15 Ekim 2010 Cuma

şanghay: bu dengesizlikler fena


Şanghay'da bugün Rafa yenildi. Jurgen Melzer'e üç sette boyun eğdi. İlk seti 6-1 kaybetti Nadal, en son ne zaman 6-1 set kaybetti diye baktım. Geçen seneki Sezon Sonu Finalleri'nde Davydenko'ya ilk seti 6-1 kaybetmiş ve iki sette mağlup olmuştu.

Geçen yıl üç kere 6-1 ile set kaybetmiş Nadal. Davydenko dışında, Pekin'de Marin Cilic'e ve iki sette kaybetmiş maçı. Cincinnati'de Djokovic'e ve iki sette kaybetmiş maçı. Ve Rogers Cup'ta del Potro'ya ve iki sette kaybetmiş maçı.

O zaman ne yapıyoruz? Nadal ilk seti 6-1 kaybettiği zaman canlı bahiste basıyoruz parayı. Grand Slam2de olursa denememenizi tavsiye ederim. Beş sette ne olacağı belli olmaz. Ki zaten baktığınızda 2006 RG finalinde ilk seti 6-1 kaybetmesine rağmen Federer'i dört sette yendiğini görürsünüz.

Bugün maçı izleyemedim son setin birkaç oyunu dışında. O yüzden neden kaybetti pek bir fikrim yok. Ancak istatistiklere baktığımda servis performansını son birkaç aylık performansına göre düşük gördüm. İlk servisin oyuna girme oranı yüzde 74, bu yine iyi bir yüzde ama bunlardan puan çıkarma oranı yüzde 61. Bunun nedeni Nadal'ın o geri döndürülemeyen servislerinin bu maçta kendin göstermeyişi. Ayrıca bu servisler olmasa bile Nadal'ın ilk servisten puan çıkarma oranı bu kadar düşük değil.


Bugün öyle olmasının nedeni groundstrokelarının da kötü olması. Melzer de zaten maçtan sonra "Birkaç oyunun ardından Nadal'da bir şeylerin ters gittiğini anladım. Çok hata yapıyordu ve özellikle backhand'i de fileye takılıp durdu" dedi. Nadal ise maçtan sonra yorgun olduğunu söyledi.

Servis istatistikleri üzerinden gidersek ilk servislerde iki tenisçi arasında pek bir fark olmadığını görürüz.

Nadal: 0.74x0.61=0.45
Melzer: 0.58x0.83=0.48

Asıl faktör ikinci servislerde. Nadal'ın ikinci servise düşme oranı 1-0.74 yani 0.26. Nadal'ın ikinci servisten puan çıkarma oranı ise yüzde 57.

Nadal: 0.26x0.57=0.15
Melzer: 0.42x0.60=0.25

Nadal'ın aslında maç boyunca ilk serivisi oyuna sokma oranında bir sorun yok. Sorun o servislerin Melzer tarafından etkili bir şekilde çevrilebilecek düzeyde olması. Sorun oyun içindeki vuruşlarının eskiye nazaran kötü olması. Nadal'ın kaybettiği iki sette de puan çıkarma oranları felaket. Ama Melzer'in üçüncü sette ilk servisi oyuna sokma oranı yüzde 50lerde iken, oyuna giren bütün servislerden puan çıkartabilmesi muazzam bir başarı.

Nadal'ın 1, Melzer'in 14 ace kaydettiğini de belirteyim.

Nadal gitti hiç beklenmedik anda iki hafta önce Bangkok'ta Garcia-Lopez'e yenildi. Geçen hafta müthiş bir tenisle Tokyo'da şampiyon oldu. Bu hafta kötü oynadı ve kaybetti. Bu dengesiz gidiş pek hayırlı gelmiyor bana. Şu sezon bitse de şu çocuk sakatlanmadan, seneye iyice kızışsa ortalık.

Neyse çok sıkıcı post oldu. Şanghay'da Federer kazandı, Djokovic kazandı, Murray kazandı, Söderling kazandı...

Çeyrek finalde Federer ile Söderling günün son maçını oynayacak. İşte günün programı:

(Foto: Getty / AP)

Read more...

linz: got yoghurt?


Linz'deki turnuva çok yavan, izlenecek adam yok diyordum. İlginç olaylar izlettirmeye devam ediyor turnuvayı.

Bugün Ivanovic, Zahlavova karşısında ilk oyunu aldıktan sonra, kimseyi dinlemeden tuvalete gitti. Biz o sırada servis atmaya hazırlanan Çek raketin şaşkınlıktan eblekleşmiş suratını izlerken daha absürt bir manzaraya döndü resim seçicimiz. Yaklaşık bir dakika boyunca tuvalet kapısı izledik. Tenis maçı izlemek için TV karşısına geçip tuvalet kapısı izleyen gencin dramı...

Ana geri döndü ve hakem ona geç kaldığı her 20 saniye için 100 kırbaç verse o Linz'i yıkardım. Her 20 saniye için bir puan cezası verdi. Böylece Zahlavova servis atmadan durum 1-1 oldu, maç oradan devam etti kazanan Ana oldu falaaan filan...

Aşağıda Ana'nın basın toplantısı var. Burada maçtan önce yoğurt yediğini söylüyor. Ben regl sanmıştım. Yoğurtmuş.



Ana, çeyrek finalde Görges ile oynayacak. Kvitova'yı yerle bir etti bugün Alman raket. Kvitova, Wimbledon yarı finalisti. WTA, üç ay öncesinin kahramanlarının şimdiki palyaçolar olduğu yer...

(Foto: GEPA from Official Website)

Read more...

14 Ekim 2010 Perşembe

foto: hummerlarla geldiler...

...güneş gözlükleri ile tenis oynayıp gittiler. Artiz misin la başımıza!

Read more...

linz: pembe, esmere yakışıyor

Bugün Linz'de ikizler karşılaştı. Doğuştan pişti olan iki kız. İkisi de esmer, ikisi de çok güzel... İkisi de pembeler içinde. Ana Ivanovic ile Sorana Cirstea'nın mücadelesinde (aslında mücadele demek ne kadar doğru olur bilmiyorum zira Ana parçaladı) Ana ikinci tura çıktı. 11 dakika süren set mi olur lan! Öte yandan Sorana'ya geçen gün bir baktım 97. sırada. İlk yüzden çıkmasına üç kalmış. Bu kız ilk 30'a girdiydi yahu. Bu haftaki mağlubiyet onu ilk 100'ün dışına atabilir. Öyle olursa cidden üzülürüm. Sen Grand Slam çeyrek finali görmüş kızsın Sorana. Toparla kendini biraz. Sen de mi golfçü buldun naptın.


Yani şu turnuvada Ana dışında şöyle heyecanla takip edeceğim kimse yok. Groth vardı ilk turda Keothavong'a elendi. Cibulkova vardı Daniilidou'ya elendi. Evet bizim komşuya. Eleni en son ne zaman tekler maçı kazanmış merak ettim, şimdi şu postu yazarken girip bakıyorum hemen... Aha da vallahi bu yılki ilk. Devam ediyorum... Evet, buldum. Mart 2008, Indian Wells. İlk turu bye geçmiş, bu işte bir yanlışlık var. Ha yok, Indian Wells bir garip turnuva. İlk 32 seribaşı ilk turu bye geçer. Eleni de 25 numaralı seribaşıymış o zamanlar. Hey gidi. İkinci turda Klara Zakopalova'yı üç sette yenmiş. Bir sonraki turda Şarapova iki sette evine göndermiş onu. Hoş, gitmemiştir o çiftlerde oynamaya devam etmiştir. Yok çiftlerde de ikinci turda elenmiş. Neyse diyeceğim o ki Cibulkova "Şeym on yu" yani "Utan" diyor yazar burada. Bir WTA Tour turnuvasındaki en son ana tablo galibiyetini 2,5 yıl önce alan bir tenisçiye yenildin. Krajan akıllı olsun!

Andrea Petkovic var bir de işte izlenesi. Daha da bir şey yok.

Osaka'da da Japonlar basmış her yeri. Her yerde bir kırmızı nokta. Orada da Kirilenko kalçasından sakatlanarak ikinci tur maçını yarıda bıraktı. 1 numaralı seribaşı Stosur var. Üçüncü turda Kimiko Teyze onu da haklarsa şaşırmam. İlk turda 16 yaşındaki Laura Robson'ı yendi. Bir de genç olacaksınız!

(Foto: Gepa, from Official Website)

Read more...

13 Ekim 2010 Çarşamba

öfff be yağmur!

Dün Şanghay'da Thomaz Belluci karşısında ilk seti kaybettikten sonra ikinci seti kazanan ve üçüncü sette de servis kırarak 2-0 öne geçen Marsel'in ilk tur maçı, yağan yağmur nedeni ile bugüne ertelenmişti. Marsel'in maçlara iyi başlayamadığını, ısındıkça açıldığını bilenler için bu bir felaket ile eşdeğerdi. Zira maça yeniden, soğuk bir şekilde başlaması lazımdı.

Bu sabah devam eden maçta Marsel servis kırma avantajını hemen yitirdi. Onun dışında karşılıklı alınan servis oyunları ile son set tie-break'e gitti. Marsel ilk puanda mini-break'i yakaladı. Ancak kendi servisinde bu avantajını yine yitirdi. Tie-break'te oyun 4-4'e geldikten sonra Bellucci arka arkaya üç puan aldı ve bu oyunu 7-4 kazanarak ikinci tura yükseldi. Ah o yağmur yağmayaydı maç bizimdi.

Marsel de ilk kez bir ilk 10 oyuncusu ile oynama fırsatını tepti. Bellucci az önce sonuçlanan müsabakada David Ferrer'e iki sette mağlup oldu.

Read more...

bir türk sistemi yaratılabilecek mi

Bugün güzel bir gündü. Sabah kaltımı Türkiye Tenis Federasyonu sponsorluğunda Boğaz manzarası eşliğinde yaptım. Hava güneşli olsaydı çok daha güzel olacaktı ama elindekiyle yetinmeyi bileceksin. TTF'de görevli olan uzun süredir görmediğim arkadaşlarla da hasret gidermiş oldum.

Asıl konu, Lluis Bruguera'nın Türk tenisini şaha kaldırmak adına İspanyalar'dan gelip bize yardım edecek olması. Dünya tenisinin ilk 30'unda bir elin parmaklarından fazla İspanyol varsa, bunda Bruguera'nın da katkısı var demektir. Oğlu Sergi'yi iki kez Roland Garros şampiyonu yapan deneyimli antrenör İspanya'da değişik görevlerde bulundu. Bunları kendi ağzından da yazacağım biraz sonra.

Bir yıl içinde sadece altı hafta Türkiye'de bulunacak olması kötü. Ama görevlendireceği antrenörler 18 hafta burada olacaklar ve buradan gitmek isteyen antrenör ve oyuncular yılın 30 haftası istedikleri zaman İspanya'da çalışabilecekler.

İlk önce başkan Ayda Uluç konuştu ve 3-4 aydır Lluis Bruguera ile temas halinde olduklarını, Bruguera'nın İzmir'deki alt yaş gruplarını ziyarete geldiğini ve durumu yerinde incelediğini söyledi. İspanyol'a teşekkür ettikten sonra sözü ona bıraktı.

Bruguera beklediğimden uzun konuştu. Gördüğüm kadarıyla egosu olmayan bir adam. Başarılarını sayıyor ama bunları böbürlenmek için söylemiyor. Hala ilk günkü heyecanını koruduğunu anlatmak için hatırlatıyor bize neler başardığını. Tonton amca misali yanaklarını sıkıp sevesiniz gelir.

Neyse, Türkiye'de olmanın kendisi için bir onur olduğunu söyleyerek başladı konuşmasına. Başkanın şahsen gidip kendisini ikna ettiğini söyledi. Geçmişte birçok teklif almasına rağmen kendi ülkesi dışında hiç çalışmadığını, Türkiye'nin ilk deneyimi olduğunu söyledi. Burayı kabul etmesindeki temel iki nedeni ise motivasyon ve hayal gücü olarak tanımladı.

Rekabeti ve mücadeleyi hayatı boyunca sevdiğini söyleyen Bruguera burada bir şeyler başarmanın da büyük mücadele gerektirdiğini ve bu konuda ciddi hayallerinin olduğunu anlattı. "Antrenörlüğe 26 yaşında başladım, şimdi 62 yaşındayım ve tekrar, sıfırdan başlamak istiyorum" dedi.

Değişik alanlarda başarı kazanmanın kişiye deneyim de kazandırdığını, bu yüzden çok önemli olduğunu belirtti ve şunları söyledi: "Ben Davis Cup oyuncusuydum, daha sonra kaptanlığını yaptım. Özel koçluk yapan ilk antrenörlerden biriyim. İspanya ve Katalan Tenis Federasyonları'nda yöneticilik yaptım. Hepsinden bir şeyler öğrendim. Bunlar genel hatlar ama burada sıfırdan başlamak istiyorum. Yardım etmek ve bir takım, bir sistem oluşturmak için Türkiye'ye geldim."

Bruguera'nın temelde iki hedefi var:
1. Tabanı genişletmek ve daha çok kişiyi tenis oynar hale getirmek.
Bunun için okullarda tenis teşvik edilecek. Ama bu yetmez. Çünkü İspanya'da bir yılda bu şekilde binlerce oyuncu bulduklarını ama sonucun koca bir sıfır olduğunu anlattı. Önemli olan bu bulunan çocuklar ile kulüplerin ve federasyonun arasında bağlantıyı kurmak. Bu sağlandığı zaman çarklar dönmeye başlayacak.

2. Daha iyi oyuncular yetiştirmek.
Yani "top" oyuncular. İspanya her sene ilk 100'e 2-3 oyuncu sokuyor. Türkiye'de de hedef bu olacak. Daha fazla üst düzey oyuncu. Marsel'in yanına 2-3 oyuncu daha. Bir sonraki yıl, 2-3 tane daha. Böylece bunun bir tesadüf olmadığı kanıtlanacak. Bir ülkeden bir oyuncu çıkar ve herkesi silip süpürür (bkz. Federer). Ama bu İsviçre'deki tenis sisteminin başarısı değildir. Zira onlar Wawrinka dışında başka birini sokamadılar. Wawrinka da Federer kadar baskın biri değil. Amaç İspanya gibi olabilmek.

Tabii ki İspanyol sistemini olduğu gibi entegre etmeyecek Bruguera. "Ben bir Türk sistemi yaratmak istiyorum" diyor. Farklı ülkelerin, farklı insanların farklı karakteristikleri vardır. Bunlara göre bir sistem yaratacak İspanyol antrenör. Türk insanının çalışmayı ve mücadeleyi sevdiğini söylüyor. (Bu koca bir yalan)

Çocukların hayatına dahil olmanın gerekliliğini anlattı Bruguera. Onların hayatlarında neler olup bittiğini, ailesinde neler olup bittiğini, arkadaşlarıyla arasını, sevgilileriyle arasını, derslerini antrenörün bilmesi gerektiğini söyledi. Çünkü insan duyguları olan bir varlıktır. Antrenörün, oyuncusunun duygularını da anlaması gerektiğini anlattı.

Oyunculara özgüven aşılamak gerektiğini belirtti. Korta çıkıp "Evet ben iyi bir oyuncuyum ve rakibimi yenebilirim" diyecek tenisçiler yetiştirebilmek amaç Ve şu sözü güzeldi: "Ben bugüne kadar bir dükkan görmedim ki, gidip özgüven satın alabilesiniz. Özgüven inşa edilir." Özellikle Türkiye'de çocukların beşinci sınıf insan muamelesi gördüğü, "Sen çocuksun anlamazsın, sus bakayım" denildiğini bir ülkede, çocukların büyürken kendi kişiliklerini oluşturmasına yardım etmek gerek.

Bunun için tabii ki sadece oyuncuları çalıştırmak yetmiyor. Üst düzey antrenörler yetiştirmek gerekiyor. Bunun için de plan hazır. Antrenörlerin her vuruşunun bir videosu alınacak. Bu database'de saklanacak. Bu video üzerinden hatalar gösterilecek. Sonra her hafta, her ay aynı videolar alınacak ve karşılaştırılacak. Böylece gelişim gözlenmiş olacak.

Bunun için workshoplar düzenlenecek. Oyuncularla kamplar yapılacak.

Bruguera bir yılı opsiyonlu iki yıllık sözleşme imzaladı. Süre çok kısa. Bir çıktı almaya yetecek bir süre değil. Ama eğer antrenörlerde bu iki yıl içinde bir ilerleme kaydedilirse tekrar masaya oturmamak için bir neden yok.

Bir de lazerli tükenmez kalemim oldu lan. Oraya buraya tutup insanları rahatsız etmek için birebir (Yazıyı ciddi biçimde bitireceğimi düşünmediniz umarım)...

Read more...

12 Ekim 2010 Salı

foto: federer bileniyor...

Roger this! (Matrix'teki "Dodge this" gibi söylenecek)

(Foto: Getty)

Read more...

çin açık'ta nole ve caro şampiyon


Novak Djokovic d. David Ferrer 6-2/6-4

Novak'ın bu yılki ikinci şampiyonluğu. "Pekin'de hava kötü, sis var, zehir var.. Bakın ölüyorum röhhööröhhöö" derken şampiyon oluverdi bile. İki yıl önce Olimpiyatlar'da da rezalet hava vardı, bronz madalyayı taktı boynuna. Geçen yıl da kazanmıştı burada.

Caroline Wozniacki d. Vera Zvonareva 6-3/3-6/6-3
Hiçbir şey demiyorum.

(Foto: Getty)

Read more...

video: sahne ışıkları... henin için...



James LaRosa'nın Twitter'ından gördüm. Juju'nun sesini zaten biliyorduk da ayağını burkacak diye diken üzerinde izledim videoyu.

Read more...

11 Ekim 2010 Pazartesi

marselli şanghay başladı

Şanghay'da sezonun sondan bir önceki Masters turnuvası bu hafta oynanıyor. Marsel dünya 59 numarasını yenerek elemelerden geldi ve ilk turda Thomaz Bellucci ile eşleşti. Sezona iyi başlamıştı Brezilyalı, özellikle toprak zeminde benim "iyi tenisçi olacak" kategorimdeki oyunculardan biridir. Fakat torpak bitti, Bellucci yok oldu. Sert zeminde kötü sonuçları var son dönemde. Marsel savsak oynamazsa ilk turu geçer. İkinci turda Michael Llodra ile David Ferrer maçının galibi ile oynayacak.

Ferrer normalde pazar günü Pekin'de Djokovic'e karşı final oynayacaktı ama yağmur nedeniyle pazartesiye kaldı. En geç Çarşamba günü ilk tur maçını oynaması gerektiğinden, o yorgunlukla kaybedebilir. Hele ki karşısında Llodra gibi bir çakal varsa. Kimbilir belki turnuvadan da çekilir. Geçen yıl ikinci turda elenmişti burada. Yani Ferrer gelirse Marsel avantajlı olur fiziksel olarak. Llodra gelirse de şansı var. Bakalım artık maç maç gidelim. Hele bi Bellucci'yi geçsin de.

Federer tabii ki Djokovic'in tarafında. Bu çocukta bu kura şanssızlığı olduktan sonra her şey olur. İlk turu bye geçen Federer'e ikinci turda John Isner gelebilir. Tehlikeli yakınlaşmalar bunlar. İsviçreli'nin oalsı çeyrek final rakibi Söderling. Marsel de Federer'in çeyreğinde.

Nadal da zor kura çekti. İkinci turdaki rakibini Simon-Wawrinka müsabakası belirleyecek. Son şampiyon Davydenko ve Verdasco da İspanyol'un çeyreğindeler.

Djokovic ikinci turda Ljubicic'İ alacak karşısına Hırvat raket ilk turda saçmalamazsa. Onun çeyreğinde ise Gulbis, Gasquet, Monfils, Roddick, Berdych... Bildiğin bahtsız bu adam.

Şanghay Masters Ana Tablo


Pazartesi'nin Programı (TSİ için 5 çıkarın):
STADIUM start 2:00 pm
[12] J Tsonga (FRA) vs F Lopez (ESP)
[WC] T Yang (TPE) vs [13] J Melzer (AUT)

Not Before 6:00 PM
[9] F Verdasco (ESP) vs T de Bakker (NED)

Not Before 8:00 PM
G Simon (FRA) vs S Wawrinka (SUI)

GRANDSTAND start 2:00 pm
E Schwank (ARG) vs G Garcia-Lopez (ESP)

Not Before 3:00 PM
[Q] J Chardy (FRA) vs M Baghdatis (CYP)
J Monaco (ARG) vs [Q] F Serra (FRA)

Not Before 6:00 PM
[Q] M Zverev (GER) vs S Stakhovsky (UKR)

Read more...

serena sezonu kapattı

Yani Serena, iyi ki dedik ki "Serena İstanbul'a gelmemek için sakatlığını bahane etti."

Vay arkadaş sen misin diyen? Kadının ayak iyileşmedi. Napıyorsun ablacım sen o ayakla. Yoğunlaşıp çıplak ayakla köz üstünde mi yürüyorsun? Nasıl bir meditasyondur bu? O ayak nasıl iyileşmez.

"Caro bu hafta kaybeder 1 numarayı, Serena dönüyor" diyordummmmm, ta kiiii.. Amerikalı raket ayağındaki sakatlığın bir türlü iyileşmemesi nedeniyle sezonu kapattı. Bu da demek oluyor ki sezon sonu turnuvasında yok. Yani geçen seneki şampiyonluk puanlarını koruyamayacak. Zaten yanlış bakmadıysam sene sonuna kadar 2 numarayı da Vera'ya kaptıracak.

Read more...

foto: yağmurlu bir günde yapılacaklar

Kort kurulamak

Dünya 2 numarası olsanız bile...

(N) Oleeeeee

Bu adamın bu tip durumlardaki pozitifliğini seviyorum

(Foto: Getty /Reuters)

Read more...

10.10.10 - tenis adına yağmurlu bir gün

Barış Manço geliyor aklıma. "10 puan, 10 puan, 10 puan.. 100 puanla şampiyon!!" derdi minikleri -o zamanlar yaşıtlarımı- uğurlarken.

Bugün tenis açısından sıkıntılı bir gündü. Pekin'deki yağmur nedeni ile finaller oynanamadı. Djokovic ile Ferrer arasındaki müsabaka Djokovic, ilk sette servis kırma avantajı ile 3-1 önde iken yağmur bir daha bardaktan boşanırcasına yağmaya başlayınca duruduruldu ve bugüne kaldı. Bu iki adam bu hafta bir de Şanghay Masters'ta oynayacaklar. Hoş olmadı onlar adına. Kadınlar finali hiç oynanamadı. Vera ve Caro da bugün oynayackalar yağmur olmazsa.

Rafael Nadal d. Gael Monfils 6-1/7-5

Tokyo'da ise yağmur yoktu (olsa da fark etmez kapanabiliyor kort). Rafael Nadal 100 puanla şampiyon oldu. Bu yılki yedinci turnuvasını (ikinci sert zemin) cebe indirdi böylece.

Nadal bir gün önce Troicki karşısında oynadığı zorlu yarı final maçının etkilerinin hala devam ettiğini söyledi. Bu şekilde bile galip gelebiliyor adam. İlk seti 25 dakikada 6-1 ile kazandıktan sonra ikinci setin en kritik yerinde, 11. oyununda servis kırabilecek mental gücü tekrar bulmuş kendinde. Sonrası kolay zaten. Oyuna giren ilk servislerinden yüzde 90 oranında puan çıakrtması ise inanılmaz bir istatistik.

Monfils ise bildiğiniz gibi. Bir orayaaa, bir burayaaa atlamalar.


(Foto: Getty/Reuters)

Read more...

10 Ekim 2010 Pazar

britanya'nın sömürgesiydim ondan oynuyorum

Pislikler, yılanlar, yılansı fareler, hamamböcekleri ve Gregor Samsalar arasında yapılan Commonwealth Oyunları'nda (İngiliz Uluslar Topluluğu Oyunları) teniste tek kadınlarda madalyalar sahiplerini buldu.

Şimdi bu Kamınvelt çok garip gerçekten. Lesotho'dan, Kiribati'den falan tenisçi olduğunu görüyorsunuz. İlk turda süpürülüyorlar zati. Hani ilk tur sonuçlarına bakın 6-0 ve 6-1 dışında neredeyse set skoru yok. Alın vallahi kendi gözlerinizle görün.

Hal böyle olunca tenisçiler arasında uçurum oluyor. Yarı finale kadar sadece tek üç setlik maç var. Ama yarı finallerle birlikte oynanan dört maç da üç setlik. Çekişme olmuş. Güzel olmuş.

Altın madalya Rus asıllı Avustralyalı Anastasia Rodionova'ya gitti. Finalde Sania Mirza'yı 6-3/2-6/7-6(3) ile geçmiş. Son seti tie-break'e giden maç gözümde heyecanlı maçtır arkadaş. Üçüncülük maında da iki Avustralyalı karşılaştı. Yahu zaten Commonwealth başladığından beri yüzmede ezdiler bütün ülkeleri. Teniste de dört yarı finalistten üçü, üç madalyadan ikisi onlara gitti. Sally Peers, Olivia Rogowska'yı üç sette geçerek bronzu astı boynuna. Sally'nin ismi yabancı gelmeyecektir. Amerika Açık'ta idolü Kim Clijsters ile oynayan minik yavrucak kendisi.

Read more...
yasal uyarı (disclaimer diyor yabancı insanlar)

bu blogdaki fotoğrafların yüzde 99.9'u http://sports.yahoo.com adresinden alınmaktadır.. tüm hakları reuters, ap ve getty images'e aittir.. sanırım.. bu blog tarafsız bir tenis blogu değildir.. sevdiğim tenis oyuncularını kayırırım.. ama sevmediklerime hakaret etmem.. siz de etmeyin, çok ayıp.. yorum yazarken öyle tek cümlelik "saldır federer, vur kır nadal" tarzı yorumlarınızı yayınlamayacağımı göz önünde bulundurun.. merak ettiklerinizi ya da içinde cidden yorum bulunan yorumlarınızı göndermekten çekinmeyin.. tenisi sevelim.. boş alanlara kort dikelim.. teşekkürler..

ben olsam firefox 3küsür ve en az 1152x864 çözünürlükte dolanırım buralarda..

GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP