31 Ağustos 2011 Çarşamba

gün sonu: amerika açık 2011 - gün 2

Ivanovic bugün kötü başladığı maçı güzel bitirmeyi başardı. Hemen ilk oyunda servis kırdırdığı maçta ilk sette 4-2 geriden gelip yedi oyun üst üste kazandı. Pek göremediğimiz bir şey ama bugün kendisini kamçılayan başka bir şey vardı. Maçtan sonra kort içinde ESPN ile yaptığı röportajda duygularını saklamakta zorlandı Ana. Hafta sonu ölen dedesi onu çok etkilemiş. Maç içerisinde onu düşünmemek için kendini zorladığını söyledi.

Bunun dışında Ana'yı dibe sürükleyen eski sevgilisi golfçü Adam Scott bugün Ana'nın locasından izledi maçı. İblis herif. Hâlâ peşinde dolaşıyor yaptıkları yetmemiş gibi. Ana'nın koçu Nigel Sears'ın kızı, Möri'nin sevgilisi Kim Sears'ta locadaydı.

Ivanovic ikinci turda Petra Cetkovska ile oynayacak. Wimbledon'ın intikamı alınacak.

Dün Wimledon şampiyonu Kvitova'nın elenmesinin ardından Roland Garros şampiyonu Li Na durur mu, yapıştırmış cevabı. Genç ve gelecek vaadeden Simona Halep önünde istediği tenisi sergileyemeyen ve çok basit hata yapan Çinli elendi. Halep kariyerinde ilk defa ilk 10'dan bir ismi mağlup etti.

1971'den bu yana ilk kez o yılın ilk üç Grand Slam'inin şampiyonu Amerika Açık ikinci turunu göremedi. Ozi Açık şampiyonu Kim Clijsters bildiğiniz gibi karın kaslarındaki sakatlık nedeniyle katılamadı.

Başka dikkate değer ne var diye bakıyorum, Schiavone'nin 16 çift hatası, Jelena Jankovic'in çok rahat kazanması, Cirstea'nın her zamanki gibi yenilmesi, Arantxa Rus'un kazanması, Hantuchova'nın Permantier'e boyun eğmesi, Jarka'nın nefis direnişi, tablonun en yaşlısı Date-Krumm'un o bildiğimiz sürprizini yapamayarak ilk turda elenmesi, Alize Cornet'nin hâlâ maç kazanabiliyor olması ve Lisicki'nin 32 dişli basın toplantısı var.

Bir de Jamie Hampton'ın Baltacha karşısında son sette 5-1 deride, son oyunda 30-15 öndeyken maçı bırakması. Canlı skorlardan izlerken görünce şaşırmıştım, maçın o noktasında bırakmak içn ciddi bir sakatlık olması lazımdı. Çok kötü kramp geçirmiş ve 10 dakikalık tedavi dahi yetmemiş.

Wozniacki de korttaydı bugün. Rahat kazandı maçını. Karşılaşmadan sonra basın toplantısında "Kim ne derse desin aşkk için önce..." ha yok, "Kim ne derse desin 1 numara benim vebırakaya hiç niyetim yok" dedi. Rory hakkında konuştu ve yeni gizemli koçunun ismini yine söylemedi. Maçı izlemiş ama bu yeni koç. Yoksa yeni koç Rory mi?

Caro'nun rakibi Nuria ise 1.55 boyunda bir tenisçi. Küçükken Messi'nin doktoruna götürselermiş yavrucağı uzarmış belki biraz daha. Hormonlu Nuria. Töbe ya.

----

Yediklerinize dikkat edin. Sonra merkez kortta dünya 1 numarası karşısında midenizden gelen sesler, kafanızdan gelenleri bastırır ve Conor Niland gibi maçtan çekilmek zorunda kalırsınız. İrlandalı tenisçi 11-1 gerideyken daha fazla dayanamadı ve müsabakayı 44 dakikada terk etti.

Ve sonra Nadal-Golubev vardı. Kazak tenisçi yıl içinde rekor düzeyde arka arkaya maç kaybetmişti. Nadal ise... Nadal işte. Bu maçta biz Golubev'in neden bu kadar maç kaybettiğini öğrendik. Cevap netti. Adamda finishing 3. 20 üstünden. Üç sette de servis kırarak öne geçti. Son iki sette 5-2 öne geçti hatta. İkinci sette yedi set puanından yararlanamadı. Hakemle bolca tartıştı.

Büyük tenisçiler ile diğerleri arasındaki fark burada ortaya çıkıyor. Yoksa Golubev'in vuruşları çok temiz. Ama işte kafada sorun var biraz. Bu arka arkaya gelen mağlubiyetlerini açıklıyor. Nadal hayranları korkutsa da güvenle ikinci tura yürüdü.

Parti çocuğu Gulbis maçının gündüz olduğuna sevinmiş olmalı. Zira akşam çılgın doğum günü partisine akabilir (Maçtan sonra yeterince kutlama yaptığını gidip uyuacağını söyledi biz de yedik onu). Bugün doğan Ernie, 16 nolu seribaşı Youzhny'e set vermeyerek kazandı maçını. Letonyalı'dan görmeye pek alışık değiliz böyle şeyleri ama oldu bu bugün. Bi yerlerde turnuvanın gizli favorisi olduğunu yazmışlardı. O kadar uçmayalım.

Bir de Sergey Bubka'nın oğlu Sergei Bubka (oğlum olursa adını Onar koyucam) 24 yaşında ilk Grand Slam ana tablo maçını kazandı. Sergey Bubka kim diyenler, Google var.

0 yorum:

yasal uyarı (disclaimer diyor yabancı insanlar)

bu blogdaki fotoğrafların yüzde 99.9'u http://sports.yahoo.com adresinden alınmaktadır.. tüm hakları reuters, ap ve getty images'e aittir.. sanırım.. bu blog tarafsız bir tenis blogu değildir.. sevdiğim tenis oyuncularını kayırırım.. ama sevmediklerime hakaret etmem.. siz de etmeyin, çok ayıp.. yorum yazarken öyle tek cümlelik "saldır federer, vur kır nadal" tarzı yorumlarınızı yayınlamayacağımı göz önünde bulundurun.. merak ettiklerinizi ya da içinde cidden yorum bulunan yorumlarınızı göndermekten çekinmeyin.. tenisi sevelim.. boş alanlara kort dikelim.. teşekkürler..

ben olsam firefox 3küsür ve en az 1152x864 çözünürlükte dolanırım buralarda..

GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP