gün sonu: amerika açık 2011 - gün 1
Petra Kvitova... Wimbledon sonrası bu kıza yaramıyor. Geçen yıl herkesi şaşırtarak yarı final oynadı ve ardından sezon sonuna kadar yattı. Sezonun başında yine çok iyi başladı. Brisbane ve Paris'i kazandı. Sonra toprak kortta bile turnuva kazanacak kadar ileri gitti. Bu yıl Wimby zamanı yine servisleriyle geldi ve şampiyon oldu hiçbir şey olmamış gibi. Şimdi bakıyoruz Amerika Açık ilk turunda atta gidiyor.
Bugün Alexandra Dulgheru önünde acayip bir yorgunluk vardı üzerinde. İki sette de erkenden servis kırıp öne geçti ama bu üstünlüğünü koruyamayacak kadar kötü servis attı. Sonuçta set alamadan elendi. Açık Çağ'da Amerika Açık ilk turunda elenen ilk Wimbledon şampiyonu oldu. O da başarı neticede...
Ve sonra Sharapova... Bu kız tutuk, bu kız istikrarsız. Bu kızın bir daha Grand Slam kazanamamasından korkmaya başlıyorum. Roland Garros'ta ev sahibi genç raket Caroline Garcia önünde ecel terleri döken Masha, Wimbledon ikinci turunda yine ev sahibi ve yine genç olan Laura Robson'a karşı zor anlar yaşamıştı. İki maçtan da deneyimi ve savaşkan ruhu ile galibiyetle ayrılmayı da başarmıştı. 2009'da yine ev sahibi ve yine genç bir tenisçi olan Melanie Oudin'e Amerika Açık'ta elenmişti.
Genç tenisçilere karşı olan bu garip tutukluğu Masha'nın bugün de elenmesine neden oluyordu. Heather Watson karşısında ilk seti kaybetti. İkinci sette 4-1 öne geçip 5-5'e gelmesini engelleyemedi yine de son sete taşımayı başardı maçı.
Ne olacak Masha'nın hali bilemiyorum. Umarım maçlar ilerledikçe açılır.
Laura Pous-Tio... Onu Japonya Ulusal Sakatlanma Günü kutlamaları kurtardı. Misaki Doi karşısında ilk seti kazanan İspanyol tenisçi ikinci sette rahat rahat geldi ve 5-2 öne geçti. Günün ve turnuvanın ilk galibi olmaya o kadar yakınken bir anda tıkandı. İki kez maç için servis atarken servisini kırdırdı. Sonra rakibinin servisini kırıp 6-5 öne geçti ama servisini bir daha kırdırdı. Tie-break'te kendi servisinde sayısız maç puanı kaçırdı ve seti tie-break ile 14-12 kaybetti.
Son sette İspanyol raket 5-2 öndeyken Doi maçtan çekildi sakatlık nedeniyle. Neden Japonya Ulusal Sakatlanma Günü dedim çünkü Kei Nishikori ve Ayumi Morita da sakatlık nedeniyle çekildiler. Hadi Nishikori hatalı üretim de Morita'ya ne oluyor?
Robson karşısında ilk seti tie-break ile kaybettikten sonra ikinci setin başında servis kırdıran Japon, maçtan çekilince, Britanyalı 94lü kızcağız da kariyerinde ilk defa gördüğü Amerika Açık ana tablosunda biraz daha kalma şansına erişti. Bu tıfılın Murray'den önce Grand Slam kazanması tarihi bir olay olur.
Bu maçtaki en komik olay ise iki tenisçinin de şapkaları yani siperlikleri hariç, taytlarına kadar aynı renk ve kıyafet kombinasyonu ile maça çıkmalarıydı.
Gençlerden gidelim. Yine ilk kez ana tablo gören Noppawan Lertcheewakarn, Yakimova'yı üç sete götürse de galip gelemedi. Gelseydi Masha ile eşleşecekti. Bir başka genç tenisçi Masha'nın kabusu olurdu.
Sonra ana tablonun yanılmıyosam en genci 95li Madison Keys, Jill Craybas'ı yendi. Jill= 2xMadison+5 ise yaşını bulunuz (10 puan). Büyük başarı wildcard ile turnuvaya katılan ABD'liden. Lauren Davis'ten de bekliyorum aynı güzelliği.
ABD'li demişken Venus Williams yıllar sonra "Aaaa ne giymiş la bu" demediğimiz bir elbise ile çıktı. Moda dünyası panikte.
Asabi güzel Urszula kırk yılda bir ana tablo görüyor. Onda da ablası Agnieszka ile eşleştiren, kardeşi kardeşe kırdıran Amerika Açık yönetimine yuh olsun. Bunlar hep Polonya'yı bölmek için atılan adımlar. Önce kızları babalarından soğuttular ve koçluk görevinden ayrılmasını sağladılar. Şimdi de böyle ufak oyunlarla kardeşleri küstürecekler. Radwanskalar yıkılmaz. Together they stand, divided they fall. Bunu iyi biliyorlar. Kahrolsun emperyalist Flushing Meadows. Yaşasın raketlerin kardeşliği.
--------
Erkeklerde Mardy Fish fırtına gibi bir galibiyetle başladı. Şu an rüzgar tamamen arkasında. Bakalım nereye kadar taşıyabilecek kendini. Büyük sürprizler bekliyorum. ABD'nin 1 numarası ikinci turda Malek Jaziri ile oynayacak. Tunuslu raket kariyerinde ilk kez ana tablo oynuyor ve elemelerden gelip ilk turda Thiemo de Bakker'i mağlup etti. Çok büyük bir sürpriz.
Günün diğer sürprizleri Troicki ve Bellucci'den geldi. Viktor, Alejandro Falla'ya beş sette kaybederken, Thomaz ilk iki seti kazandığı maçta Dudi Sela'ya yenildi. Karşılaşma bir Davis Cup atmosferinde oynandı yalnız. İsrailliler çok bağırdı.
Erkeklerdeki sinirli ergenimiz Ryan Harrison, Marin Cilic'ten set alamadan elendi. ABD'nin geleceğini bağladığı bu genç adam Olimpiyatlar'da raket atma diye bir dal olsa altın madalyaya koşabilir. Keskin sirke küpüne zarar. Keskin körpe... Cilic de forehandlerinde çok hata yapmasına rağmen kazandı. Kaleci ile karşı karşıya kalan Güiza kadar felaketti forehandleri bugün.
Günün en komik olayı ise Monfils-Dimitrov maçının sonunda yaşandı. Maçı set alamadan kaybeden Dimitrov filedeki tokalaşma sırasında Monfils'i dudaktan öpmeye çalıştı. Monfils refleksle çekildi ilk önce sonra yanaktan öptü. Hayat ilginçliklerle dolu.
2 yorum:
yazı bayağı eğlenceli, ama ben artık biçok isim hakkında söyleyecek bi sözüm olmadığını fark ettim tenis dünyasında.. bu yüzden monfils-dimitrov karesi için, genç kızların kalbini çalacak sinsi bi gönderme yapıp huzurlarından ayrılıyorum..
http://1.bp.blogspot.com/_W_qTJaIMgTc/SyatmRGjdFI/AAAAAAAAAbE/XO3-5WciMT4/s320/firat.jpg
zaten o espriyi de yapmışsın, twitter'dan geldiğim için görmedim, yüzüme gözüme bulaştırdım :(
:walkofshame:
Yorum Gönder