11 Eylül 2010 Cumartesi

amerika açık 2010: kadınlar yarı finalleri

2010 Amerika Açık tek kadnılar finalini Vera Zvonareva ile Kim Clijsters oynayacak.

Vera'dan başlamak istiyorum. Başardığı şey inanılmaz. Fiziksel zayıdlığın giderilmesi mental zayıflığın giderilmesinden daha kolaydır malumunuz. Vera hakkında yazdığım her postta onun kafasının içinin ne kadar sorunlu olduğundan bahsediyorum hep. "Eeeeh yeter be" diyorsunuzdur. Bilmeyenler de duysun, öğrensin diye yazıyorum. Geçen yıl burada ralli sırasında sinirlenip dizlerini dövdüğünü, 3 yaşındaki çocuk gibi korta oturup ağlayarak sargılarını çözdüğünü, Doha'daki sezon sonnu turnuvasındaki gözyaşlarını, İstanbul'daki ilk tur elenişinin ardından sinirli hallerini görmeyenlere de anlatmak lazım.

Şimdi aynı kadın zihinsel olarak çok daha kuvvetli. Her nasıl başardıysa, kim yardım ettiyse bravo. Çünkü potansiyeline ulaşması için o engeli aşması gerekiyordu. Daha önce sakatlıklar yüzünden sıralamada çok gerilere düşmüştü. Şurada 4 yıldır toparlanmaya çalışıyor ve gayet iyi bir iş çıkardı. Kaybederse ilk dörde girecek yanılmıyorsam turnuva sonrası. Kazanır ise iki numarada olacak.

Yarı final maçını izleyemedim. Wozniacki'ye sitemlerim var. İki sevdiğim tenisçiyi yendi arka arkaya. Sharapova maçında harika oynamıştı, bu maçta kontak kapatmış. Dünya 1 numarasına çıkma şansını da çöpe attı böylece. Geçen senenin rövanşını alma şansını da.

Clijsters ile Venus arasındaki maç oyunlar ilerledikçe keyif vermeye başladı. İlk sette yedinci oyunda servis kırdı Venus ve buradan seti vermedi. İkinci sette Clijsters daha bir Clijsters'dı. 5-2 öne geçtikten sonra o seviyeyi kaybeden Belçikalı setin tie-break'e gitmesine mani olamasa da tek taraflı bir tie-break oyunu gördük. Son şampiyon 7-2 kazandı bu oyunu.

Son sette yine bocalayarak başladı Kim. Zor kazandığı ilk servis oyunundan hemen sonra ise servis kırdı. Bir anda hissetmeye başladı diyorduk ki 4-2'den 4-4 oldu yine. Hem de çok basit hatalarla. İki çift hata ve file önü hatası ile servisini kırdırdı Belçikalı. Bir sonraki oyunda ise iki müthiş passing-shot ve bir lob ile servis kırdı tekrar ve bu oyun maçı kazanmasına yol açtı.

Venus Williams'ın kardeşi ile birlikte çiftlerde ne varsa silip süpürdüğünü biliyoruz. BU kadar iyi bir çiftler oyuncusunu file önünden korkar yapmak, her ileri çıktığında cezayı kesmek Kim'e yakışırdı zaten. Fileden puan çıkarma oranı yüzde 62'de kaldı Venus'un. Tabii burada Amerikalı'nın zorlanmasının asıl nedeni Wimbledon'dan bu yana hiç maç yapmamış olması. Buraya gelene kadar çıtır çerez isimleri yendi bu turnuvada. Ancak ilk mücadeleci rakipte mağlup oldu. Yine de başa baş mücadelesi mevcut.

Yarın Clijsters favori. Üst üste 21. kez galip gelmek üzere Belçikalı. Final saat 02.00'de.

Read more...

9 Eylül 2010 Perşembe

video: gel de sev



Bu adamı sevmek istiyorum ama nasıl seveyim. Yapmaması gereken ne varsa yapıyor. Söderling, Federer'e yenildikten sonra sandalye hakemini ilkokul seviyesinde kandırıyor. Bravo Söderling. Pascal Maria cevab veremedi.

Read more...

foto: fashion's night out

Caro alnını biraz da olsa kapatınca bambaşka olmuş, çok güzel olmuş, Sylvia olmuş...

Fark ettiyseniz topuklu ayakkabı. Amileyat oldun ayağından. Daha da bir şey demiyorum.

(Foto: Getty/Reuters)

Read more...

amerika açık 2010: rüzgarla dans

Bugün kadınlarda ikinci yarı final eşleşmesi de belli oldu. Gündüz seansında daha dikkat çekmeyen maç vardı. 31 numaralı sürpriz çeyrek finalist Kaia Kanepi ile Wimbledon finalisti Vera Zvonareva arasındaki maçtan galip ayrılan, iki sette Vera oldu.

Bugün dört tane kazanan vardı teklerde belki ama asıl kazanan rüzgardı. Arthur Ashe Stadyumu'nun konuşlandığı yer artık boğazda mıdır, nedir bilmiyorum ama dünyanın en rüzgarlı yeri olmalı. Yine uçuşan havlular, kağıtlar, şişeler vardı. Yine ralliler yarıda kesildi, baştan başlatıldı. Yine servisler kendini şaştı.

Kanepi kendi etti kendi buldu denilebilir 60 basit hata görünce ama bunların çok büyük bir yüzdesinde rüzgarın etkisi var. İki kez ıskaladı üzerine gelen topu Estonyalı zira rüzgar yüzünden top olması gerekenden daha çabuk alçaldı birkaç pozisyonda. Kanepi zaten kendisi ben maça yavaş başlayan, kolay ısınamayan biriyim demişti ki bunu bir tur önce kazandığı maçın ilk setini 6-0 ile kaybetmesinden rahatça görebiliriz.

Vera'nın rakibi ise daha daha daha daha rüzgarlı bir maçı kazanan Caroline Wozniacki oldu. 1 numaralı seribaşı, Şarapova'dan sonra sevdiğim, hoşlaştığım, seviyeli bir ilişkimizin olduğu Slovak Dominika'yı iki sette geçti. Rüzgar yüzünden Avatar the Last Airbender dışında kimsenin servis oyununa tutunacağını düşünmesem de ilk 3 oyundan sonra servisine ilk tutunan Danimarkalı oldu. İlk seti rahat kazandı. İkinci set daha çekişmeliydi ama rüzgarla daha iyi başa çıkan Wozniacki'ydi. Geçen seneki başarısından 1 maç uzaklıkta Caro.

Bu arada bok gibi parası olan Donald Trump da her zamanki suitindne izlemek yerine Wozniacki'nin menajerini arayıp boxtan izlemek istediğni söylemiş. "Aman efenim, canım efenim, buyrun gelin" demişler. Parası var ya. Ben desem iplemezler. Ben Trump'ın hayatı boyunca seyrettiği maçlardan daha fazla izlemişimdir tenis. Bütün sülalesini topla yine daha fazla izlemişimdir. Ben istesem almazlar. Bu bana niye koydu durup dururken hiçbir fikrim yok. Saat, uykusuzluk falan... Ondandır kesin.

Erkeklerde yine bir Federer-Djokovic yarı finali doğdu. Bu turnuva hep aynı şeye gebe. Peki üst üste 4 yıl iki oyuncunun ana tablonun aynı tarafa düşme olasılığı nedir? Düşüktür. Yüzde 7 civarı. Peki üst üste 3 yıl iki oyuncunun ana tablonun aynı tarafına düşme olasılığı nedir? Düşüktür. Yüzde 13 civarı. Şike var şike. Ama bu sefer Djoker yener. Aha da yazdım buraya. Bu maça çok iyi hazırlandık.

Günün ilk maçında Djokovic, Monfils'i o kadar rahat geçti ki ben buna alışık olmadığım için yadırgadım. Her zamanki gibi rüyadayım sandım ve hemen koştum Gulbis ana tabloda devam ediyor mu diye baktım. Etmiyordu. Totemim işe yaramıştı yine. Tie-break'e giden geriye düştüğü ilk set dışında kendini sıkmadan kazandı Sırp oğlan.

Federer ise Söderling'i üç sette geçti. Söderling berbattı. Tek kelimeyle berbat. Soğukkanlı falan diyoruz adama ama içten içe panik olduğu yaptığı şut tercihlerden anlaşılıyordu. İsviçreli ise rüzgara rağmen müthiş bir servis istatistiği ile oynadı. 18 ace. İkisini de sevmem zaten benim için önemli değil kazanan ya da kaybeden.

Sadece tek itirazım var. Maçın ikinci oyununda Söderling'in servis kırdığı puanda challenge yaptı Federer ve kazandı. Topu içerdeydi. Burada hakemin puanı tekrarlatması gerekirken puanı Federer'e  verdi. Hobaaaaa... Pascal zaten çok hata yapan bir sandalye hakemi. Belki o oyunda servis kırsa Söderling her şey daha farklı olurdu. Ama bilinemez tabi. Hem cidden ilgilenmiyorum.

Yarın tablonun üst kısmındaki çeyrek final maçları oynanacak. Kadınlarda maç yok.

Read more...

foto: iki loser'ı bulun


Kızları da unutmadık (LoveGameTennis asla seksist bir blog olmamıştır zaten di mi):


Daha fazla foto için:
http://www.vanityfair.com/culture/features/2010/09/us-open-portfolio-201009#slide=1

Read more...

8 Eylül 2010 Çarşamba

video: maç puanı dediğin böyle olmalı



Q. Could you kind of describe match point? That's a shot that is going to go down for a long time.
FERNANDO VERDASCO: Is tough to explain. You are just -- you are with your sixth sense in the ball, in the point, knowing how important is, and, you know, just trying to run, fight, all the balls.

So when I did the backhand along the line passing shot, you know, I was like even surprised that he took the volley. Of course, my reaction was just keeping the point and start running forward.. Because normally with these volleys it's a dropshot, no, you gonna make another long volley. So I start running, and I just saw that space. (Smiling.) You know, is tough. Is tough to explain, because is like really short period of time and you are just running and trying to get the ball. When you see there a little bit of space, you just try to put the ball in. It was like unbelievable.

Q. But was the space you were looking at actually between the net and the chair?
FERNANDO VERDASCO: I was just first trying to get the ball; after that, yeah, it was only space. He was in the middle of the court, so I didn't see a space to play crosscourt. I saw a little bit of space just on the top of the net, just in between, like you said, the chair and the net, and I just tried to put the ball inside, inside out -- no, outside in, and it's good. (Laughing.) So happy when I saw that the ball was going in.

Read more...

ne dedin sen: fil hafizalı nadal

Türkçesi yorum kısmında Spooky Arda tarafından el değmeden çevrildi.


Q.  How much of an advantage do you think you had just because Feliciano had never played on that court, had never played that late?
RAFAEL NADAL:  No, he played in that court.


Q.  Oh, I thought he said he had not.
RAFAEL NADAL:  I remember very good match against Roger in this court few years ago. He won the first set.

Q.  What's the scariest thing about Verdasco to you?
RAFAEL NADAL:  Everything...

-----

Q.  I couldn't hear what you said on court about your victory salute. Do you give it a name? What is it?
MIKHAIL YOUZHNY:  What kind of name you are waiting?  (Smiling.) Just salute for thanks for crowd, you know.  Everybody -- a lot of guys are kiss their hands and say thanks, put racquet up and say thanks.  I do like this one.


Q.  Do you practice it?
MIKHAIL YOUZHNY:  After I winning matches.

-----

Q.  Obviously Roger has far more slams than Rafa, but right now, here now, who do you think is a better player?
SAM QUERREY:  I mean, that's tough to not say Rafa, because he won French and Wimbledon.  But I think on the hard court I would say Federer.

-----


Q.  Did you and David Ferrer talk in the locker room after the match at all?
FERNANDO VERDASCO:  Well, we just saw each other for a few seconds, and we just, you know, normal. He told me, well done. I told him, like, I'm really sorry. Then I told him, like, you know, that we need to keep fighting to be both in the Masters Cup. We have a great relationship. Of course when you lose a match like this today for him -- if I lost this match, for sure I was so upset and pissed on the -- it's true -- on the locker room. But at the end, you know, we are good friends, and I want him the best, no? I want him to be in the Masters Cup. And of course I hope that he will do it.

-----

Q.  What are the tactics involved when you play Kim?
VENUS WILLIAMS:  Win the point. (Laughter.) You know, basically just go out there and, as I always do, try to execute my game and win the point, win the set.

-----


Q.  Are you going to ask Fila to get you seven different dresses like Venus?
KIM CLIJSTERS:  No. I'm too superstitious probably to do that.

Read more...

gün sonu: amerika açık 2010 - gün 9

Youzhny nötr olduğum tenisçilerden. 2007-2008'de iyi oynuyordu biraz sempatim vardı ancak o asker selamı işleri bozuyor. Aslında çok dalgalı bir seyir izliyor Rus raketin performansı. 2000'lerin başından bu yana. İlk Grand Slam ana tablosunda üçüncü tur görmüş bir isim. Ve 4 sene önce burada bir yarı finali var. O sene üst üste üç İspanyol'u yenmişti. Sırasıyla Ferrer, Robredo ve Nadal.

Youzhny 2008'de başlayan ve 2009'da devam eden düşüşünün ardından bu sene iyi toparlandı. Yılın ilk yarısındaki sert zemin turnuvalarında oldukça iyiydi, ardından bir toprak kazandı ve RG'da çeyrek final gördü. Fakat ondan sonra göze batan bir başarısı olmaması onu Amerika Açık öncesi muhtemel bir çeyrek finalist yapmıyordu. Fakat işte dengesiz bir performans grafiği var dedim ya, Isner gibi zor bir adamı yendi. Ardından dört yıl önce yendiği İspanyollardan Robredo'yu geçti ve işte son sekizde.

Rakibinin Sam Querrey olmasını bekliyordum. Ancak o da Stan Wawrinka'ya yenildi. Beş sete gitmesi güzel, milli maçla çakışması kötü oldu. İzleyemedim ancak bir gün önceki üç setlik erkekler müsabakalarından sonra biraz beş setlik maç iyi gelmiştir bünyelere.

İsviçreli raket oynadığı altıncı Grand Slam dördüncü tur maçından en sonunda galibiyetle ayrılarak çeyrek final gördü. Amerikalı galmadı. Yoh, bitti! Şimdi birkaç kelime de Amerikalı meslektaşlarım için söyleyeceğim.

Geçen yıl Oudin güzel bir seriyle Wimbledon ve Amerika Açık'ta harika sonuçlar aldı, hemen yüklendiniz. Kız kaldıramadı. Bu sene Rezai'yi yenen Capra için yapmaya çalıştınız, neyse ki kız bir sonraki turda elenip size bu fırsatı vermedi. Bir de "Yeni Oudin" dediniz kıza.

Erkeklerde Roddick ikinci turda elenince aldı yine bir panik Amerikan medyasında. Ellerinde dünyanın en uzun maçını oynamış, en uzun tenisçisi varken ona sarılalım dediler. Yanında da Sam Querrey var tabii. Sanki bu çocuk 3-4 yıldır ismini duyurmuyormuş gibi, sanki yeni çıkmış gibi bir "Amerika'nın geleceği" masalları. Oğlum adam iki yıldır "Ben buradayım" diyor. Siz neredesiniz asıl? Querrey ve Isner, ikisi de bana göre Grand Slam kazanbilecek kapasitede değiller. Ama ABD'ye kahraman lazım, öykü lazım. Tutunacakları dallar onlar vardı ve ısıtıp sunmaya çalıştılar.

Isner üçüncü turda Youzhny'ye, Querrey dördüncü turda Wawrinka'ya yenildi. Youzhny de, Wawrinka da "top" tenisçiler değil. En azından şu an için kesinlikle değiller. Zaten Rus raket kariyerinin sonlarında, İsviçreli ise vatandaşından bir şeyler kapmaya çalışmakla meşgul. Bu ikisine kendi evinde yenilmemelisin. Zira deneyimsiz değilsin.

Neyse efenim. Gece seansının maçları müthişti. Kadınlarda Sam Stosur ile Kim Clijsters karşılaştı. Belçikalı'nın Amerika Açık galibiyet serisini 19 maça çıkartmasıyla sonuçlandı. Yakın geçen ve karşılıklı alınan ilk iki setten sonra üçüncü set iki taraf da servislerine tutunamamasıyla başladı. Altı kere birbirinin servisini kıran raketler 3-3 beraberliği yakaladıktan sonra Clijsters servisine tutunan taraf oldu. Bundan sonra yine Avustralyalı'nın servisini kıran son şampiyon kendi servis oyununu da kazanıp adını yarı finale yazdırdı.

Bundan önceki maçta RG şampiyonu Schiavone ve Venus arasındaki maçta bağırışlar sinir bozucuydu gerçekten. İtalyan'ın hapşırık ile karışık garip bir bağırışı var. Venus desen zaten yıllardır aynı şekilde. Kazanan iki sette Amerikalı oldu ve 3 sene sonra yarı final gördü burada.

Erkeklerde gece seansındaki Ferrer-Verdasco maçını anlat anlat bitmez. Ne zaman ki "Verdasco, are you player!" dedim adam iki set geriden gelip müsabakayı çevirdi. Maçın son puanı ise tam da ona yaraşır şekildeydi. Saat 6 sularında bitti bu beş setlik mücadele ve ben Nadal'ı izleyemedim. Üç sette kazanmış o da Lopez karşısında.

Çeyrek finalde Nadal ile Verdasco oynayacak. Şimdi Nadal düşünsün!

Read more...

7 Eylül 2010 Salı

ne dedin sen: kısa olmak?

Q. What is your opinion for the lack of teenagers in the top 100 making a big impact? What is your opinion for the lack of young players, teenagers, making an impact on the men's tour?
GAËL MONFILS: (Through translation.) Ah, that's a good question. I mean, you just tell me. I wouldn't know, but they will arrive. I mean, I not really follow like juniors, so it's tough. But I think Nishikori is still young, I think, no?


Q. He's not a teenager.
GAËL MONFILS: No? Ah. So I don't know. Maybe my brother. (Laughter.) My brother is on the way, 17. Two years.

------

Q. You didn't always seem to see eye-to-eye with the umpire. What was that about?
ROBIN SODERLING: Well, she refused me to make a challenge. It never happened to me, ever in my career. So I was a little bit confused. That's it.

-----


Q. Your next opponent is either 5'2" or 5'3", depending on who you believe will win. How old were you when you were 5'2"?
CAROLINE WOZNIACKI: Wow, that's a tough question. I don't know. You know, I think I wasn't that big, you know. I think I started growing when I was maybe 16. Then I really started growing a lot. I don't know. You know, everyone is different. Everyone has their strengths, their weaknesses. You know, someone is short, someone is tall. I think it really doesn't matter when you're on court.

-----

Q. Could you talk a little bit more just about being short? Is it a pain? Is it a drag? Do you sometimes see it as an advantage? Do you get some joy from it? Just talk about that.
DOMINIKA CIBULKOVA: Being what?

Q. Being short.
DOMINIKA CIBULKOVA: Being short? Ah, being short. (Smiling.) You know, I don't take this like disadvantage, because, you know, okay, I'm short, but, you know, I'm really quick. I can be fast on the court, and I have no problem with the low balls. I still can play fast and step into the court, so I really like the way I'm short. Maybe I could be little more centimeters taller for my serve, but it's still nothing like, you know, I really struggle with. So I'm happy the way I am.

-----


Q. Do you remember, have you won a match before when you lost the first set 6-0?
KAIA KANEPI: Well, actually I was looking at Sharapova, won 6-Love, 6-Love. I told my fitness coach, I remember last time I lost 6-Love, 6-Love was I think when I was 13. A match 6-Love, I thought, wow, I need to take a game.

-----

Q. Do you think Cibulkova is a very, very good player? What do you think of her?
SVETLANA KUZNETSOVA: I think she plays good, but my level is higher, and I have to win these matches.

Q. Her game was difficult for you?
SVETLANA KUZNETSOVA: I played against myself, not against her

Read more...

6 Eylül 2010 Pazartesi

maç programı: amerika açık 2010 - gün 8

Read more...

gün sonu: amerika açık 2010 - gün 7

Bugünkü yazıyı İspanyolların uçuşundan mı yoksa Murray'nin elenişinden mi görsem bilemedim. Ben İspanyollardan başlıyorum. Öyle bir ulus düşünün ki her türlü sporda en başarılı isimleri, takımları çıkartıyor. Futbolda Avrupa ve Dünya şampiyonu oluyor, liginde oynayan takımlar Şampiyonlar Ligi şampiyonu, Kıtalararası Kupa'nın şampiyonu oluyor. Basketbolda Avrupa'nın en iyi liglerinden birine sahip olup, milli takımlar düzeyinde şampiyonluklar kazanıyor ve en kötü haliyle bile tur atlayabiliyor. Bizde ancak karne hediyesi olarak kalan bisikletin sporunda şampiyon çıkartıyor, yetmiyor F1'de ne kadar tiksinsem de dünya şampiyonu bir pilot çıkartıyor. Teniste ekol ne nedir öğretiyor. Nadal başta olmak üzere zamanında ilk 20'ye 6 tenisçi sokabiliyor. Ve daha benim bilmediğim bir sürü şey...

Bugün erkekler ana tablosunda dördüncü tura çıkanlara yukarıdan aşağıya baktığınızda gözlerinizi sarı ve kırmızı renkler boyuyor. Ve Tanrı aşkına bu bir toprak kort slam'i bile değil.

Rafael Nadal, Feliciano Lopez, David Ferrer, Fernando Verdasco, Tommy Robredo bugün; Albert Montanes de dün dördüncü tura yükseldi. Yani son 16'da altı adet İspanyol var. Üç isim elendi üçüncü turda. Daniel Gimeno-Traver, Juan Carlos Ferrero ve Nicolas Almagro.

Şimdi ilk saydığım dört isim birbiri ile oynuyor. Aralarından biri yarı finale çıkacak. Ki bu yüzde 90 Nadal olacak. Rafa Nadal bugün çiçeği burnunda baba Gilles Simon'u üç sette geçti ve Fransız'ı 4 günlük oğlu Timothee'yi görmek üzere evine uğurladı. Rafa henüz set kaybetmedi ve üç tie-break oynadı. Çeyrek final için mücadele edeceği Feli Lopez ise birkaç aylık baba. Yoksa kız arkadaşı mı hamileydi. Doğurmuş muydu bilmiyorum. Hazır döllenmiş, bölünmüş bir embriyo var işte kaç aylık bilemiyorum. Lopez bugün Stakhovsky ile oynadı. Bir set öndeyken Ukraynalı'nın sağ ayak baş parmağı sorun çıkartınca maça devam edemedi ve Lopez galip gelmiş sayıldı.

Fernando Verdasco kendisine güvenimi boş çıkartmadı şimdilik. Geçen sene John Isner gibi çok önemli bir ismi yenip Nole'de takılmıştı. Bu yıl da üçüncü turda, bu yazın flaş isimlerinden David Nalbandian'ı alt etti dört sette. Cidden öyle gözükmüyor ama çok önemli bir galibiyet bu. Dördüncü turdaki rakibi Ferrer ise vatandaşı Gimeno-Traver'e set vermedi.

Tablonun üst tarafından son 16'ya giren son İspanyol ise Tommy Robredo. Turnuva başından beri servis volesiyle, file önü oyunuyla güzel bir tenis izleten Fransız Michael Llodra karşısında ilk seti kaybettikten sonra iki seti hanesine yazdırdı ve son sette de 2-1 öndeyken, Llodra'nın sakatlık nedneiyle maçı bırakmasının ardından turladı Tommy.

Robredo'nun rakibi Youzhny oldu. Elediği isim ise John Isner. Çeyrek final görür dediğim adam hiç gününde değildi. İlk sette ilk oyunda servis kırdırdı. Çeviremedi. İkinci setin ilk oyununda da servis kırdırdı ancak seti tie-break'e taşıdı ve kazandı. Üçüncü seti tie-break ile kaybettikten sonra, son sette dizleri onu taşıyamadı. Normalde Isner'in Querrey'den daha ileriye gitmesi lazımdı. Tenis enteresan.

Günün üzülen İspanyollarından Almagro da boş bir adam değil, Sam Querrey'e yenildi. Roddick'ten artık umudu iyiden iyiye kesen Amerikalıların, Isner ile birlikte birkaç yıl içinde Grand Slam bekledikleri bir isim. Bence kazanamayacak ikisi de orası ayrı. Querrey set vermedi rakibine. Ve dördüncü turdaki rakibi...

...Stanislas Wawrinka. İsviçreli raket 4 numaralı seribaşı Bladi Möri'yi dört sette harcadı. Evet kaba bir dil ama bozuk para gibi harcadı. Son iki setini izleyebildim müsabakanın ama o bile yetti. Müthiş isabetli ve sert forehandler. Harika bir atletisizm. Muazzam file önü oyunu. Murray'nin verecek cevabı yoktu dün akşam. Belki sakatlık etkisi. Belki değil. Ama dün İsviçreli baştan sona hak ediyordu maçı.

Bu yıl kazanacak diyorduk. Yine yanılttı bizi Britanyalı. Belki de daha iyi oldu. Çünkü Nadal'ı yener Federer'e karşı tıkanır kalırdı yine. Şimdi Nadal'ın yenilmemesini beklemekten başka çaremiz yok. Uslu birer çocuk olursak belki Amerika'daki ilk Nadal-Federer finalini görebiliriz.

Kadınlarda benim için üzücü bir gündü açık konuşmak gerekirse. Tablonun alt tarafındaki çeyrek finalistler belli oldu. Öncelikle Eurosport Fransa'nın yayın politikasının ağzını yüzünü kırmak istiyorum. Eurosport 1'de bisiklet veriyorsunuz anladım. E ESP2'deki yayın saat 18.00'de başlıyor. Neden Louis Armstrong'daki Sikiyavone-Pavluçenkova karşılaşması? Neden Kim-Ana değil? Ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Ben internet bağlantısı olmayan bir yerde olsam o maçı izleyemeyecektim, günlerce beklediğim maçı. Rahatsızlar!

Ivanovic maça çok iyi başladı. Ama Clijsters turnuvadaki en iyi oyunuyla karşılık verdi Ana'ya. İlk seti 6-2 kaybedince, Sırp raket mental olarak çok düştü. 4-0'dan sonra toparlayamayacağı belliydi. Clijsters çok iyi bir insan olduğundan Ana'nın bir kez servisini kırmasına izin verdi. Ana'nın şanssızlığı Clijsters'ın en iyi oyununa toslamış olması. Yani bu sefer benim suçum yok. Nazar değdirmedim. Bileğinin hakkıyla kaybetti. Clijsters'ı yenmek kolay değil.

Aynı sıralarda oynanan diğer maç benim sinirlerimi daha da attırdı. Roland Garros'tan sonra yatışa geçen Schiavone, güvendiğim Pavluçenkova karşısında kedinin fareyle oynadığı gibi oynadı. Ayıptır. Benim koca turnuva boyunca en büyük ters köşeye yatışım. Schiavone hiçbir şey yapamaz demiştim turnuva öncesi. Kadın çeyrek final gördü. Ama yani İstanbul'da da yakından izledim. Cidden çok ama çok kötüydü. Amerika Serileri'nde deçok kötüydü. Çok ilginç. Benim desteklediğim, sevdiğim Nastya bu değil. Twitter'da da dediğim gibi periyodu sanırım.

İtalyan raketin çeyrekteki rakibi Venus Williams oldu. Shahar Peer karşısında zorlanacağını hatta İsrailli'nin bir set koparabileceğini düşünüyordum. Biraz daha dikkatli olsa o set tie-break'e gitmeyecekti zaten. Hanesine yazdıracaktı Peer. Yakın geçen ilk setten sonra Williams ritmini bulup vites arttırınca, Peer bakakaldı giden turun ardından.

Günün son maçı Stosur ile Dementieva arasındaydı ve ben izleyemedim. Ben izleyemediğim için ise turnuvanın en güzel karşılaşması olmuş. Son seti tie-break ile kazanan Sam, çeyrek finalde Kim'in rakibi oldu. Son sette Dementieva 5-3 öndeyken bir maç puanından yararlanamamış. Ardından Sam'in servisinde de üç tanesinden faydalanamayan Rus raket maçı tie-break oyununu 7-2 kaybederek vermiş Avustralyalı'ya. Yüzde 100'üyle oynamıyor ya, ondan.

Kadınlarda, tablonun altından yükselebilecek en yüksek seribaşılar çıktı çeyrek finale.

Günün Sonuçları
[1] R Nadal (ESP) d G Simon (FRA) 64 64 62
[25] S Wawrinka (SUI) d [4] A Murray (GBR) 67(3) 76(4) 63 63
[10] D Ferrer (ESP) d D Gimeno-Traver (ESP) 76(2) 62 62
[8] F Verdasco (ESP) d [31] D Nalbandian (ARG) 62 36 63 62
[12] M Youzhny (RUS) vs [18] J Isner (USA)64 67(7) 76(5) 64
[20] S Querrey (USA) d [14] N Almagro (ESP) 63 64 64
[23] F Lopez (ESP) d S Stakhovsky (UKR) 63 40 ret.
T Robredo (ESP) d M Llodra (FRA) 36 76(6) 64 21 ret.

(2) K Clijsters (BEL) d. A Ivanovic (SRB) 62 61
(3) V Williams (USA) d. (16) S Peer (ISR) 76(3) 63
(5) S Stosur (AUS) d. (12) E. Dementieva (RUS) 63 26 76(2)
(6) F Schiavone (ITA) d. (20) A Pavlyuchenkova (RUS) 63 60

Read more...

5 Eylül 2010 Pazar

ne dedin sen: puuu sana caro

[Türkçesi Spooky Arda'nın katkılarıyla yorum sayfasında.]

Q. Do you think there's a lot of differences between your's and Richard's game?
GAËL MONFILS: Yeah, a lot. I think Richard is more talented than me in couple ways. Like he can adapt more about the conditions. Then I think I'm stronger than him physically, and maybe a bit mentally, also.

-----

Q. And your buddy Andy, has he texted you?
MARDY FISH: Yeah, we spoke this morning. Yeah, I mean, obviously he's excited. Obviously, he's disappointed for himself and excited for me.

-----

Q. Do you dare to be somebody's target?
NOVAK DJOKOVIC: No, I'm doing it every day, day‑to‑day basis. Kind of serving to my coach's hat, trying to put an apple out of his head (laughter).
No.

-----

Q. You obviously have a great connection not only with New Haven but with Yale University and all the fun you've had about that. I know you're in the middle of a tournament now, but if you did have a chance to go take some courses there, what do you think you would like to take a course in?
CAROLINE WOZNIACKI: Well, I don't know. You know, that really depends what they have. But definitely something like business, something like that. It really interests me. Something ‑‑ management, something in that direction.
But I would have to search into some courses and then find out what really interests me.

Q. When you were a junior, was the whole Maria image thing something that you thought maybe one day you'd emulate?
CAROLINE WOZNIACKI: Um, which way?


Q. Well, she's the big Nike girl. You're now Stella McCartney.
CAROLINE WOZNIACKI: Well, you know, to be honest, Kournikova was always for me the girl that I thought was just ‑‑ I wanted to be like her, definitely, you know. I thought she was very pretty; she was handling everything really nicely. You saw her everywhere in the commercials.
I think I would more go for Kournikova.

-----


Q. The other day you spoke about how much you looked up to Maria and that you had never had the chance to meet her. Can you describe any interaction that you had with her before or after the match today?
BEATRICE CAPRA: Before the match, you know, she would just walk past me and kind of like give me a glare, which is kind of intimidating. (Laughter.)
You know, after the match when we shook hands, she was really nice. She said, Great tournament. Keep up the hard work. You know, I think she's a really nice person. Yeah.

Q. Did you to talk to Melanie before the match today or in the last couple of days?
BEATRICE CAPRA: After I won my second round, Melanie sent me the nicest text ever. She said if I needed help with anything or if I needed any advice, just come to her, and she's really happy for me. Melanie and I are really good friends.
And I wanted ‑‑ I should have talked to Melanie before the match, because I was wondering ‑‑ I was like, Was Melanie this nervous before she played? (Laughter.) I didn't get the chance to, but I probably should have. Yeah.

Read more...

şimdi taşlar yerine oturdu


Ana Ivanovic'in yükselişinin arkasındaki sır açığa çıktı. Uzun bir süredir birlikte olduğu golfçü Adam Scott'tan ayrılmış Ana. Zamanında çok dil dökmüştüm "Bak kızım" demiştim, "Bırak o mıymıntıyı, ne hale getirdi seni, gel tekrar tenise ver kendini" demiştim. Genç tabii, kanı kaynıyor. Dinletememiştim. Fakat kendi kararını verecek olgunluğa gelmiş Sırp raket. Aferin benim kızıma.

http://www.dailymail.co.uk/sport/tennis/article-1309103/Ana-Ivanovics-personal-heartache-leads-professional-return.html?ito=feeds-newsxml

Read more...

new york'taki simonlar haliyle paris'e uzaklar

Concorde diye uçaklar vardı hatırlarsınız. Paris'ten kalkar New York'a ulaşması 4 saat sürerdi sadece. Çok süpersonik uçaktı. Hayır kelimenin gerçek anlamıyla süpersonik yani sesten hızlıydı. Sonra arızalı çıktı bunlar. Yasaklandı.

Neden anlattım bunu? O uçaklar hala sefer yapıyor olsaydı Gilles Simon gidip yeni doğan bebeğini görüp sonra geri gelir ve Nadal karşısına çıkabilirdi.

Fransız raketin sevgilisinin sancıları normalden 1 ay önce başlayınca erken doğuma alınmış ve perşembe akşamı Timothee dünyaya gelmiş. Simon'un ise elinden gelen hiçbir şey yok. Sabırsız bebek tüm planları altüst etti. Babası o doğduğunda yanında olamadı. Bugün Nadal ile oynayacak Simon. "Kazanırsam müthiş olacak" diyor, "Kaybedersem daha da müthiş olacak."

Rafa Nadal ise esprili bir şekilde "Uçak biletini ben ısmarlayayım" demiş.

Read more...

maç programı: amerika açık - gün 7

Read more...

gün sonu: amerika açık 2010 - gün 6

Bir tenisçi için ne yağmur ne de kar sorundur aslında. Yağmur yağar, dolu yağar maç tatil olur. Oyun durur, bekleme başlar. Evet, çok can sıkıcı bir durumdur ama tenisçiler profesyonel oldukça bununla, bu bekleyişle başa çıkmayı öğreniyorlar.

Fakat öyle bir doğa olayı var ki, oyuncular ondan çok daha fazla nefret ediyor. Rüzgar. Dünyanın en isabetli vuran adamını bir anda "yeni başlayanlar" turnuvasında ilk maçına çıkmış adama çeviriverir. Bugün New York'ta rüzgar vardı ve kimse bu durumdan hoşnut değildi.

Kadınlarda tablonun üst tarafından dördüncü tura yükselen sekiz isim de belirlendi. Daha maçlar başlamadan Shuai Peng'un çekilmesiyle Petkorazzi tur atladı. Daha 1 ay önce Emre Yazıcıol'a ayarlamaya çalıştığımız, yanyana oturup maç izlediğim kız Amerika Açık'ta son 16'ya girdi. İnsanoğlu kuş misali. Seneye bizi tanımaz da bu. Hıh!

Tablonun en üstündeki dördüncü tur eşleşmesi, tıpkı tablonun en altındaki gibi enfes. Wozniacki ile Şarapova çeyrek finaldeki yer için karşı karşıya gelecekler. Rus raketin Jarmila Groth karşısındaki ilk tur maçı hariç İki tenisçi de çok kolay maçlar kazandı. Woz bugün Tayvanlı rakibine sadece bir oyun vererek kazandı. Maçın başında karşılıklı servis kırıldı. Ardından Danimarkalı yedi, Chan baktı. Kıyamet falan da kopmadı rüzgarı saymazsak. Caroline'in üç maçta verdiği toplam oyun sayısı 3.

Masha da, yeni Oudin denilerek gaz verilmeye çalışılan ama Oudin ile uzaktan yakından alakası olmayan Amerikalı Beatrice Capra'ya oyun bile vermedi. Rüzgar asıl bu maçta felaketti. Capra'nın başındaki siperlik uçtu. Top toplayıcı çocukların dizlerinin altına konulan havlular "ralli sırasında" korta girdi. Bu yüzden puanlar tekrar oynandı.

Pazartesi gecesi bu iki buldozerden birisi elenecek. Ama kazanan taraf bugünkü kadar rahat kazanamayacak kesinlikle.

Jelena Jankovic fazla bile gitti. İlk turda Halep karşısında maç sayıları çeviren Sırp raket, orada yenilmeliydi aslında. Ardından Mirjana Lucic'e de set verdi. Üçüncü turda, Kaia Kanepi'ye direnemedi. Bollettieri ne yapsın? Kanepi'nin dördüncü turdaki rakibi Yanina Wickmayer oldu. Veteran Patty Schneyder karşısında sinirleri geren bir maçtan galip geldi Belçikalı. İstanbul Cup'ta son iki yıldır saçmalayan Schynder ise patlama yapacak yeri iyi seçmiş. Sonucu son set tie-break'i ile belirlenen müsabakanın ardından Wickmayer ağlamış.

Petkovic turladı durup dururken demiştim. Rakibi Vera Zvonareva olacak. Duygusal olarak çökertmeyi başarırsa Rus raketi, şansı var Alman'ın. Yoksa Vera kariyerinin en iyi tenisini oynuyor. Dulgheru'yu iki sette geçti. İkinci sette 3-0 geriye düştü, tie-break ile kazandı. Artık psikolojik olarak bile çökmüyor sanırım. Ancak maçtan önce ısınırken giydiği daha doğrusu giydikleri hala kafada biraz sorun olduğunun kanıtı.

http://twitpic.com/2lb2jw

Dominika Cibulkova. Bu da yıllardır "Hadi be kızım, yürü be kızım" dediklerimden. Ne zaman şansı var desem patlar. Bu turnuva öncesi hiç bahsetmedim. Buyrun. Son 16'da. Dominguez Lino'yu bagel+stick ile geçti. 6-0/6-1 işte be! Holosko'nun memleketlisi, Rus Kuzy ile oynayacak.

Erkekler maçları bugün çok sıkıcıydı. Çok bayıktı. Federer, Melzer, Söderling, Djokovic, Gasquet üçer sette harcadılar rakiplerini. Bi Fish-Clement maçı uzun sürdü. Beş sette kazandı Amerikalı.

Tipsarevic, Roddick galibiyetinin ardından gözleri üzerine çekmişti. O gözler şimdi boşluğa bakıyor. Gael Monfils'e dört sette yenildi Sırp raket. Roddick her yerde onu arıyormuş, öyle diyolla. İkinci tur maçında yenildikten sonra filede Janko'ya, "Beni daha önce yendikten sonra kaybetmiştin. Bu sefer olmasın yoksa seni öldürürüm" demişti Amerikalı. Tipsarevic'in çeyrek final fobisi var bence. Çıkacak gücü var ama çıkmıyor, zeki ama çalışmıyor.

Ve tabi Nishikori. Buraya kadar gelmesi bile mucizeydi. Bir efsaneydi, efsaneydi... Normale dönüp sakatlandı Montanes karşısında.


Günün Sonuçları:
[2] R Federer (SUI) d P Mathieu (FRA) 64 63 63
[3] N Djokovic (SRB) d J Blake (USA) 61 76(4) 63
[5] R Soderling (SWE) d T de Bakker (NED) 62 63 63
[13] J Melzer (AUT) d [22] J Ferrero (ESP) 75 63 61
[17] G Monfils (FRA) d J Tipsarevic (SRB) 76(4) 67(4) 62 64
[19] M Fish (USA) d A Clement (FRA) 46 63 64 16 63
[21] A Montanes (ESP) d K Nishikori (JPN) 62 21 ret. (kasık)
R Gasquet (FRA) d K Anderson (RSA) 64 76(3) 75

(1) C Wozniacki (DEN) d. C Yung-Jan (TPE) 61 60
(31) K Kanepi (EST) d. (4) J Jankovic (SRB) 62 76(1)
(7) V Zvonareva (RUS) d. (25) A Dulgheru (ROU) 62 76(2)
(11) S Kuznetsova (RUS) d. (14) M Kirilenko (RUS) 63 64
(14) M Sharapova (RUS) d. (WC) B Capra (USA) 60 60
(15) Y Wickmayer (BEL) d. P Schnyder (SUI) 76(5) 36 76(6)
A Petkovic (GER) d. P Shuai (CHN) w/o (sağ dirsek)
D Cibulkova (SVK) d. (Q) L Domínguez Lino (ESP) 60 61

Read more...

foto geçidi: ter kokusuna kesin çözüm

"Snifff snifff"



Bileklik izdihamı. 2 ölü 13 yaralı.


"Şimdi ağzına sıçtım" bakışı.

"Acıların çocuğu" bakışı


Emrah v.2

"Dağılın lan, yürün gidin evinize, höööööy"


Hırvat kası.

"Sonra ben de ona dedim ki hayatım, madem o şıllığı bana tercih ediyosun git o baksın sana hastala..."

(Foto: Getty, AP, Reuters via. Daylife)

Read more...
yasal uyarı (disclaimer diyor yabancı insanlar)

bu blogdaki fotoğrafların yüzde 99.9'u http://sports.yahoo.com adresinden alınmaktadır.. tüm hakları reuters, ap ve getty images'e aittir.. sanırım.. bu blog tarafsız bir tenis blogu değildir.. sevdiğim tenis oyuncularını kayırırım.. ama sevmediklerime hakaret etmem.. siz de etmeyin, çok ayıp.. yorum yazarken öyle tek cümlelik "saldır federer, vur kır nadal" tarzı yorumlarınızı yayınlamayacağımı göz önünde bulundurun.. merak ettiklerinizi ya da içinde cidden yorum bulunan yorumlarınızı göndermekten çekinmeyin.. tenisi sevelim.. boş alanlara kort dikelim.. teşekkürler..

ben olsam firefox 3küsür ve en az 1152x864 çözünürlükte dolanırım buralarda..

GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP