta Caro'yu iki kere yenen Alman raket, Bartoli ve Stosur'un arasından sıyrılmaya çalışacak. Bartoli'nin bugün Strazburg'daki finalde sakatlanarak maçı yarım bırakması ve Stosur'un da istikrarsız sonuçları bu olasılığı arttırıyor. Fakat Safarova, Flipkens ve Pironkova gibi toprak kortta sürpriz sonuçlar almaya yatkın isimler kenara atılmamalı.

Üç numaralı seribaşı Vera Zvonareva kendine tablonun üst tarafında yer buldu.  İlk turdaki rakibi Dominguez Lino. Bu çeyrekteki 23 nolu seribaşı Kleybanova'nın hastalık nedeniyle turnuvadan çekilmesi ortamı yumuşattı. Yine de Zvonareva'nın yolunda daha ikinci turda Sabine Lisicki var. Pavlyuchenkova ile Shvedova arasındaki ilk tur maçı da çok şey vaat ediyor.

Son şampiyon Schiavone'nin diliminde ise bir türlü hayalini kurduğu grand slam şampiyonluğuna erişememiş Jelena Jankovic var en büyük tehdit olarak. Grand Slam kazanmadan 1 numara olanları eleştiren ancak kendisinin de bir zamanlar bu kategoride olduğunun farkında olmayan Sırp tenisçi üçüncü turda Flavia Pennetta ile karşılaşabilir. O da eski Pennetta değil artık. Schiavone ise üçüncü turda Peng Shuai'ye çarpıyor ki bugün Brüksel'de Wozniacki'yi yenebilirdi heyecanlanmasaydı.


Tıpkı Murray gibi Avustralya Açık'ta final gördükten sonra boş boş derinlere dalan yeni geline dönen Li Na'nın diliminde Petra Kvitova çeyrek finalin en büyük adayı. Aslında toprak korta Fransız olan bu Çek kızımız nasıl olduysa şampiyonluk kazandı bu yıl. Bu dilimde ayrıca zeki ama çalışmıyor kontenjanından isimler var bir de. Cirstea, Cibulkova ve Dulgheru isteseler toprakta çok cankar yakabilirler.

Kanımca Sharapova ile birlikte bu turnuvanın favorilerinden biri olan Victoria Azarenka çok rahat bir bölümde ancak olası dördüncü tur rakibi Ana Ivanovic. Sırp tenisçi bu turnuvada yüzde yüzü ile olmayacak, belki sürpriz bir şekilde erken elenecek ama dördüncü turdaki olası bu eşleşme iki tenisçi açısından da kötü olacak.


Sharapova dedik o da tablonun alt tarafında. İlk tur rakibi Mirjana Lucic. Rus raketin dilimi Azarenka'ya göre daha zorlu. Radwanska veya Wickmayer ona dördüncü turda beklemediği bir sürpriz yapabilecek kapasiteye sahip raketler. Masha burada şampiyon olursa kariyer grand slam'ini tamamlayacak. Bu da üzerinde büyük bir stres yaratıyor olacaktır.

Son dilimde dünya iki numarası ve dans ederken sakatlanan Kim Clijsters var. İlk turda Anastasiya Yakimova ile mücadele edecek olan Belçikalı'nın çeyrek yolundaki rakipleri Kirilenjko, Jarka ve Petkovic. Özellikle Petkovic son bir yıldır muazzam bir yükselişte. Alman raketin ilk turda karşılaşacağı isim Bojana Jovanovski. Sert zeminde etkili forehandleri bulunan Sırp raket de kolay lokma değil.

Genel olarak baktığımızda tablonun altı çok daha zorlu. Buna rağmen finale tablonun altından gelenin şampiyonluğu elde edeceğine inanıyorum. Caro ve Clijsters şampiyon olamayacak.

Read more...

21 Mayıs 2011 Cumartesi

maç programı: rg 2011 - gün 1

Read more...

foto: turnuva öncesi gazlaması v1













(Foto: Roland Garros Facebook hesabı)

Read more...

rg 2011: silahşörler kupası yolu taştan

Erkeklerde durum belirgin. Bu sezon Federer'in dışarıda kalmasıyla rol çalan Novak Djokovic, Rafael Nadal ile yeni bir ezeli rekabetin de temellerini sağlamlaştırdı. 2011 yılı, Haziran ayına kadar Djokovic ve Nadal'ın dansıydı. Kelebek gibi uçan, arı gibi sokan hep Nole oldu. Dilerseniz tablonun en üstünden altına bir göz atalım eşleşmelere.


Rafa Nadal burada 39 maç oynadı ve yalnızca bir mağlubiyeti var. İlk turdaki rakibi toprak kortla sanki eski sevgililermişçesine küs olan John Isner. Uzun Isner Efendi, Wimbledon'daki uzun maçı arayacaktır. İspanyol tenisçiyi çeyrek final yolunda zorlayacak bir isim bulunmuyor. Davydenko Münich'e kadar yokları oynadı. Verdasco ise alışkanlık haline getirdiği beklentilerin altında kalma düsturunu devam ettirdi bu sezon da.

Nadal'ın olası çeyrek final rakibini belirleyecek bölümde ise en yüksek numaralı seribaşı Robin Söderling. İspanyol'a buradaki tek mağlubiyetini tattıran İsveçli final serisinin devamını getirip 1000 puanı korumak isteyecek. Bunun için Baghdatis, Simon ve Fish gibi isimleri geçmesi gerekiyor.

Yaşadığı düşüşlerden sonra bir daha grand slam finali görmemeye yemin edecek boyuta gelen Andy Murray'nin bölümünde ise sezon başındaki sert zemin turnuvalarında topladıkları puanların keyfini süren isimler var. Raonic ve Dolgopolov. Britanyalı'nın son sekiz yolundaki en büyük engeli Viktor Troicki olacak. Murray toprak sezonuyla birlikte kendini bulmuştu. Hatta Roma'da yılın yenilmezi Djokovic'i devirmenin de kıyısından dönmüştü.

Melzer, Almagro, Anderson ve Florian Mayer'den oluşan üst yarının son bölümü ise ortada gibi duruyor. Ne Melzer ne de Almagro geçen seneki seviyelerindeler. Mayer buradan sürpriz olarak çıkabilir.


Tablonun alt yarısında ise Djokovic hükümdarlığı var ancak Sırp tenisçinin bu sefer işi hiç de kolay değil. İlk turda Thiemo de Bakker ile oynayacak olan bu yılın yedi kupalısının üçüncü turdaki olası rakibi Juan Martin del Potro. Hem Arjantinli için hem Nole için kilit bir maç. Bu muhtemel maçın galibi ise Thomaz Belluci (Novak'tan set aldı) yahut Richard Gasquet (Federer'i yendi) ile oynayacak ki ikisi de bu yıl iyi işler çıkarttı. Novak Djokovic'i uzaylılar kaçırıp kulağına bir çip falan yerleştirmedilerse çeyrek final öncesi turnuvaya veda etmesi şaşırtıcı olmamalı.

Buradan gelen ismi çeyrek finalde karşılayacak tenisçi ise yine ortada bir sekizde birlik dilimden gelecek. Berdych'in son zamanlardaki performansını göz önüne aldığımda buradan Garcia-Lopez'in çıkması olası. Şu bölümden gelecek tenisçinin de Nole'nin karşılaşacağı rakiplerin çoğundan zayıf olacak olması da kuranın adaletsizliği. Marsel de bu bölümde yer alıyor ve ilk turda Tommy Haas ile oynayacak.



Federer, Nadal'ın tarafından kurtulduğuna sevinmek ile 2011 canavarı Djokovic'in tarafına düşmesine üzülmek arasında gelgitlerde kaladursun ilk turun en can alıcı eşleşmesinde de ismi geçiyor. Feliciano Lopez ile Madrid'de karşılaşan Majesteleri az kalsın müsabakayı kaybediyordu. İsviçreli'nin ilk maçını kazanması halinde (ki beş setlik maçta Lopez'in direnebileceğini düşünmüyorum) zorlu maçlarda beş sete gitmeyi seven Tipsarevic ve Tsonga'yı düşünmesi gerekecek. Vatandaşı Wawrinka'yı düşünmesine gerek yok bir şekilde galip gelebiliyor Stan karşısında.

Federer'in çeyrekteki olası rakibini belirleyecek alt yarının en üst diliminde ise bu yılın Djokovic ve Nadal'dan sonraki en iyi isimlerinden biri David Ferrer ve hâlâ nasıl üst basamaklarda tutunacak puana sahip olduğu NASA tarafından araştırılan bir Gael Monfils var. Gael seyircisi önünde oynamanın itici gücünü sonuna kadar kullanacaktır. Yani bir tarafını sakatlayana kadar... Bu bölümdeki Almanlara da dikkat.

Djokovic'in yolu Nadal'a göre çok daha zor gözüküyor. Federer hâlâ silahlarının çalıştığını gösterebilir. Del Potro geri dönüşünü taçlandırabilir. Çok düşük de olsa ummadık taşın baş yarabileceği ihtimali bulunması turnuvayı heyecanlı kılıyor.

Read more...

18 Mayıs 2011 Çarşamba

del potro ben de varım dedi

Bir Twitter mesajı ki geceme güneş gibi doğan.


 delpotrojuan 
"Con mucho esfuerzo, pero llegamos." NOS VEMOS EN PARIS!!!! Saludos a todos y gracias por sus mensajes!!


"Çok uğraştık ama gidiyoruz. PARİS'TE GÖRÜŞÜRÜZ!!!! Herkese selamlar ve mesajlar için teşekkürler"

Çok korkmuştum katılamayacak diye. Yine de yüzde yüzü ile olamayacak ama en azından bir renk. Fakat farkında mısınız? "Kazananı desteklemek" başlıklı yazıda artık Delpo'yu desteklediğimi söylemiştim. İşte ilk iyi haber geldi. Tırsın, artık kazanan taraf benim.

Öte yandan Roma'da çiftler finalinden çekilen Andy Roddick, Nice'deki turnuvadan da çekilerek omuz sakatlığının ciddiyetini gözler önüne serdi. Amerikalı'nın Fransa Açık katılımı da tehlikede.

Read more...

17 Mayıs 2011 Salı

marsel ile ilkler peşinde

Marsel bize ilkleri yaşattı hep. O yüzden yeri daima ayrı olacak. Bütün gelişimini izledik, gözümüzün önünde oldu. Hâlâ Amerika Açık'ta ana tabloya çıktığı günkü heyecanımı hatırlarım. Rochus'ü gitti dediğim maçta yenişini hatırlarım. Bana hissettirdiklerinin yeri başkadır. Üç sene önce ilk 100'de bir Türk'ün olması için 15 sene geçmesi gerekir dediğimi hatırlayıp gülerim.

İlkler bitmez. Bu sefer önümüzde bir tane daha var: İlk Roland Garros ana tablosu. Kuralar çekildi. Marsel bugün ilk maçını Conor Niland ile oynuyor. Ters geliyor Marsel'e. İki üç sete giden maçları var ve Niland kazandı. Ayrıca geçen sene Marsel'in set alamadan kaybettiği bir Davis Cup eşleşmesi var.

Marsel 127. sırada, Niland 188. Ama aldatmasın tabii bu. Bir kere ters geliyor bu adam Marsel'e. Ve Marsel'in en sevmediği zeminde karşılaşacaklar. Ben yine de ibre Marsel'den yana diyorum. Kazanacaktır bizim oğlan.

İkinci turdaki olası rakipler Matosevic ve Ouanna. Josselin Ouanna çok tehlikeli. 2009'da kendi seyircisi önünde coşmuşluğu vardır. Matosevic ise Avustralya'nın bir türlü ilerleyemeyen isimlerinden. Marsel'den iki yaş büyük olmasına rağmen sadece kendi evinde iki kez ana tablo görmüş ve ilk turda kaybetmişti. Beni asıl korkutan Ouanna. 2009'da yakaladığı ritmi yakalarsa bizim oğlanı rahat geçer. Ama o da o zamandan bu yana kayıp. Üçüncü tur görmüştü. Sonra Amerika Açık'ta aynı yıl ikinci tur gördü ve söndü.

Son rakibini belirleyecek kısımdaki dört isim arasından da yenemeyeceği tenisçi yok Marsel'in. Kritik eşik Niland karşısında şeytanın bacağını kırmak ve Ouanna'nın saçmamalaması.

Maç dokuzuncu kortun son maçı. Müsabakalar 11'de başlayacak. Ortalama ikişer saatten 19-20 gibi başlar Marsel'in maçı.

Read more...

26 Kasım 2010 Cuma

adidas'ın erkekler 2011 ozi açık kreasyonu

Verdsaco

Tsonga

Murray


Gonzalez

Ayrıca Murray ve Verdasco'nun Roland Garros kıyafetleri de belli:

Verdasco RG


Murray RG

Read more...
yasal uyarı (disclaimer diyor yabancı insanlar)

bu blogdaki fotoğrafların yüzde 99.9'u http://sports.yahoo.com adresinden alınmaktadır.. tüm hakları reuters, ap ve getty images'e aittir.. sanırım.. bu blog tarafsız bir tenis blogu değildir.. sevdiğim tenis oyuncularını kayırırım.. ama sevmediklerime hakaret etmem.. siz de etmeyin, çok ayıp.. yorum yazarken öyle tek cümlelik "saldır federer, vur kır nadal" tarzı yorumlarınızı yayınlamayacağımı göz önünde bulundurun.. merak ettiklerinizi ya da içinde cidden yorum bulunan yorumlarınızı göndermekten çekinmeyin.. tenisi sevelim.. boş alanlara kort dikelim.. teşekkürler..

ben olsam firefox 3küsür ve en az 1152x864 çözünürlükte dolanırım buralarda..

GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP