14 Eylül 2010 Salı

amerika açık 2010: ertelenen zafer

“Bugünün işini yarına bırakma.” Nadal’ın elinde olsa inanın bunu yapmayacaktı ama elinde olmayan sebeplerden ötürü eksik kalan halkayı, Amerika Açık şampiyonluğunu, hep ertelemek zorunda kaldı. Sezon içerisindeki temposu nedeniyle yılın bu zamanına hep sakat ve yorgun gelirdi Nadal. En büyük rakibi Federer altı sene üst üste finale çıktığında, oraya kadar bile gelemiyordu İspanyol raket.

Bu sene işler değişti. Bu kez finalde olmayan Federer’di ve Nadal en sonunda ‘kariyer grand slam’i yani dört büyük turnuvanın kupalarını tamamlamak için fırsatı bulmuştu. Karşısında ise üç senedir İsviçreli’ye yenilen ama bu kez şeytanın bacağını kıran Novak Djokovic vardı. Hani dedim ya Nadal’ın elinde olmayan sebepler, bu sefer de yağmur işi yokuşa sürüyordu. Pazar akşamı oynanması gereken final pazartesiye sarktı. Bu ertelenme Rafa’nın değil, Sırp raketin işine yarayacaktı muhakkak. Yarı finalde hem daha geç oynamış hem de beş setlik çok yorucu bir karşılaşmadan çıkmıştı. Bir gün fazladan dinlenmeye hayır demezdi.

Yine tıklım tıklım dolu tribünler önünde bir grand slam finaline yaraşır şekilde başladı mücadele. Henüz ilk puanda oynanan tenis raketlerin henüz ısınmamış olduğu düşünüldüğünde çok şeyler vaat ediyordu. Federer karşısında belki de kariyerinde ilk defa cesur tarafını ortaya koyan Djokovic bu maçta da Rafael Nadal’ın bu turnuvada sadece iki kez kırılabilmiş servislerine direniyordu. Nadal’ın amacı ise topu oyunda tutarak Nole’yi yormaktı. Zihinsel olarak kıramazsa fiziksel olarak kırabilirdi rakibini.

İlk seti kaybettikten sonra tıpkı yarı finalde olduğu gibi ikinci seti kazanarak oyuna geri döndü Novak. İkinci setteki 2 saatlik yağmur engeli, Nadal’ın zaferini birazcık daha ertelemekten başka bir şeye yaramayacaktı. İşte o Nadal’ın müthiş servis performansı sonraki iki seti kazanmasında en büyük etkendi. 6-4/5-7/6-4/6-2’lik setlerle turnuvada bu yıl ilk kez set kaybetmiş olsa da yıllardır özlemini duyduğu kupayı en sonunda havaya kaldırdı Rafael Nadal.

Henüz 24 yaşında, kariyer grand slam yapmayı başarmış, 9 Grand Slam, Olimpiyat altını ve 18 Masters zaferine ulaşmış bir sporcuya bakıyoruz. Artık, “Federer gelmiş geçmiş en büyük tenisçidir” derken bir daha düşünmek gerekecek.

Shine on you Rafa!

(Foto: Reuters / Getty via Daylife)

7 yorum:

meloskamt 14 Eylül 2010 15:57  

Nadal gerçekten kutlanmayı hak ediyor. Çok iyi bir oyunla kazandı dün, o gerçekten çok iyi bir tenisçi. Genç yaşında bu kadar kupanın sahibi olduğundan ötürü de onu tebrik ediyorum.
Ama bence Federer hala en iyisi! Ve Nadal'da bu şekilde anılmak yolunda hızla ilerliyor.

brokoli 14 Eylül 2010 16:37  

Federerin ve Nadalın şu sinir bozucu Djokovici her seferinde alt etmelerini çok seviyorum..hem nadalı hem de federeri sevmek çok güzel bir duygu :)) Şimdilik pek düşünmeye gerek yok aslında en iyisi hala tabi ki Federer..Ama Nadalın formu böyle giderse (ki bence gidicektir) bunun çok da uzun sürmeyeceği aşikar..

arda2 14 Eylül 2010 23:49  

Yazının son cümlesi her şeyi açıklar nitelikte bir cümle. Turnuva öncesi Fedex de bundan bahsediyordu.Ama en önemlisi Nadal'ın zorlandığı bu turnuvada insanüstü bir oyunla şampiyon olması.Eminim ki Rafa'nın oyunu daha da gelişecek ve slam sayısı çift hanelilere ulaşacaktır Avusturalya Açık'ta.

aliye 15 Eylül 2010 15:23  

en başlarda nefret etmeme rağmen, federer'in yanında nadal'ı da sevebilmeyi zamanla başardım. o yüzden yazacaklarım yanlış anlaşılmasın. ben nadal'ın tenis kariyerinin çok uzun süreceğini düşünmüyorum. evet yaşı 24 ama gerçekte çok daha fazla yıpranmış durumda. geçen yıl dizindeki problemden ötürü wimbledon'ı bile atlarken, şimdi tamamen iyileştiğini düşünmek fazla iyimserlik gibi geliyor bana. bir de ciddi aceleci bir hali vardı kariyer grand slam'ini tamamlamak için. sanki ununu eleyip eleğini asacakmış gibi hissediyorum ben..

Çid. 16 Eylül 2010 18:32  

Hani bi atasözü vardır. Azimle sıçan duvarı deler diye. Ben Türk Dil kurumuyla iletişime geçtim. Bu atasözünün açıklamasının altına bknz: Rafael Nadal Parera yazın dedim.gelen cevap pek iç açıcı olmasa da bu atasözünün Rafa ile doğrudan bağlantılı olduğu konusunda hem fikiriz şimdilik. Neyse. Son olarak Rafael'e buradan seslenmek istiyorum, sanki duyacakmış gbi: Nadal, çipli misin sen, insan üstü müsün, robot musun, akşamları kendini prize takıp şarj mı ediyosun napıyosun bilmiyorum ama ya sen bi başhasın yaa. Bi yanak ver bakim.
En son olarak şunu söyliim: "Ölmelisin Maria francisca, ölmelisin!"

onur 16 Eylül 2010 19:50  

@pattezbaskısı
daha fazla yorum yazmalısın. hatta bir tenis blogu açmalısın.

Çid. 21 Eylül 2010 17:36  

@onur
Tşk ederim, henüz yeterli cesarete sahip değilim sanırım:)

yasal uyarı (disclaimer diyor yabancı insanlar)

bu blogdaki fotoğrafların yüzde 99.9'u http://sports.yahoo.com adresinden alınmaktadır.. tüm hakları reuters, ap ve getty images'e aittir.. sanırım.. bu blog tarafsız bir tenis blogu değildir.. sevdiğim tenis oyuncularını kayırırım.. ama sevmediklerime hakaret etmem.. siz de etmeyin, çok ayıp.. yorum yazarken öyle tek cümlelik "saldır federer, vur kır nadal" tarzı yorumlarınızı yayınlamayacağımı göz önünde bulundurun.. merak ettiklerinizi ya da içinde cidden yorum bulunan yorumlarınızı göndermekten çekinmeyin.. tenisi sevelim.. boş alanlara kort dikelim.. teşekkürler..

ben olsam firefox 3küsür ve en az 1152x864 çözünürlükte dolanırım buralarda..

GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP