30 Temmuz 2011 Cumartesi
28 Temmuz 2011 Perşembe
doğum günüm kutlu olsun (videolu)
Tam üç sene önce bugün açtım bu blogu. Amacım işimden arta kalan zamanımda -ki o zamanlar işsiz olduğumu düşündüğümüzde bütün günümde- kendimi oyalamaktı. Zamanla yaptığım işten daha da zevk aldım. Tenisi az bilenler/bilmeyenler de tanısın, sıkıcı haber dilinden ve tenisçilerden kurtulsun istedim sonraları. Sevilsin, sayılsın, yayılsın istedim tenis. Kimse önem vermez sanıyordum. Bu blog bir sürü harika insanı tanımama vesile oldu. Tenisi seven, sporu seven bir sürü harika insan. Bana benzeyen, bana benzemeyen ama bir noktada mutlaka kesiştiğim insanlar.
Son zamanlarda sık güncelleyemediğimin farkındayım. Ama zaten bana göre bu blog görev süresini doldurdu. Kendi hayatımda bana yardım edebileceği kadar etti. Amaçsız olarak başladığım yolculukta kendi kendine bir misyon edindi ve bana yardım etti. Günlüğüm oldu, dostum oldu. Keratayı severim. Daha ne kadar sürecek blog bilmiyorum. Bir gün bakacağım 10 yıl geçmiş olacak belki. Zevk aldığım sürece ben buradayım.
Bloguma en güzel doğum günü hediyesini WTA verdi yukarıdaki video ile. Bambam ile kutlu olsun üçüncü yaş... Read more...
27 Temmuz 2011 Çarşamba
washington: genie'den ilk
Tarihe not düşülsün! Genie kariyerinde ilk kez bir WTA turnuvasında maç kazandı. Devamı da gelsin! Read more...
stanford: umutlandırıp utandıran
Profesyonel bir "sorunlu tenisçi" destekçisiyim. Yılların eskitemediği bir Ivanovicciyim. Çift hataların yıldıramadığı bir savaşçı, kırılan servislerin sindiremediği bir cengaver... Bu benim. Onlarca maçını izledim Ana'nın. Kız her defasında beni şaşırtabiliyor. Her defasında. Ben her maç "Bundan daha da saçmalayamaz zaar" diyorum, diğer maç ağzım açık bakakalıyorum.
Stanford'dayız. Rakip Ayumi Morita. Bartoli değil, Date-Krumm değil, ters gelen bir tenisçi değil. Ana ilk seti kaybediyor. Olur diyorum, toparlar. İkinci sette 3-1 geriye düşüyor. Öfff yine aptal gibi gereksiz bi' tenisçiye yenildi diyorum. "Maç bitti çeviremez" diyorum. Hop bu servis kırıyor. 3-3 yapıyor. Sonra bi daha servis kırıyor 4-3 yapıyor. "Aha alacak seti tamam karar setine gideriz" diyorum. Çat servis kırdırıyor. Tie-break bekleriz diyorum. Çat servis kırıp 5-4 yapıyor. "Hah tamam şimdi kendi servisinde ikinci seti kapatır" diyorum. Bam servis kırdırıyor. Çift hatalar havalarda uçuşuyor. Ball tosslar alakasız yerlere yapılıyor. Sonra Morita maç için servis karşılıyor. Ana yine servis kırdırarak maçı veriyor.
BEN DAHA NE DİYEYİM ULAN SANA! Maçtan sonra çıkıp "Servis performansımdan memnunum" diyor bi de. Borderline oldum ulan! Dokuz çift hata ve ilk servisin oyuna girme oranı yüzde 38! 38 ya!
Çohşühür ki Bambam saçmalamadan kazandı ilk tur maçı. Halep yükselişte bi tenisçi. Daha çok toprakta başarıları var ama belli olmuyor bu yeni nesil zıpırlar. İkinci turda Sam Stosur ile karşılaşacak Lisicki. Çiçeği burnunda çiftler takımının üyeleri karşı karşıya. Rengim belli.
Günün "Clash of the Babes" isimli maçında Makiri, altı nolu seribaşı Görges'e set vermedi. Bence bu da güzel bi' sonuç. Kirilenko önemli bir tenisçi daha çok görelim üst turlarda. Rus raket ikinci turda Serena Williams ile oynayabilir. Eğer Serena ilk turda Rodionova'yı geçerse. (Ben bu satırları yazarken daha ısınıyorlardı maça başlamak için) Zaten ana tablonun en altındaki ikinci tur eşleşmelerine bakıyorum içim kamaşıyor.
Kirilenko-Williams / Hantuchova-Sharapova
Dört sene öncesinin bir Grand Slam yarı final eşleşmeleri gibi.
Dün Aga Radwanska ilk tur maçını kazanmıştı. Bugün elemelerden gelen kardeşi Urszula, Olga Savchuk'u yenerek tur atladı. Kura şansı da vardı tabii. İkinci turdaki rakibi Ana'yı yenen Morita. Ha Ula'ma benim. Read more...
26 Temmuz 2011 Salı
video: delpo anları
It's raining shoes! Halleluja!
Delpo'dan Maraş dondurmacısı da olurmuş...
30. haftanın turnuvaları
Bu hafta yoğun. Erkeklerde üç, kadınlarda iki turnuva var.
Erkeklerde US Serileri kapsamında Los Angeles'ta Farmers Classic başladı. Genç ve deneyimli isimleri güzel bir şekilde bir araya getiriyor. 1 nolu seribaşı, bu hafta Atlanta'da şampiyon olan Mardy Fish. Onunla birlikte şampiyonluk kovalayacak isimlerden biri Delpo. Wimbledon'dan sonra ilk kez göreceğiz. Bakalım Thor forehandleri sert zeminde bu yıl nasıl işler yapacak. İlk turun dikkat çeken eşleşmelerinden birisi de Berankis ile Harrison arasında. İkisi de gelecek vaat ediyor. Hatta Harrison bayağı bir overrate ediliyor ama hakkında hayırlısı artık. Bir başka genç ve overrate Dimitrov ilk turda deneyimli Tommy Haas ile karşılaşacak. Gonzo da ana tabloda. Son şampiyon Sam Querrey yok. Atta gitti.
Avrupa'da inatla devam eden toprak turnuvalarından biri Gstaad'da diğeri Umag'da. Gstaad'da sekiz seribaşıdan altısı İspanyol. Son şampiyon Almagro, bir numaralı seribaşı olarak unvanının peşinden koşturacak. İlk 10'un asansör isimleri var turnuvada. Ne çok üst düzey ne kötü tenisçiler yani. Youzhny, Wawrinka, Verdasco... Almagro zor kura çekmiş. Tablonun altı daha ferah.
Diğer turnuva ise Hırvatistan'da. Umag'da son şampiyon Juan Carlos Ferrero. O da iki hafta önce bir şampiyonluk yaşadı ancak Hamburg'da erken elendi. İlk turda Maximo Gonzalez ile kapışacak. Bir de bu turnuva çok tırtlaşmış görmeyeli, tablodaki isimlere bakıyorum da...
Kadınlar her zamanki gibi daha zevkli olacak. Birleşik Devletler topraklarında Stanford ve Washington'da toplam iki turnuva var bu hafta. Washington'daki bu sene ilk kez düzenleniyor. 1 nolu seribaşı Shahar Peer. Ben Dokic ve Jovanovski'yi izlerim burada. Ha bi de genç kızımız Eugenie...
Stanford'da haftanın tüm eğlencesi. Son şampiyon Azarenka'nın bir numaralı seribaşı olduğu turnuvada Sharapova, Bartoli, Stosur, Aga, Görges, Ana ve Domi diğer seribaşılar. Dünya 170küsür numarası Serena Williams da protected ranking ile ana tabloda kendine yer buldu. İlk turda Rodionova ile oynayacak geçerse Görges-Makiri galibi gelecek karşısına. Çeyrek finalde olası bir Serena - Masha maçı elşeşmesi var.
Alaman kızımı da Wimby'den sonra ilk kez göreceğim. Bambam ilk tuda Halep ikinci turda Stosur ile eşleşti. Zor kura. Ana ise ilk turda Ayumi Morita ile mücadele edecek.
29. haftanın şampiyonları
Hafta sonu Atlanta, Hamburg ve Bakü'de şampiyonlar belli oldu.
Atlanta'daki filmi geçen yıl da görmüştük. Fish ile Uzun Isner Efendi karşılaştılar. Isner Newport'ta şampiyon olmuştu önceki hafta. Atlanta'da da finale yükseldi ve kendi topraklarında yenilmezlik serisi yakaladı. Fish ise ABD'nin 1 numarası olarak arz-ı endam etti.
Geçen yıl Fish kazanmıştı. Bu yıl da değişmedi. Geçen yıl ilk seti Isner almıştı. Bu yıl da değişmedi. Ancak bu yıl farklı olan Isner'ın ikinci sette maç puanlarından yararlanamamasıydı. Fsih tie-break'te uçurumun kenarındaydı. Hani çizgi filmlerde olur ya uçuruma düşmeden önce son dal. Oradaydı. 5-1 geriden geldi ilk önce. Sonra 6-4 üstünlüğü yakaladı Isner. Biri kendi servisinde iki maç puanı. Ama oradan dört puan üst üste kazandı 29 yaşındaki Fish. Gerisi de çorap söküğü gibi geldi. Isner da moralinin düştüğünü ve servislerinde saçmaladığını söyledi maçtan sonra.
Fish böylece kariyerinin altıncı şampiyonluğunu elde etti ve ilk defa bir turnuvada unvanını korumuş oldu.
Hamburg'da 25 yıl sonra kazanan ilk Fransız oldu. Ama siz yine de İkinci Normandiya Çıkarması muamelesi yapmayın. Oluyo işte baksan belki hiç İtalyan kazanamamıştır. Olur öyle. Simon'un bu yılki ikinci şampiyonluğu. İlki Sydney'deydi sezon başında. Bir de bir şeye dikkat ettim bu adam finale çıktı mı alıyor arkadaş. 11 finalde 9 şampiyonluk. Ha koçuma.