9 Ekim 2010 Cumartesi

foto: eeeeh eytere beaaa

"Eeeeh eytere beaaa"

Sakatlanan Caro, sanki rakibi sakatlanmamış da kardeşi sakatlanmış gibi endişeli bakan Ana. Maçta kötü de oynamadı Ana, koçuna bakıp "E rakip sakatlanınca ne yapacağımı söylememiştin" der gibi.

Evet ben de özlüyorum o günleri...


Novak'ın bahsettiği puslu, iğrenç Pekin havası


Olsun en azından çocuk var, yeterli.
(Foto: Getty / Reuters)

Read more...

çin açık: energizerlığın da bir sınırı olmalı

Çin'de de finalistler belli oldu.

Kadınlarda Wozniacki önceki gün harika oynayan Ana'yı yenmeyi başararak yarı finale çıkmış, Shahar Peer ile eşleşmişti.

Bugün izlediğin kadarıyla Peer çok arkadaş canlısı yaklaştı Caro'ya. İlk sette 5-2 geriye düştükten sonra 5-5'i yakaladı. Tam rüzgarı arkasına almışken herhalde dedi ki içinden, "Şimdi bu seti buradan alırsam üzülür bu kızcağız en iyisi mi kaybedeyim." Ve kaybetti de. İlk set 7-5 yeni dünya 1 numarasına gitti.

İkinci sete Peer hızlı başladı. Bir oynamalar, efendime söyleyeyim, bir puan almalar, servis kırmalar, bıldırki hurmalar derken 2-0 oldu. Ama İsrailli dedi ki yine kendi kendine, "Ay acaba çok mu ayıp ettim daha setin başı, birazcık o da puan alsaydı bari." Ve sonra abartıp hiç oyun alamadan ikinci seti de 6-2 kaybetti. İşte kadınlar tenisinin özeti bu olsa gerek. Caro'nun finaldeki rakibi ambulans sireni isimli ev sahibini 6-3'lük iki setle geçen yeni dünya 3 numarası Vera Zvonareva oldu. Çokd agüzel oldu taam mı? (Artık bağlaçları şekildeki gibi ayıracağım)

Bu turnuva karma turnuva. Erkeklerde ise final Djokovic ile David Ferrer arasında oynanacak. Ferrer yener gibi ha? Yenemez mi? Peki madem..

Read more...

nadal bu sefer paçayı kurtardı

Viktor Troicki bugün Sırp inadını kullanarak Rafael Nadal'ı Tokyo'da turnuva dışında itiyordu neredeyse. İtiyormuş yani. Ben maçı izleyemedim ama son sette altın tepsiler havada uçuşmuş.

7-6/4-6/7-6 biten müsabakada, skordan da anlayabileceğiniz üzere Sırp raket, dünya 1 numarası Nadal'dan daha fazla servis kırmış. Ve istatistiklere baktığımızda Nadal'dan daha fazla puan kazandığını görüyoruz.


Maçı benim gibi izlemeyenler için bir son set özeti geçelim. Nadal son setin sekizinci oyununda servis kırıyor ve 5-3 öne geçiyor. Maç için servis atarken çok basit hatalar yapıyor ve Troicki tekrar servis kırarak 5-4'e getiriyor, ardınan kendi servis oyununu alıyor. Troicki bir sonraki oyunda tekrar servis kırarak 6-5 öne geçiyor ve bu sefer o finale çıkmak için servis atıyor. Ace ile başlıyor servisine, 30-15'i yakalıyor. Maçtan iki puan uzaklıkta iken hop, bir çift hata ve iki basit vole hatası ile servis kırdırarak tie-break'e doğru yelken açıyor. O yelken tie-break'te yırtılınca dımdızlak ortada kalıyor. Nadal 9-7'lik oyunla finalde Monfils'in rakibi oluyor.

Monfils ve saçları. Hımpfssss..


(Foto: Getty / Reuters)

Read more...

8 Ekim 2010 Cuma

alkışlayın yeni 1 numaramızı

Wozniacki yaptı. Serena Williams'ı koltuğundan indirdi yerine kendi oturdu. WTA tarihinin (1975'ten bu yana sıralama tutulur) yirminci 1 numarası. İlk Danimarkalı 1 numarası.

Caro, Jankovic ve Safina ile birlikte Grand Slam kazanamayan 1 numaralar kervanına katıldı. Böyle oldu ya şimdi yine bikbiklenenler çıkacak.

Şimdi çok garip, çünkü iki uç örnek var karşımızda.

Serena Williams ve Caro Wozniacki. Bir Serena ki hani kurallar izin verse sadece Grand Slamlere katılıp, sezonun geri kalanında yayacak ve buna rağmen ilk beşte kalmayı başarabilecek bir isim. Diğer yanda Caro, nam-ı diğer Energizer tavşanı, "Gel Bağcılar Belediyesi turnuva düzenlemiş" desen babasını da alıp koşacak.

WTA'in puanlama sistemi belli dostlar. Bunu ne Serena yaptı, ne Wozniacki. Bu böyle. Ve yıllardır birinciler bu sisteme göre hak ediyor o koltuğu. Serena az maç yaptı ve sonunda sakatlık kendisini vurdu. Puanlarını koruyamadı veeee.. Bu sene 21. turnuvasına katılan Danimarkalı en sonunda geçti. Peki Serena'nın bu yıl katıldığı turnuva sayısı mı? Altı. 6. Six. Sei. Heksa. VI. Bunların üçü Grand Slam. Avustralya Açık ve Wimbledon'ı kazanan Amerikalı'nın Sydney'de bir finali var.

Wozniacki ise hiçbir Grand Slam'de final göremedi. Amerika Açık'ta yarı finali, Fransa Açık'ta çeyrek finali var, diğer ikisinde dördüncü turda elendi. Premier turnuvalarda ise bir finali var sadece. Beş tane küçük turnuva kazandı (Bu arada 2007'den bu yana bir senede beş turnuva kazanan ilk isim).

Wozniacki oyunuyla 1 numarayı hak etmiyor diyebilirsiniz. 1 numara ışığı yok diyebilirsiniz. Ama şu an 1 numaradaysa, bir yıl içinde diğer bütün tenisçilerden daha fazla puan kazanmış demektir, yani hak ediyor demektir.

Wozniacki kadar çok turnuvaya katılırsanız sakatlanma riskiniz de artacaktır. Ben bunu düşünerek kendisine kızıyorum. Yoksa her turnuvada oynamasına lafım olamaz. Aksine tenisi sevdiren bir sempatikliği var her ne kadar oynadığı tenis üst düzey tenise yakın olmasa da.

Serena Williams'ın da tarzını sevmiyorum. Ancak onun yaptığını da tasvip etmiyorum. Dediğim gibi elinden gelse sadece Grand Slamlere katılacak ki bu sene büyük ölçüde başardı bunu. Bakın o zevk vermekten uzak güç oyunu ile şu an turdaki çoğu kadını silip süpürür. Siklet farkı var aralarında.

Şimdi bir tenisçi olduğunuzu ve sadece Grand Slamlere katıldığınızı düşünelim. Bunlardan ikisini kazanıyorsunuz, birinde yarı final, diğerinde çeyrek final oynuyorsunuz. Sene sonunda 5400 puanınız olacak. Bu puan sizi şu anki listede beşinci basamağa yerleştirir. O değerli yüzünüzü sadece dört turnuvada gösterip, sezonun geri kalanını Twitter'dan "WHOOOAAAA GREEEEEN DAAAAY" yazarak, parti parti dolaşarak, fotoğraflarınızı fotoşoplattırarak geçirebilir, arkadaşlarınızla eğlenceli dakikalar yaşayabilirsiniz. Ve buna rağmen saygıdeğer bir tenisçi olabilirsiniz. Öte yandan bir kızcağız turnuvadan turnuvaya koşturur. Puan (para) peşinde. Didinir. 1 numarayı alır. "Meeeh" derler sonra ona.

Wozniacki'yi eleştirmeden önce bunu düşünün. Formula 1'de bütün yarışları ikinci bitiren adam muhtemelen şampiyon olacaktır, Tour de France'da hiç etap kazanmadan şampiyon olabilirsiniz. Teniste de önemli olan kaç turnuva kazandığınız değil, istikrarlı olarak turnuvalarda boy göstermeniz ve belirli sayıda müsabaka kazanabilmenizdir.

Evet, Wozniacki'nin oyunu çok iyi değil. Ama kız onu geliştirmek için çabalıyor. Daha 20 yaşında. Ana Ivanovic vole vuramazken Grand Slam kazandı da ne oldu? Wozniacki'nin 1 numara olması sonuna kadar hak edilmiş bir başarıdır. Bravo Caro.

(Foto: Getty)

Read more...

7 Ekim 2010 Perşembe

pekin'de perşembe


Hem de hiç sıradan olmayan bir perşembe. Önce Ivanovic-Dementieva, ardından dünya 1 numarası koltuğunu yakından ilgilendiren bir müsabaka. Wozniacki, Kvitova'yı yenerse zirvede. Peki, az önce ne oldu? Çin'deki Xiaoshan Havaalanı'nın üzerinde UFO görüldü. Serena'nın işi olduğunu düşünüyorum. Hoş, havalimanı Hangzhou'da, Pekin'e uzak ama. Gönderen de Serena yani. "Guardian isimli bir gazete" demiş kadın zamanında. Gelişmelerle sizlerle olacağız.

Read more...

demotive edici reklam mı olur ya?

İki gün sonra Avustralya Açık için şafak 100 diyeceğiz. Avustralya televizyonlarında reklam filmi dönmeye başlamış. Bir şey diyeceğim, aramızda kalsın: Avustralyalılar bu işi beceremiyor.

Her sene başı Ocak ortasını iple çekerim. Dört aylık bir Grand Slam'sizlikten sonra Rod Laver Arena'nın masmavi zeminini gördüğüm zaman kalp atışlarımın hızlanmasına engel olamam. Hele bir de burada kışın ortası, gecenin bir yarısı olduğu düşünüldüğünde, büyük çoğunluğun horul horul uyuduğu bir gece, Türkiye'deki birkaç bin ölümüne tenis fanı ile birlikte o heyecanı yaşamak kendimi özel hissettirir. Gerçekten hissederim bunu. Ekrandan karanlık odamın duvalarına yansıyan masmavi kort, yılımı ve dünyamı aydınlatır deyim yerindeyse.

Şimdi şu aşağıdaki reklamı, teaserı, trailerı, artık adı her neyse izlediğimde bütün o heyecanı aldı götürdü. Avustralyalılar aloooo, bunun heyecan vermesi gerekir, yaşam sevincimizi emmesi değil.



Bu da geçen seneki, görece daha başarılı. Ama gerçekten gaz verici bir şeyler istiyorsanız Eurosport'un Roland Garros 2010 veya Amerika Açık 2009 için hazırladığı teaserları tavsiye ederim. Youtube'da arattım bulamadım.

Read more...

6 Ekim 2010 Çarşamba

evet, yapabilir!

Masha bu hafta Vesnina'ya yenilerek Pekin'e de erken veda etti. Geçen hafta Kimiko Date-Krumm'a yenilmişti. Bu yıl sadece 30 maç yaptı. Profesyonel olduğu ilk sene bile 33 karşılaşmaya çıkmıştı Maria. Kariyerinin zirvesindeyken 65-70 maç yapıyordu senede. Ah keşke servisleri o kadar iyi olmasaydı da omzu onu daha uzun süre taşıyabilseydi. Daha kötü servisle bile Grand Slam kazanabilecek potansiyeli vardı.

Bu yıla Grand Slamle başladı. Ancak tatsız bir şekilde. Avustralya Açık'ta ilk turda vatandaşı ve adaşı Kirilenko'ya yenildi. Roland Garros'ta üçüncü turda Juju ile eşleşti. Ve halen bu fikirde sabitim, yağmur yağıp maç ertesi güne sarkmasaydı Masha o maçı kazanacaktı. Üçüncü seti ertesi gün oynanan müsabakayı Henin kazanmıştı. Sonra Wimbledon ve Amerika Açık. İkisinde de dördüncü turda 1 numaralı seribaşıya elenmeler. Amerika Açık'ta yenilmesine rağmen güzel oyunu alkış toplamıştı Wozniacki karşısında.

Sharapova'nın bu sene sadece iki top 10 galibiyeti var. Amerika Açık Serileri'nde Agnieszka Radwanska ve Elena Dementieva'yı yenmişliği var. O kadar. Memphis'i ve Strazburg'u kazandı ve üç turnuvada da final oynadı, kaybetti.

Sezonun bu kısmında kendisinden çok daha iyi bir performans bekliyordum. En azından ilk turlarda elenmemesi gerekiyordu.

Sharapova'ya duyduğum saygının sevgiye dönüşmesi 2009 Roland Garros'a tekabül eder. Dokuz aylık aradan sonra ilk Grand Slam'ine çıkan 22 yaşındaki Rus, çeyrek finale kadar savaşarak çıkmıştı. İlk turda Yakimova karşısında ilk seti kaybettiği maçı kazanmış, ikinci turda Petrova'yı son sette 8-6 ile geçmişti. Bir sonraki turda Shvedova'yı yine ilk seti kaybettiği maçta devirmeyi başarmıştı. Üçer üçer setlerel gidiyordu ve yorgunluk belirtisi de yoktu. Dördüncü turda Ni La'yı da üç setle geçerken ikinci seti 6-0 kaybediyordu. Çeyrek finalde Dominika Cibulkova ile eşleşti. Slovak tenisçi de o zamanlar takip ettiğim, bit kadar boyuna rağmen potansiyeli olan bir raketti. O maçta ilk seti 6-0 kaybetti Masha ve maç durdurulamaz şekilde 6-0/6-0'a gidiyordu. Ancak ikinci setin sonunda bırakmayıp, servis kırması, adı için, gururu için, kazanma hırsı ile o atağı yapması kendisine sevgi de duymamı sağladı. 6-0/6-2 yenildi ama o, sondaki 2 çok şey ifade ediyordu, en azından benim için.

2009 Mayıs'ındaki Maria şu sıralar kayıp ve ben onu özledim. Daha 23 yaşında, önünde nereden baksanız 7 sene var. Bir Grand Slam daha gelecektir. Yes she can!

(Foto: AP)

Read more...

foto: şerefe



Verdasco ile Wozniacki. Hmmm!

(Foto: Getty via Daylife)

Read more...

pekin'de çarşamba

Read more...

4 Ekim 2010 Pazartesi

pekin: jovanovski, jelena jankovic'i jay jay johanson

Tokyo'da yarı final oynayanlar neydi, direkt ikinci tura buyur edildiği Pekin'de ilk tur eşleşmeleri tamamlandı. Yani 1 numaralı seribaşı Wozniacki'nin direkt ikinci turdan başlayacağı turnuvada 2 numaralı seribaşı Vera Zvonareva, Safina'yı iki sette geçti.Ben maçtan çok Safina'nın saçına takıldım. Bu kızın saçlarının rengi hep bu kadar açık mıydı? Yoksa oksijen banyosuna mı girdi. Neler oluyor orada?

Üç, dört ve altı numaralı seribaşılar da turnuvaya erkenden veda ettiler. 4 numara Samantha Stosur, baş aşağı gidişine devam ediyor. Sen Roland Garros'ta final arından Wimbledon'da ilk tur elenişi. Amerika Açık'ta çeyrek final ardından kaybedişler.Omuz sakatlığı yaşamıştı Amerika Serileri sırasında onun etkileri midir hala bilemiyorum. Geçen hafta ilk turu bye geçtiği Tokyo'da ilk maçında Görges'e yenilmişti. Burada da ilk turda elemelerden gelen Anastasija Sevastova'ya ilk seti 6-2 kazandığı karşılaşmada diğer setleri 7-6/7-5 yitirerek elendi.

6 numaralı seribaşı Abla Radwanska da ilk turda Angelique (seksi isim) Kerber'e, Stosur'un elenişine benzer şekilde elenerek turnuvaya veda etti. Radwanska için tek kötü haber bu değildi. Ayağında stres kırığı tespit edildi ve sezonu kapattı Polonyalı. Bitmedi. Son şampiyon Kuznetsova. Bu sene 10 numaralı seribaşı olarak katıldığı Pekin'de ilk turda evine gönderildi. Roberta Vinci'ye evet Vinci'ye üç sette boyun eğdi Rus raket. Kimse Doha'ya gitmek istemiyor sanırım.

Kanepi, Pavluçenkova'yı da tokatladı iyi mi. O değil de Date-Krumm hala maç kazanıyor. Kirilenko da üçüncü tur gördü bu arada Dulko'yu yenip. Dulko hala ninjalığın etkisinde.

3 numarayı unuttum sandınız. Unutmadım! Assolisti sona bıraktım. Önce yüksek bir alkış istiyorum JJ için. Evet Jankovic, ikinci turda yeni yetme vatandaşı Bojana Jovanovski'ye ilk seti 6-4 kazandığı maçta diğer setleri 6-2 vererek hani bana hani bana dedi. Bojana'yı İstanbul'da izlemiştim, daha önce de söyledim bunu, dinlemiyorsunuz ki beni hiç. Saksı değilim ben, Erol Büyükburç'um. Kız iyi vuruyor toplara bir patlama yapması lazım. Kendine güveninin gelmesi lazım. Sonra yolu açık sanki, no?

Hayır! Asıl assolisti sona bıraktım! Ana Ivanovic, geçen hafta ilk turda elendiği Bartoli'yi 6-2/6-3 yendi. Maddi maneviiiiii!

Read more...
yasal uyarı (disclaimer diyor yabancı insanlar)

bu blogdaki fotoğrafların yüzde 99.9'u http://sports.yahoo.com adresinden alınmaktadır.. tüm hakları reuters, ap ve getty images'e aittir.. sanırım.. bu blog tarafsız bir tenis blogu değildir.. sevdiğim tenis oyuncularını kayırırım.. ama sevmediklerime hakaret etmem.. siz de etmeyin, çok ayıp.. yorum yazarken öyle tek cümlelik "saldır federer, vur kır nadal" tarzı yorumlarınızı yayınlamayacağımı göz önünde bulundurun.. merak ettiklerinizi ya da içinde cidden yorum bulunan yorumlarınızı göndermekten çekinmeyin.. tenisi sevelim.. boş alanlara kort dikelim.. teşekkürler..

ben olsam firefox 3küsür ve en az 1152x864 çözünürlükte dolanırım buralarda..

GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP