11 Temmuz 2009 Cumartesi

cirstea'yı tanıyalım

biraz daha magazin yardıralım istedim..



- feyzbuk for şur!
- laz vegaz! ay lav it!
- en sevdiği kötü kelime "damn" imiş, evden saç düzleştiricisi olmadan da çıkmazmış.. ve hep görünmez olmak istemiş..

Read more...

balayı provaları

novak djokovic ve sevgilisi jelena ristic şu sıralar italya'da tatildeler.. djoker haas yenilgisinin izlerini silmeye çalışıyor..

i found my love in portofinoooo..

Read more...

wozniacki dubleye gidiyor

geçen sene swedish open'da kariyerinin ilk wta tour şampiyonluğunu kazanmıştı caroline.. bugün flavia pennetta ile yarı finalde karşı karşıya geldi.. ilk oyunda servis kırdırmasına rağmen 4 oyun üst üste aldı ve ilk seti 6-3 ile kazanan taraf oldu.. ikinci sette pennetta oyununu yükseltti ve setlerde dengeyi sağladı ancak son sette son şampiyon puanlarını korumak için var gücü ile çalıştı ve seti 6-2 alarak finale çıktı.. finaldeki rakibi sürpriz bir isim: maria jose martinez sanchez..

sanchez yarı finalde gisela dulko'yu çeyrek finalde ise vatandaşı carla suarez navarro'yu eleyerek izleyenleri şaşırtmıştı.. bakalım aynı sürprizi final maçında da gösterebilecek mi 26 yaşındaki ispanyol.. daha çok çiftlerdeki performansı ile dikkat çekiyor.. grand slamlerde çeyrek finalleri var.. 8 wta tour şampiyonluğu var çiftlerde.. teklerde ise sadece bu yılın şubat ayında bir şampiyonluğu bulunuyor..

bastad'da durum bu iken budapeştede daha bütün yarı finalistler belli bile değil.. agnes szavay ve alona bondarenko tablonun alt tarafından gelen yarı finalistler.. üst taraftan da edina gallovits geldi.. patty schynder - alisa kleybanova çeyrek final maçının galibi ile oynayacak rumen..

Read more...

10 Temmuz 2009 Cuma

dokic ve mononükleoz

bazı kişiler için iyi şans diye bir şey yok sanırım.. dış etkenler yüzünden sarsılan tenis kariyeri, düşüşler, yükselişler, daha da dibe vuruşlar ve tekrar su yüzüne çıkmaya çabalamalar.. 2009 yılı jelena dokic için iyi olacaktı.. sene başında her şey bunu gösteriyordu.. avustralya açık'ta çook uzun bir aradan sonra bir grand slam çeyrek finali oynadı dokic.. sonra babası tekrar her şeyi berbat etmeye çalıştı ancak o fransa açık'ta bütün azmini, bütün hırsını korta yansıttı fakat şanssız bir sakatlık yüzünden turnuvadan çekilmek zorunda kaldı.. wimbledon ilk turunda hasta hasta oynadı.. ve o hastalığın teşhisi kondu: mononükleoz (glandular fever)

http://www.earthtimes.org/articles/show/276946,dokic-diagnosed-with-glandular-fever.html


bu hastalık mario ancic gibi bir yeteneğin tenis kariyerini berbat etti.. federer'e çöküşü yaşattı.. şimdi de dokic.. uzun zaman dinlenmesi ve kortlardan uzak kalması gerekecek.. istanbul cup'a gelme ihtimali vardı, o da suya düştü böylece..

Read more...

davis cup 09'da çeyrek finaller

davis cup world group çeyrek final eşleşmelerinde birbiri ile oynayacak tenisçiler de belirlendi..

çek cumhuriyeti - arjantin
tomas berdych - juan monaco
ivo minar - juan martin del potro
lukas dlouhy/radek stepanek - juan martin del potro/leonrado mayer
tomas berdych - juan martin del potro
ivo minar - juan monaco

müsabakalar indoor sert zeminde oynanacak.. sert zemin dedik mi juan martin del potro iki maçı da kazanır gibime geliyor.. juan monaco da aradan bi galibiyet çıkartırsa arjantin yarı finale çıkar buradan..

hırvatistan - abd
ivo karlovic - james blake
marin cilic - mardy fish
ivo karlovic/lovro zovko - bob bryan/mike bryan
marin cilic - james blake
ivo karlovic - mardy fish

toprakta oynanacak maçlar.. burada çiftlerin amerika'nın alacağı kesin.. marin cilic - mardy fish maçı çok çekişmeli geçecek şimdiden söylemesi.. hırvatistan evinde oynadığı son 11 eşleşmenin 10'unu kazandı.. ama 2005'ten bu yana da yarı finale çıkamıyorlar.. amerika 3-2 diye bir his var içimde..

israil - rusya
harel levy - igor andreev
dudi sela - mikhail youzhny
jonathan erlich/andy ram - marat safin/igor kunitsyn
dudi sela - igor andreev
harel levy - mikhail youzhny

rusya'nın koçu marat safin'i teklerden çekti.. bence de doğru karardı bu.. rusya her türlü kazanır zaten burada ama riske etmeye gerek yoktu.. maçlar indoor sert zeminde..

ispanya - almanya
fernando verdasco - andreas beck
tommy robredo - philipp kohlshcreiber
fernando verdasco/feliciano lopez - nicolas kiefer/mishca zverev
tommy robredo - andreas beck
fernando verdasco - philipp kohlschreiber

müsabakalar toprak zeminde oynanacak.. ispanya 4-1 diyorum..

maçlar bugün başlıyor.. pazar günü sona eriyor..

Read more...

8 Temmuz 2009 Çarşamba

bastad - budapeşte - newport

bu haftada isveç bastad'ta ve macaristan budapeşte'de wta, amerika newport'ta ise atp tour turnuvaları var..

budapeşte'deki turnuvada 2 numaralı seribaşı ve burada geçen senenin şampiyonu alize cornet daha ikinci turda elendi.. bu kızda da var bir vurdumduymazlık.. shahar peer 6-2/6-0 ile çok rahat geçmiş gözüküyor fransızı.. rumen edina gallovits ve elemelerden gelen genç hırvat petra martic iyi bir performans gösteriyorlar.. budapeşte'de 2 sene önce final oynayan gisela dulko ve sorana cirstea bugün isveç'teki turnuvada ikinci turda karşı karşıya geldiler..

(nedense çok hoş bir foto olduğunu düşünüyorum)

ilk seti arjantinli ikinci seti ise rumen aldı.. üçüncü sette cirstea 5-3 öndeyken ve maç için servis karşılıyorken 3 oyun üstüste verdi.. sonra kendi servis oyununu aldı ve son seti tie-break'e götürdü.. çok ilginç bir tie-break oyunu yaşandı.. ilk servisi atan dulko puana tutundu.. sonra cirstea'nın iki servisini de kırarak bir anda 3-0 öne fırladı.. ardından cirstea dulko'nun servislerini kırdı.. ardından bir daha dulko cirstea'nın servislerini kırdı.. ve bir daha cirstea dulko'nun servislerini kırdı.. skor 5-4 olmuştu.. cirstea servislerinden sadece birine tutunmayı başarbilince 6-5 ile dulko maç için servis atacaktı.. başarılı bir oyunla puanı ve maçı kazanan taraf arjantinli oldu.. tıpkı 2007'de budapeşte finalinde olduğu gibi.. o zamanlar sorana cirstea elemelerden gelen 17 yaşında bir gençti.. dulko ise 7 numaralı seribaşıydı.. bugün cirstea 5 numaralı seribaşıydı ve dulko seribaşı değildi.. zaman her şeyi değiştiriyor ama bu sefer sonucu değiştirmeye gücü yetmedi..

bastad'ta geçen senenin şampiyonu ve bu sene 1 numaralı seribaşı caroline wozniacki 3.tura kadar zorlanmadan çıktı.. 3. turda wimbledon 2. turunda karşılaştığı ve 6-0/6-4 ile geçtiği maria kirilenko ile karşılaşacak.. bugün carla suarez navarro'nun da maçını izleme fırsatım oldu.. tek el backhandleri gördükçe justine geldi aklıma.. bu kız onun kadar olmasa da yine güzel vuruyor backhandi.. rakibi çok zayıftı bugün ama ileride isveç kendisinden çok şey bekliyor.. ellen allgurin daha 15 yaşında.. isveç tenis federasyonuna bak, çocuk işçi çalışıtıryolar resmen..

Read more...

facebook'a sıçradık

bu blogun yorum sayfalarında fikirlerimizi paylaşıyoruz, bazen çok güzel linkler, haberler geliyor.. ancak yorum sayfalarının etkili olmadığı görüşündeyim.. bu nedenle bir facebook grubu kurdum.. isteyen arkadaşlar üye olabilirler.. olursanız çok sevinirim yani.. sağ taraftaki linkler bölümüne de ekledim.. buraya da bir link koyayım.. tam olarak nereye koyayım burası iyidir heralde.. bırakıyorum: link..

Read more...

7 Temmuz 2009 Salı

montcourt'un ölümü

24 yaşındaki fransız mathieu montcourt paris'teki evinin merdiven boşluğunda ölü bulundu bugün.. bahis oynadığı gerekçesi geçmişte 5 hafta müsabakalardan men ve 12bin dolar para cezası alan montcourt'un cesedini kız arkadaşı bulmuş.. fransız tenis federasyonu'nun yaptığı açıklamaya göre ölüm nedeni henüz bilinmiyor ve otopsiden sonra netlik kazanacak..

bbc radyo ölüm nedenini akciğer embolisi olarak söylemiş..

Read more...

if



if
if you can keep your head when all about you
are losing theirs and blaming it on you;
if you can trust yourself when all men doubt you,
but make allowance for their doubting too;
if you can wait and not be tired by waiting,
or, being lied about, don't deal in lies,
or, being hated, don't give way to hating,
and yet don't look too good, nor talk too wise;
if you can dream - and not make dreams your master;
if you can think - and not make thoughts your aim;
if you can meet with triumph and disaster
and treat those two imposters just the same;
if you can bear to hear the truth you've spoken
twisted by knaves to make a trap for fools,
or watch the things you gave your life to broken,
and stoop and build 'em up with wornout tools;
if you can make one heap of all your winnings
and risk it on one turn of pitch-and-toss,
and lose, and start again at your beginnings
and never breath a word about your loss;
if you can force your heart and nerve and sinew
to serve your turn long after they are gone,
and so hold on when there is nothing in you
except the will which says to them: "hold on";
if you can talk with crowds and keep your virtue,
or walk with kings - nor lose the common touch;
if neither foes nor loving friends can hurt you;
if all men count with you, but none too much;
if you can fill the unforgiving minute
with sixty seconds' worth of distance run -
yours is the earth and everything that's in it,
and - which is more - you'll be a man my son!
rudyard kipling

ve bülent ecevit tarafından türkçesi:

eğer
çevrende herkes şaşırsa ve bunu da senden bilse,
sen aklı başında kalabilirsen eğer,
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem de kendine güvenebilirsen eğer,
bekleyebilirsen usanmadan,
yalanla karşılık vermezsen yalana,
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana,
düşlere kapılmadan düş kurabilir,
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer,
ne kazandım diye sevinir,
ne yıkıldım diye yerinir,
ikisine de vermeyebilrsen değer,
söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz,
kandırabilir diye saflar dert etmezsen,
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz,
koyulabilirsen işe yeniden,
döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın diline
baştan tutabilirsen yolunu,
yüregine, sinirine "dayan" diyecek,
direncinden başka şeyin kalmasa da,
herkesin bırakıp gittiği noktada
sen dayanabilirsen tek,
herkesle düşer kalkar erdemli kalabilirsen,
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
dost da düşman da incitmezse seni,
ne küçümser ne de büyültürsen çevreni,
bir saatin her dakikasına emeğini katarsan hakçasına,
böylece dünyalar önüne serilir,
üstelik oğlum adam oldun demektir.

Read more...

the grass was greener




Read more...

6 Temmuz 2009 Pazartesi

roddick hırvatistan karşısında yok

dün maçtan sonraki basın toplantısında henüz çim kortta oynamışken bir kaç gün sonra indoor toprak zeminde maç oynayacağını bu konu hakkında ne düşündüğünü sordular roddick'e.. o da bu konuyu konuşmak istemediğini, ne yapacağını bilmediğini söylemişti.. meğerse biliyormuş da saklıyormuş.. bugün davis cup müsabakasından kalça sakatlığı nedeni ile çekildiğini açıkladı.. zihinsel olarak toparlanması için kendisi adına iyi olmuş olabilir..

abd davis cup çeyrek finalinde hırvatistan ile karşılaşacak bu hafta..

Read more...

5 Temmuz 2009 Pazar

simply the best

[bu yazıda final maçının analizi yok, öyle bir şeyler arıyorsanız okumayın zaman kaybı]


sevgili günnüüük,

bugün çok koşturmacalı bir gün oldu.. anlatıyorum dinle bak:

bugün bahçeşehir'de bir tenis turnuvasında maçım vardı.. bugüne maç koyan organizatörlere saydırsam da saat 3 e aldım maçımı.. böylece final maçını ilk setinin ortalarından itibaren orada bir yerlerde izleyebileceğimi düşündüm.. gittiğimizde oradaki televizyonun bozuk olduğunu öğrendim ve yıkıldım diyebilirim.. maçım bitti.. arkadaşım nilay'ın maçının bitmesini bekledim.. (nilay: "hehehe yazarsın artık bugün beni yazıdaaa" diyen, benden bile daha beter, ileri derecede tenis manyağı ve kendisindeki forehand tekniğinin bende olması için ayak serçe parmaklarımdan birini feda etmeye hazır olduğum bir insan.. bu yazıda daha çok geçecek ismi)

biz koskoca bahçeşehir'de maçı izleyecek bir yer olmamasına şaşırıp tenis hocamızın saat 4 sularında başlayan maçını izlemeye koyulduk büyük bir mutsuzluk ile.. ardından aklıma esti ve kuzenimi arayıp maçın kaç kaç olduğunu sormak için telefonu aldım..

"şu an ikinci seeet ve 4-3 federer önde, servis kırılmamış" dedi.. "e peki ilk seti kim aldı?".. "roddick almış".. "eeealllaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaahhhhhh" diye bir çığlık patlattım içimden.. "bu maç 5 sete gidiyor ve ben burada 1 dakika daha durmuyorum!" nilay'a skoru söylediğimde ağlamaklı oldu.. federer'i sever çok.. "ben avcılar'a gidiyorum orda bi cafe var kesin izleriz" dedim.. "tamam!"..

beraber yola koyulduk.. yolda bir daha aradım kuzenimi.. "ikinci set, tie-break, 5-1 roddick önde".. "bir rüyada olmalıyım".. nilay somurtuyor, aşırı sevinemiyorum da.. 3 dakika geçmedi telefon çaldı.. "ehehe aloooo ehehe hı? hehhühhühühühü.." evet anlaşılacağı üzere federer'in ikinci seti aldığı haberi tarafımdan bu şekilde karşılanırken nilay'ın koluma bıraktığı sevinç izleri ile başbaşa kalmıştım..

avcılar'ın en başından tee evlendirme dairesinin oraya kadar yürümek zorundaydık.. ama ikimizin de üzerindekiler bunun çok eğlenceli olacağını söylüyordu.. ben sırtımda bir çanta ve elimde raket, tenis kıyafetim ile nilaysa devasa bir tenis çantası ve yine şortla insanların garip bakışlarına aldırmadan yokuş aşağıya koşar adımlarla ilerliyorduk.. sanki gelecekten gelen garip kıyafetli insanlar gibi hissettik o an kendimizi.. bir yandan koşuyor bir yandan da ister istemez gülüyorduk.. o heyecanla bahçeşehir'de insan kıyafetlerimizi giymemiştik bile.. bu arada, hiç mi bacak görmediniz lan?

neyse avcılar'a dediğim kafeye ulaştık.. dspor'da galatasaray'ın hazırlık maçı var.. garsonlardan birine durumu izah ettim..
"tamam eğer istek üzerine açılmamışsa tenis maçını çeviririz, siz geçin oturun.."
"olmaz boşuna oturmayalım zira maçı izleyemeyeceksek gideceğiz" dedim.. izleyemedik.. galatasaray'ın hazırlık maçı bazı bünyeler için tarihi bir tenis maçından daha önemli çıktı.. napsak napsak diye düşünürken iki katlı iskender yapan bir mekanda tv gördük.. "ooh açtık da zaten" diyerek mekana daldık.. televizyonda kırkpınar yağlı güreşleri.. durumu izah ettik.. "tamam açalım abi.." açtılar.. cnntürk yayını şifreliydi.. uydunuza da size de diyerek çıktık mekandan.. karşıda bir börekçi..
"pardon uydu mu o?"
"evet.."
"olduu kolay gelsin"
yanında bir dondurmacı..
"uydu?"
"evet"
"oki!"

sonra nilay dahiyane bir fikirle "internet kafe!" dedi.. hemen koşturarak çok gelişmiş bi internet cafe'ye oturduk.. içeride ps3 oynamak için ayrı bir oda.. neyse geçtik bi pc'ye.. açtım hemen atdhe.net'i.. stream arada takılıyor ama fena değil gibi.. federer üçüncü seti aldı.. dördüncü set başlıyor.. 2-3 oyun sonra streamdeki takılmalar çok batar oldu ve bu sefer benim aklıma dahiyane bi fikir geldi.. ps3 için tv varsa yayın için de vardır.. hemen gittim kasaya, durumu izah ettim..

buraya kadar "lan hala maçla ilgili hiçbişi anlatmadın lan gudik" diyenlere teessüflerimi sunuyorum.. blog burası, çöplüğüm benim.. yapmayın böyle.. top benim..

kasadaki arkadaş "vallahi var ama sabah bozuldu d smart" dedi.. "d smartmış hem de uydu değilmiş" diyerek üzülerek yerime dönecektim ki kel kafalı renkli gözlü bi abi geldi içeriden:
"nesi bozuk"
"bilmiyorum sabahtan beri açılmıyor"
ben bu sırada "neyse ben pc başına geri dönüyorum olursa bana haber verir misiniz" dedim..
"tamam" dedi..

2-3 dakika daha dakikada 6-7 karelik bir stream ile izledikten sonra maçı, ayak sesleri duydum.. "açıldı" dedi bir ses.. biz koşturarak tv karşısına oturduğumuzda andy roddick 4. sette 4-1 önde idi..

tv karşısında ortamdaki insanların bakışlarına aldırmadan "come on" ve "haydi"leri havada uçuşturuyorduk.. andy roddick'in passing shot'ına gelen "yürüü beee"m, federer'in ace'ine gelen nilay'ın "kamoooooooon"uyla çarpışıyor ve kafedekiler eğlenceli dakikalar yaşıyorlardı.. zaten 2-3 kişi vardı..

5. sette kalp krizine doğru giden nilay'ı federer maçı alarak kurtardı da hem biz hem de kafedekiler rahat bir nefes aldık.. nilay son puanla birlikte tv nin karşısında geçip federer'e sarılabileceğini bile düşündü bi an için.. kafe sahibinden "ben hiç bu kadar tenis hayranı birini görmemiştim, bahis mi oynadı?" diyerek nilay'ı sorarken, ben "deli o deli" işareti yaptım..

tarihi bir maçı böyle güzel bir anıyla, çok garip bir mekanda izlemiş oldum böylece.. geçen seneki wimbledon finalini de eurosport türkiye ofisinde izlemiştim.. demek ki evde izlemezsem değişik şeyler oluyor.. seneye yerinde izlemeyi düşünüyoruz emre yazıcıol ile bakalım.. ben para biriktirebilirsem güzel olacak..

federer'in yine insan üstü vuruşları vardı maçın izlediğim bölümlerinde.. ama andy roddick tamamen mutasyona uğramış.. başkalaşım da olabilir.. stefanki bambaşka bir andy yarattı tebrik etmek lazım onu.. roddick'i bir de us open'da görelim bakalım..

böyle karşılaştırmalar saçma gibi görünür.. tüm zamanların en iyisi roger federer'dir dediklerinde geçen sene buna karşı çıkardım.. çünkü hem tüm kortlarda kazanamamış hem de en çok grand slam şampiyonluğunu henüz eline geçirmemişti.. ama artık kendisi tüm zamanların en iyisidir diyebilirim.. ama yine söylüyorum bu, onu sevmek zorunda bırakmaz beni..

bu da böyle bir yazı işte.. maçın analizini yapabilecek kadar kendimde değildim, yarısını da kaçırdım.. ama tarihi ve destansı olduğu kesin.. zaten diğer bir sürü blogda, haber siteisnde maçla ilgili analiz manaliz okursunuz..

Read more...
yasal uyarı (disclaimer diyor yabancı insanlar)

bu blogdaki fotoğrafların yüzde 99.9'u http://sports.yahoo.com adresinden alınmaktadır.. tüm hakları reuters, ap ve getty images'e aittir.. sanırım.. bu blog tarafsız bir tenis blogu değildir.. sevdiğim tenis oyuncularını kayırırım.. ama sevmediklerime hakaret etmem.. siz de etmeyin, çok ayıp.. yorum yazarken öyle tek cümlelik "saldır federer, vur kır nadal" tarzı yorumlarınızı yayınlamayacağımı göz önünde bulundurun.. merak ettiklerinizi ya da içinde cidden yorum bulunan yorumlarınızı göndermekten çekinmeyin.. tenisi sevelim.. boş alanlara kort dikelim.. teşekkürler..

ben olsam firefox 3küsür ve en az 1152x864 çözünürlükte dolanırım buralarda..

GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP