istanbul cup 2010: gün 3
Yağmur etkilemese olmaz zaten. Bugün öğlen saatlerinde yağan yağmur nedeni ile yarım sat civarında aksadı program. Ama ondan önce bir şey anlatmam lazım.
Bugün tesislere girer girmez karşılaştığım ilk şey:
5-6 tane ballkid aralarında bir oyun oynuyorlar. Top duygusunu, el göz koordinasyonunu geliştirmek için yapılan küçük bir oyun galiba. Bir tenis topunu elle tokatlayıp diğer çocuğa gönderiyorlar. Kural topun bir kere sekmesi. İkinci kez sektiren yanıyor. (Oyunu 3 saniyede çözdüm) Karmaşa oluyor tabi beş kişi oynayınca. Neyse ben çocuklara bakarken bir hengame oldu top yanlarından geçen birinin yüzüne geliyordu neredeyse. O anda yüzyüze geldik onunla. Pavlyuchenkova. Ben, ee, siz nasıl diyor “Oooops” şeklindeki yüz ifadem ile ona bakıyordum. O da, ee, biz nasıl diyor, “Haspinallaaaaaaaaa” şeklindeki mimik ve jestleriye kalakalıyordu. Çocuklar sori mori dediler de azarlamadan Nastya yoluna devam etti.
Basın odasına gittim internet yok. (Yazarım abicim, basın odasında internet bağlantın sıçıyorsa hiçbir yere koyma sen o internet bağlantısını, al evinde online WOW oyna) Baktım hemen çıkarmışlar güvercinleri, “Evet arkadaşlar yazdıysanız haberleri, güvercinleri salıyoruz bağlayın ayaklarına” dendi. Çok sempatik geldi bi an için. Duman çevreyi kirletebilirdi neticede. Güvercin candır, ver ağzına bir zeytin dalı. Huzur, kardeşlik, dünya barışı...
Merkez kort Vögele ile Vesnina arasındaki maç ile başladı. Öfff ne sıkıcı bir maçtı o. İsviçreli ilk turda Shvedova’yı eleyince heyecanlanmıştım. İş yapar mı diye? Yok. Kazak raketi yenmesinin tek nedeni Shvedova’nın kötü servis performansıymış. İkinci servislerde bir adım içeriye girip bolca puan almıştı Vögele. Bugün Vesnina iyi oynadı. Servisleri daha tutarlıydı Shvedova’ya göre. Toplara da temiz vuruyordu. İsviçreli de returnlerde önceki günkü kadar etkili olmayınca yenilgi de kaçınılmaz oldu.
Sonra yan korta indim. Petkovic nam-ı diğer Petkorazzi ile Makarova karşılaşıyorlardı. Turnuvanın en zevkli maçlarından biriydi bu. Petkovic çok zorlandı ama yoluna devam etmeyi başardı. Yalnız bu maçta görünce tüylerimi diken diken bir olay oldu. İkinci sette durum 3-3. Yani kort değişimi yok. Hop korta bir kameraman daldı. Amacı A kortunun hemen yanındaki B kortunda çalışma yapan Lapuşenkova’yı çekmekti. Müdürü buna git tenis oynayan birilerinin kaydını getir bana falan demiş olmalı. O da baktı orada kız var, raket var, to var. “Haaa demek ki tenis oynuyor” diyerek oraya doğru gitti. Ama gidiş yoluna dikkat etmemiş. O yüzden oradan puan veremiyoruz. A kortunun içinden geçti. Maç esnasında. Hakem görmedi en başta. Sonra tam Makarova servis atacakken kameramanı fark eden hakem içinden okkalı bir OHA demiştir. Ne yapacağını şaşırdı. Yapması gereken kameramanı dışarıya almaktı. Ama yapmadı. “Geç bari benim kulenin arkasına da orada gözükme” dedi. Sonra 30-30 iken kameraman koşarak korttan çıktı. Koşarak. 30-30’da. Aklıma 80lerde gol olunca sahanın içine dalıp mikrofon uzatan, ortalık karışınca yakın çekim almak için kamerayla çimlerin üzerinde koşturan basın mensupları geldi. Neredeyiz, hangi çağdayız, napıyoruz biz burada...
Ben bu olayı yeterince anlatamıyorum. Görmeniz lazımdı. O manzara tüylerimi gerçekten diken diken etti. Ya bırakın Grand Slam’i falan, Almanya’da, Çek Cumhuriyeti’nde bir turnuvada böyle bir olay gördüğünüzü düşünebiliyor musunuz? Napıyosun abi sen? Kapıda niye güvenlik yok bi kere. Niye bir görevli yok? Adama “Dur” diyecek bir kişi yok. Altıncı yılınızdasınız be, altı.
Bu arada Lapushchenkova dedik. Kız bembeyaz. Beyaz ya, pamuk beyazı. Saatlerce güneşin altında kalıp yanmıyor. Ben de istiyorum öyle. Bir de Avatar’a benziyor daha önce de demiştim ben bunu bu blogda. Kız Avatar ya. (Evet o ırkın adının Avatar olmadığını ben de biliyorum, “uzaylı”ya “UFO” derler ya. Espri)
Sonra Bulgar kız vardı bizim. Kertenkele korkusu olmayan. Pironkova. Rodionova’ya yenildi. No more imambayıldı Tsvetana. Ve sonra korkunç büyücü Dushevina vardı, o kötüydü. Turnuvadaki favorilerimden Sevastova’yı yendi. Letonyalı yine iyi direndi bi yere kadar. Ama son şampiyon seviyor demek ki burayı. Bırakmadı maçı.
Rybarikova’nın mide/sindirim problemleri nedeni ile çiftlerden çekildiği haberi geldi. Partneri Pavlyuchenkova. Bu ikisinin çiftlerdeki çeyrek final rakibi Çağla/Pemra çifti böylece otomatik olarak son dörde kaldılar. Mis gibi. Peki Rybarikova teklerde ikinci turda bugün kiminle oynayacak? Evet, Pavluçenkova. Ballkidlere kızmayınca artı puan kazandı gözümde. Aferin.
Haaaa bir de unutmadan. Bugün Player's Party vardı. Oyuncular birbirinden şık kıyafetlerle gelecekler, ellerinde kadehler, şuh kahkahalar atacaklardı. Ben de Cirstea'ya yanaşıp, "Wanna dance" diyecektim. Sonra dünyanın en gereksiz maçı için gazeteye summon edildim resmen. Beni seçtiler. Pikaçu oldum. Futbol yasaklansın. Guti oynasın sadece. Bi de Xavi.
A Rodionova (AUS) d. (5) T Pironkova (BUL) 61 36 62
(6) A Petkovic (GER) d. (Q) E Makarova (RUS) 76(5) 57 63
V Dushevina (RUS) d. A Sevastova (LAT) 63 67(8) 62
E Vesnina (RUS) d. S Voegele (SUI) 63 62
0 yorum:
Yorum Gönder