10 Eylül 2009 Perşembe

gün sonu: amerika açık 09 - gün 10

from "believe" to "relieve"

16 oyunda 43 basit hata.. vauv.. melanie oudin gözyaşları içinde kortu terk ederken yanina wickmayer'in yaptığını başaramamanın, basit hata sayısını azaltamadağının pişmanlığını duyuyordu eminim.. oudin'in turnuvadaki masalsı yükselişi harikuladeydi ama saat 12'yi vurdu ve sihir etkisini yitirdi.. melanie oudin 2 sette turnuva dışında kaldı..

bu sene wimbledon'da jelena jankovic'i eleyerek dördüncü tur oynamış bir tenisçi olarak amerika açık'ta ne yapacağı merak ediliyordu.. kura çekildiğinde pek de dikkat çekmeyen rastlantı turlar ilerledikçe gözle görünür oldu.. dört rus tenisçi ile arka arkaya oynaması ve dördünü de yenmesine neden olan tesadüf russian killer lakabını almasına yol açtı.. caroline wozniacki olmasaydı belki de bir beşincisi ile svetlana kuznetsova ile oynayacaktı..

elena dementieva'yı yenerek dikkatleri bir anda paratoner misali üzerine çeken genç amerikalı'nın ünü maria şarapova'yı da yendiğinde tavan yapmıştı.. gittiği her yerde kameralar, fotoğrafçılar, gazeteciler de arkasından kuyruk misali onu takip ediyordu.. tabi hayatında daha önce bunları yaşamamış biri için - ki bu kişi daha 17 yaşında bir gençse - oldukça zor olmalı bunlarla başa çıkabilmek.. oudin kaldığı oteli değiştirdi, antreman kortunu değiştirdi, sırf bu ilgiden uzaklaşıp birazcık olsun nefes alabilmek için..

üstüste aldığı başarılı sonuçlar önceleri karşılaşmalardan önce underdog olarak nitelendirilen oudin'i bir anda kafa kafaya konumuna getirmişti.. beklenti yokken kafanız rahattır ama galibiyet beklentisinin stresi insanı çok yıpratır.. geçen sene bir şeyler yazmıştım bununla ilgili olarak..

ve maçtan önce oudin'in renklerini kendi seçtiği ayakkabısında yazan believe (inan) ibaresini markalaştırarak tişörtlerine yazan oudin'in ailesi ve koçları acaba bu baskıyı onlarca ton ağırlaştırdıklarını bilmiyorlar mıydı? kızın ne kadar baskı altında olduğunun farkında değil miydiler?

genç amerikalı, wozniacki karşısına işte bu durumda çıktı: gergin, sinirli, kafası karışık ve ilgiden sıkılmış olarak.. wozniacki de bunu biliyordu ve ona göre oynadı maçı.. aslında pek de bir şey yapmasına gerek yoktu.. topu karşıya geçirmesi yetti ona.. dediğim gibi 16 oyunda 43 basit hata.. neredeyse her oyuna 0-40 geride başlamak demek..

neyse ki genç kız yenildi ve bir kaç gün içinde kafasını boşaltacak.. kortu terk ederken ağlıyor olsa da dönüp arkasına baktığında yaptığının aslında hiç de fena olmadığını görecek ve mutlu olacak.. geleceği çok parlak çünkü turnuvadaki güzel oyunu onun geride bıraktığı kristal ayakkabısı yerine geçiyor.. hakettiğini alacaktır ileride..

wozniacki de en sonunda finalleri görebildi.. önce çeyrek şimdi de yarı.. finali görmemesi için hiçbir neden yok önünde..

bugünkü ilk maç kadınlar çeyrek final maçıydı.. iki az bilinen tenisçinin mücadelesini izledik.. belçikalı yanina wickmayer ile şu ana kadar ablasının gölgesinde kalmış olan ukraynalı katerina bondarenko arasındaki maçı kazanan isim wickmayer oldu.. böylece hiç rusun kalmadığı tabloda iki belçikalı yarı finale çıkma başarısını göstermiş oldu..

bu iki tenisçiye de haksızlık yaptığımı itiraf ederek başlayayım.. bilerek ikisini de küçümsedim zira şu anki durum beni çok sinirlendiriyor.. 2 sene ara vermiş bir tenisçi ne kadar iyi olursa olsun pat diye gelip yarı finale çıkıyorsa ciddi bir sorun vardır.. kim clijsters'ı sevmediğimden değil seviyorum, onun bu performansı beni de mutlu ediyor ama dünya sıralamasının ilk 8 basamağındaki tensiçilerden sadece 1 tanesi çeyrek finale kalabiliyorsa bu içler acısıdır.. bir yandan şöyle düşünebilirisiniz: genç tenisçiler, alttan gelenler üst seviyedeki oyuncuları bile yenebiliyor işte, ne çekişmeli, ne kadar güzel.. ama değil.. bir turnuvada 1 ya da 2 tane genç tenisçi çıkıp da 4. tur, çeyrek final oynuyorsa bu güzeldir.. ama caroline wozniacki'yi saymazsak (zira ilk 10'da kendisi) 3 tane 50. sıranın altından genç tenisçi çeyrek final oynadı.. bununla da kalmadı, ilk defa amerika açık'ta oynayan rogowska dünya 1 numarasını yenmeye çok yaklaştı.. aynı 1 numara 19 yaşındaki bir tenisçiye elendi ki bu tenisçi çeyrek final görenler arasında yok.. bu kadınlar tenisinin kırılganlığının bariz bir göstergesidir..

neyse yine de, kura ne kadar şanslı olursa olsun, wickmayer güzel bir iş başardı.. hikayesini okumuşsunuzdur.. okumadıysanız özetleyeyim.. üst seviyedeki tenisçilerin aksine 4-5 yaşında değil 9 yaşında almış raketi eline, annesinin kanser hastalığı yüzünden ailesi evden uzaklaşmasını, kafasını dağıtmasını istemişler.. annesi 6-7 ay sonra ölmüş.. babasıyla amerika'ya taşınmışlar.. orada tenis akademisi falan derken buralara kadar gelmiş genç belçikalı..

bugün alıcı gözüyle izledim.. rüzgara rağmen iyi servis attı, groundstrokeları etkiliydi.. mental olarak oyundan düşmemesi de bir artısı.. ikinci sette 1-4/30-40 geriye düştü ama buradan tırmanarak seti 6-4 kazandı.. büyük bir kararlılık ve azim ister bu..

erkeklerde ilk yarı finalist novak djokovic oldu.. ama şunu iyice tescillemiş olduk ki fernando verdasco varsa o maç 3 sette de bitse, 1,5 saat de sürse zevkli geçecektir.. 78 winner vardı maçta bugün, göz zevkimizi okşayan ralliler de cabası.. beklediğim gibi 4 sette kazandı djoker.. amerika açık'taki üst üste üçüncü, bu seneki ise ilk yarı finali..

bu seneki grand slam ve 1000 serilerindeki turnuvalarda hiç kupası yok novak djokovic'in.. grand slamlerde avustralya açık ve wimbledon'da çeyrek final gördü, roland garros'ta ise üçüncü turda veda etti.. ancak 1000 serilerinde hiç olmadığı kadar iyiydi sırp raket, 4 final, 1 yarı final, 2 çeyrek final.. amerika açık'ta yarı finalde us open için bölüm sonu canavarı olan roger federer ile karşılaşacak.. rafa nadal - gael monfils eşleşmesi için turnuva öncesi tahminlerimin kalbi demiştim.. bu eşleşme ise beyni.. kalpte kaybettik beyinde kazansak bari..

fernando verdasco sakat olmasa belki de maçı 5 sete götürebilirdi.. ancak karın kasları fazla müsaade etmedi.. ilk servisi oyuna sokma oranı yüzde 56.. çeyrek final için düşük sayılır.. bir de maçın başlarında djokovic'in file önündeki lobuna sıçrayarak ve neredeyse uzayarak bir smaç vurdu.. o da zaten sağlıklı olmayan karın kaslarında kasılmalara neden olmuş olabilir..

bugün söderling roger federer karşısında jo-wilfreid tsonga taktiği ile oynamaya çalıştı.. ama unuttuğu bir şey vardı ki tsonga federer'i 3 set üzerinden yenmişti 5 set üzerinden değil.. söderling artık kasten mi yoksa istemeden mi bilemiyorum ama çok kötü başladı ve halkayı yedi.. ikinci sette de kötüydü.. ancak üçüncü sette servis performansını yükseltince en azından servis kırdırmadan tie-break'e kadar gitti.. tie-break'te federer 4-0 önce geçmesine rağmen isveçli geriden gelip bu oyunu ve üçüncü seti kazanınca ben erdiğimi anladım.. zira dünkü yazımda söderling'in set alacağını tahmin etmiştim.. hiçbir rasyonel gerekçesi yoktu.. hayırlısı hahah..

son sette yine iki tenisçi de mükemmel servis performansları gösterdiler ve set yine tie-break'e gitti.. federer yakaladığı ilk maç puanında gülen taraf oldu..

ve kim yenilirse yenilsin sevinecek olan ama kim kazanırsa kazansın üzülecek olan ben öööyle ortada kalakaldım.. imperial march ile korta giren federer başı yukarıda çıktı.. djokovic bakalım o başı indirebilecek mi aşağıya..

6 yorum:

Unknown 10 Eylül 2009 13:23  

oudin'in uzerindeki baski konusunda tamamen katiliyorum. ilk ceyrek finaline abd'de degil de atiyorum avustralya'da ciksa daha rahat olurdu. fazla hirsli insanlarin basina gelen kendi kendini yiyip bitirme ve gereksiz stres yapma sorununu yasadi sanki. Servis kirma sanslarini da iyi kullanamadi. Ote yandan wozniacki'ye gore daha fazla inisiyatif alip vuruslarini cesitlendirmeye calisan taraf oldu ki bu gelecek icin iyi bir sey yoksa wozniacki gibi sadece oturup rakibin hatasini beklersen ancak vuruslarini keskinlestirmemis caylaklari veya kotu gun geciren favorileri yenebilirsin.

Benzer sekilde Verdasco kaybetmesine ragmen bana daha cok keyif veren taraf oldu. istatistikler de ilk uc sette kaybeden taraf olmayi pek de hak etmedigini gosteriyor zaten ama sakatlik macin tadini aldi goturdu. Ilerde grand slam bir turnuva kazanmasini cok istiyorum fernando'nun.

Garibim Soderling maca isinincaya kadar durum 2-0 oldu zaten ama servis ve returnleri iyilesince en azindan kendi oyunlarini alabilecek kadar iyilestirdi oyununu. Federer de tribundeki esi de mac boyunca bitse de gitsek der gibiydi.

Unknown 10 Eylül 2009 14:10  

oudin konusunda yazdıklarına ben de katılıyorum.bayanlar tenisinde bir dönem bitiyor ya da sonlarına geliyoruz ben bunu böyle yorumluyorum.çünkü genelde hep dönem sonlarında birtakım etkenler sebebiyle büyük tenisçiler ard arda yenilir.(tabii bu seneki gibi aşırı olmaz ama olsun.)yavaş yavaş oudin gibi genç yetenekler geliyor,onlar turnuvaları sarmaya başlıyor.kendilerini hissettirmeye başlıyorlar.oudin içinse us open 2009 bir başlangıçtı,gerisi gelecektir.1-2 sene sonra kortlarda onları göreceğiz bence.
erkeklerdeyse djokovic-federer maçı keyifli olur ve ben federer alır diyorum.fanatik ötesi bir federer fanıyım ve robin soderling'e set verdiği için şaşırdım ve kızdım açıkçası :).neyse maçı kazandı önemli olan bu.erkeklerde del potro-fedex finali olursa şaşmamak gerek.

Spooky 10 Eylül 2009 15:08  

bayan değil kadın.
hell yeah!

onur 10 Eylül 2009 15:16  

yeah!
zira:

erkek=kadın
bay=bayan

eğer baylar tenisi demiyorsak bayanlar tenisi demek için hiçbir nedenimiz yok..

Yunus Dilber 10 Eylül 2009 19:18  

Hayranı olduğum Wozniacki'nin maçtan sonraki sözleri BBC'de günün sözleri haberinde ilk sıraya oturmuş.''Danimarka gazetelerini okumuyorum.Ancak bana bir erkek arkadaş bulabileceklerine eminim.Gerçekten şu an için bir erkek arkadaşım yok.''

Funny Wooozzz!!! =)

zop 10 Eylül 2009 22:25  

pam shriver mactan sonra wozniacki'ye konusmasina baslarken oyle bir okuzluk yapti ki:

http://www.youtube.com/watch?v=0SGKhh39_ak

sonra da bozuntuya vermemeye calisti okuzcan.

yasal uyarı (disclaimer diyor yabancı insanlar)

bu blogdaki fotoğrafların yüzde 99.9'u http://sports.yahoo.com adresinden alınmaktadır.. tüm hakları reuters, ap ve getty images'e aittir.. sanırım.. bu blog tarafsız bir tenis blogu değildir.. sevdiğim tenis oyuncularını kayırırım.. ama sevmediklerime hakaret etmem.. siz de etmeyin, çok ayıp.. yorum yazarken öyle tek cümlelik "saldır federer, vur kır nadal" tarzı yorumlarınızı yayınlamayacağımı göz önünde bulundurun.. merak ettiklerinizi ya da içinde cidden yorum bulunan yorumlarınızı göndermekten çekinmeyin.. tenisi sevelim.. boş alanlara kort dikelim.. teşekkürler..

ben olsam firefox 3küsür ve en az 1152x864 çözünürlükte dolanırım buralarda..

GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP