marsel çok iyimser
marsel'in ajanslara düşen bir röportajı vardı dün.. bir kaç alıntı:
"Türkiye'de beni destekleyen çok kişi var. Tenis yavaş yavaş ilgi görüyor. İleride Türkiye'de tenisin futboldan sonra ikinci spor olacağına inanıyorum. Çünkü dünyada tenise çok önem veriyorlar, umarım Türkiye'de de böyle olacak."
şair burada çok iyimser.. tenisin futboldan sonra ikinci spor olacağına inanıyor.. ah marsel'im bırak ikinci sporu, şu türkiye'de tenis "diğer" spor kategorisinden çıksın, tenis ile ilgili yayınlarda artış olsun (ki bloglar bunun öncüsü, olacaksa tenis ile amatör olarak ilgilenen insanlar bunu başaracaklar, tenisi tabana yaymak ancak böyle olabilir bu ülkede), en önemlisi tenis zengin sporu olarak anılmaktan çıksın bana yeter.. ikinci spor olmasının hiçbir önemi yok benim için.. türkiye'de spor=futbol ve bu değişmez.. neden böyle? cevabı çok basit aslında.. futbolun kolay uygulanabilir bir spor olması.. yana yakıla kort aradığım günleri biliyorum.. iyi bir raket pahalı vs.. vs.. ama futbol öyle mi.. iki taş bir kale olur, kola kutusu top olur ve oynarsın.. öyle olunca sokaktaki çocuklar da futbol oynuyorlar..
"Dünya sıralamasında yükseliyorum. Bu çok hızlı da değil, çok yavaş da değil. Her sene 50 basamak atlamayı hedefliyorum. Seneye ilk 100'de olmak istiyorum. Bu hedefe çok uzak değilim. Ondan sonra hedefim dünya sıralamasında ilk 50'de olmak. Bir sakatlık olmazsa bu hedeflerimi gerçekleştireceğime inanıyorum."
çok istiyorum.. ama 2 sene içerisinde ilk 50'de olması için yeterli düzene sahip mi emin değilim.. bildiğiniz gibi ilk 50'ye girince "ana tablo yani wimbledon"a direkt katılınıyor.. ama her şeyden önce daha önce de yazdığım gibi istikrar, istikrar.. amerika açık'tan sonra üst üste ana tablo ve ikinci tur maçları biraz olsun umutlanmamı sağlamıştı.. sonra tekrar elemelerde kaybetmeye başladı marsel..
"Şimdi Turkcell bana sponsor oldu. Hem maddi anlamda hem performansımın arttırılması için destek verecekler. Ayrıca Türkiye Tenis Federasyonu da beni destekliyor. Benim ve antrenörümün masraflarımı karşılıyor''
turkcell'in sponsorluk olayı muazzam bir olay.. ben garanti'den beklerdim bu hareketi.. yine de türkiye'nin en büyük gsm operatörü tenis için bir şeyler yapmaya başladıysa bu güzel bir şey.. sporun geleceği açısından fevkaladenin fevkinde bir olay derdi bülent ersoy..
her zaman arkandayız marsel.. türkiye'de tenis birazcık da olsa ilerleyecekse senin sayende olacak bu..
3 yorum:
posttan uzun yorum yazabilirim ama kimseyi sıkmaya gerek yok...
sadece sponsorluğun tek başına yeterli olmadığını söyleyebilirim.
örneğin, vestel süreyya ayhan'a sponsor oldu. süreyya'nın hataları sebebiyle işler ters gidince, bir sene sonunda çekildiler.
ayrıca, maddi anlamda böyle sporculara federasyonlarda çok destek oluyor.
Maddi sıkıntıdan çok ekip ve vizyon farkı var. (Marsel için konuşmuyorum)... Marsel zaten yaptıklarıyla bunları aştığını gösterdi.
Ertan Hatipoğlu bir yerlerde sponsorlukla ilgili çok güzel bir örnek verdi. Atletlere tek tek sponsor olmak yerine, sponsorluk bütçelerini IAAF'e aktarsalar daha etkili olurmuş. Ericsson, İsveç atletizmine destek olmak için ayırdığı senelik bütçeyi IAAF'e veriyormuş. IAAF pistler, tesisler ve atletlere bu parayı paylaştırıyormuş.
Biz de başarıdan sonra sponsorluk geldiği için dilerim Marsel ve İpek sayesinde elde edilen sponsorluklar birkaç sene sonra kort yapımına harcanabilir.
Ülkede hangi basketbol sahasında paralı oynayabilirim acaba?
Ülkede hangi tenis kortunda bedava oynayabilirim acaba?
Kimse tenis kortunun maliyetinin yüksek olmasını konuşmasın, her anadolu şehirinde en az 150 tane basketbol sahası vardır. 10 tane kort yapıp başına adam koymakta ne var ki.
Çoğu şehirde vuracak kort yok henüz, yazık.
onur'a da söylemiştim benim zamanında oynadığım kortlardan biri bir hakimevi'nin kortuydu. birileri gelip oynamayın yukarı gürültü oluyor demişti.
Yorum Gönder