james blake sona mı geldi
James Blake, 2006 yılında dünya 4 numarasına kadar yükseldi. Ondan sonrada iki yıl boyunca ilk 10 tenisçisi oldu. Safin ile karşılaştırılan top duygusu ve şut çıkartma kabiliyeti ile yetenekli olduğu söyleniyordu. Ama hayatı Rus'unkinden çok daha zordu. Gençliğinde omur eğriliğinden muzdarip olduğu için günün büyük bir bölümünü sırtındaki özel aparat ile geçiriyor, diğer saatlerde tenis oynuyordu. Arthur Ashe'in de bir konuşması ile cesaretlenen Blake, profesyonel tenis kariyerine başladı. İlk 100'e girdikten sonra 2004, kabus gibi bir yıldı. Önce antrenman sırasında boynunu kırdı, temmuzda babasını kaybetti ve bu sırada yüzünün sağ tarafı zona hastalığı nedeniyle hissizleşti ve görüşü olumsuz etkilendi. 200lerin de altına düştüken sonra yılmadı ve beş ay içinde, ağustos 2005'te tekrar ilk 100'e girdi. O kadar hızlı ilerliyordu ki yıl sonunda 24. basamaktaydı. 2006'da ilk 10 giriş yaptı.
James Blake'in yetenekli olduğuna inanmıyordum o zamanlar. Abartıldığını düşünüyordum. Hala da düşünüyorum. Kariyerinde hiç Grand Slam yarı finali görememiş olması, sadece iki kez çeyrek final görebilmiş olması da bunu kanıtlar bence. En büyük başarısı ise 2006 sezon sonu turnuvasında oynadığı final. O kötü backhandiyle oralara kadar gelmesi mucizeydi bana göre. Ama onun bu kadar aksiliği atlatıp da bu kadar başarı yakalaması daha büyük mucizeydi. Eskiden daha fazla yüklenirdim kendisine. İlk 10'a yakışmadığını düşünürdüm. Ki yakışmıyordu o oyunla. Ama bu kadar zorluğa rağmen oralara tırmanması takdir edilmeli.
Amerikalı'nın ilk 10'dan düşüşü de girişi gibi oldu. Hızlıca. Geçen aylarda 117'yi gören Blake şimdi 105. sırada. Eastbourne, Wimbledon ve Atlanta'da üst üste gelen ilk tur mağlubiyetlerinin ardından geçen hafta Los Angeles'ta üç maç üst üste kazanarak çeyrek final görmüş ve şaşırtmıştı. Bu hafta Washington'da yine ilk turda vatandaşı Ryan Sweeting'e elendi. Bu yılki altıncı ilk tur mağlubiyeti. Kazansaydı tekrar ilk 100 olacaktı. Bir zamanlar Amerika'nın 1 numarası olan raket şimdilerde altı vatandaşının arkasında. Yaşının da 30 olması, emeklilik çanlarının çaldığı anlamına geliyor olabilir. Yabancı basında da konuşulan bu. Bakalım Blake kendi evindeki yılın son Grand Slam'inde belki de son patlamasını yapabilecek mi.
James Blake'in yetenekli olduğuna inanmıyordum o zamanlar. Abartıldığını düşünüyordum. Hala da düşünüyorum. Kariyerinde hiç Grand Slam yarı finali görememiş olması, sadece iki kez çeyrek final görebilmiş olması da bunu kanıtlar bence. En büyük başarısı ise 2006 sezon sonu turnuvasında oynadığı final. O kötü backhandiyle oralara kadar gelmesi mucizeydi bana göre. Ama onun bu kadar aksiliği atlatıp da bu kadar başarı yakalaması daha büyük mucizeydi. Eskiden daha fazla yüklenirdim kendisine. İlk 10'a yakışmadığını düşünürdüm. Ki yakışmıyordu o oyunla. Ama bu kadar zorluğa rağmen oralara tırmanması takdir edilmeli.
Amerikalı'nın ilk 10'dan düşüşü de girişi gibi oldu. Hızlıca. Geçen aylarda 117'yi gören Blake şimdi 105. sırada. Eastbourne, Wimbledon ve Atlanta'da üst üste gelen ilk tur mağlubiyetlerinin ardından geçen hafta Los Angeles'ta üç maç üst üste kazanarak çeyrek final görmüş ve şaşırtmıştı. Bu hafta Washington'da yine ilk turda vatandaşı Ryan Sweeting'e elendi. Bu yılki altıncı ilk tur mağlubiyeti. Kazansaydı tekrar ilk 100 olacaktı. Bir zamanlar Amerika'nın 1 numarası olan raket şimdilerde altı vatandaşının arkasında. Yaşının da 30 olması, emeklilik çanlarının çaldığı anlamına geliyor olabilir. Yabancı basında da konuşulan bu. Bakalım Blake kendi evindeki yılın son Grand Slam'inde belki de son patlamasını yapabilecek mi.
1 yorum:
ATP'de tempo son dönemde öyle bir arttı ki sakatlıktan hızlı dönebilene aşkolsun. Nalbandian'ı hala bekliyoruz, Nishikori genç yaşına rağmen aylardır hala toparlanamadı, Nadal 2 ay ara verdi eski ritmini bulması aylar sürdü... Blake'de çok sık ara veriyor ve yaşı da fazla. İnatçı olmasa emekli olur derdim ama daha en az bir 8-9 ay uğraşır bence. Artık 6 aydan falza ara veren oyuncular için de kafamda en yakın geri dönüş tarihi olarak korta adım atmalarından 1 yıl sonrasını verir oldum, çok sinir bozucu...
Yorum Gönder