6 Haziran 2010 Pazar

rg 2010: erkekler finali - merhaba şampiyon

Evinin arka bahçesiydi Roland Garros. Dört yıl üst üste orada kazanmış tek bir maç dahi kaybetmemişti. 2008’de tek bir set dahi kaybetmeden şampiyonluğa ulaşmıştı. Fakat dizindeki sakatlıklar onun elini kolunu bağladı geçen yıl. Evinin arka bahçesine giren bir işgalci onun oyuncağını elinden aldı. Federer değildi Nadal’ın elinden kupasını alan, Söderling’ti. İspanyol raket her ne kadar “intikam” olarak görmese de bunu, sevgilisini elinden alan adamı hayal kırıklığına uğratmak isteyeceğini hepimiz biliyorduk. İsveçli ise çok önemli bir başarıya imza atmış ve iki yıl üst üste finale kalmıştı. Geçen sene Federer karşısında maçın büyük bir bölümünde varlık gösteremeyen Söderling bu yıl da uyuyan taraftı.

Maça tutuk başlayan Nadal oyunlar kazandıkça ısındı. Söderling ise kendinden beklemeyeceğim şekilde heyecanlıydı maç boyu. Bu kadar çok basit hata yapmasının nedeni de buydu. Nadal da oyunlar ilerledikçe vites arttırıp insanüstü bir savunma yapmaya başlayınca üçüncü sette yelkenleri suya indirdi Söderling. Nadal, bir yıl aradan sonra tekrar sevgilisine kavuşurken Bjorn Borg’un 6 RG şampiyonluğuna yalnızca bir adım mesafeye kadar geldi.

Rafa 2009’da üç Masters şampiyonluğu kazandı ve Roland Garros ile birlikte toprak slam’i yapmış oldu. Tekrar 1 numaralı koltuğa sahip oldu. Ve onun için daha da güzeli: Wimbledon’da koruyacak tek bir puanı bile yok. Söderling de kariyerinin en yüksek noktasına, altıncılığa kadar yükseldi.

Nadal’ın elinden bu kupayı iyileştikten sonra del Potro alacaktır. Seneye gerçekleşecek olası bir del Potro-Nadal finali, yıllardır tek taraflı geçen finallere yeni bir soluk getirecek gibi duruyor.

Bir küçük teşekkür Eurosport Türkiye ekibine: Benim spor medyası sektörüne girmemi sağlayan yerdir orası. Yanlarında bir yılı aşkın süreyle staj yapıp da canlı yayında 1 saniye sesimi duyurmayı başaramadığım ancak iki yıl sonra Roland Garros gibi büyük bir organizasyonda bana güvenip, mikrofonlarını teslim eden insanlara kocaman teşekkürler. İki hafta boyunca birlikte yayına girdiğim Emre Yazıcıol, Şevket Furkan Erbay ve Caner Eler bana çok şey kattınız. Mikrofon teslimine icazeti veren Bağış Erten ve tüm ekip: Harikasınız.

8 yorum:

Dicle Bağcı 6 Haziran 2010 23:41  

Nadal rövanş diye bakar olaya, daha hırslı olur diyordum, onu çok belli etmese de öyle olmuş zaten.. söderling'in final acemiliği bitirdi onu galiba.

kirpi 6 Haziran 2010 23:49  

Del Potro'nun bir gun mutlaka donecegine inanmakla birlikte gelecek sene veya ondan sonraki sene Roland Garros'ta sampiyonlugu kovalamasini zor goruyorum. Tendinit 2 ayda Nadal'dan neler goturdu gorduk. Toparlanmasi bir yil surdu. Del Potro daha gec toparlanacaktir. Birincisi daha uzun sure ara verdigi ve daha cok sogudugu icin, ikincisi malesef Nadal kadar caliskan olmadigi veya bazi sebeplerden olamadigi icin (Wimbledon'da ikinci turu bir turlu gecememesine ragmen gecen yil Wimbledon haricinde cim turnuvasi oynamamasi dikkatimi cekti mesela). Ama en buyuk avantaji uzerinde Nadal'daki kadar baski olmamasi. Daha yasi cok genc oldugundan mutlaka toparlanir. Ancak bu arada Nadal da Del Potro tarzi oyunculara karsi olan zaaflarini gideriyor. Daha iyi servis karsiliyor, daha iyi servis atiyor ve topun yuksekligini surekli degistirerek rakibin ritmini bozuyor. Del Potro'nun alcaktan gelen toplardaki zayifligi calismakla da giderilemeyeceginden (Wimbledon'daki basarisizligini biraz da buna bagliyorum) uzun vadede hep kendisine karsi bir acik kapi olarak kalacaktir. Cilic biraz adam olabilse Del Potro'dan daha fazla sansi var bence cunku cok daha iyi hareket ediyor. Soderling de yuksekten gelen toplari iyi karsilardi ama bugun onun da yetersiz kaldigini gorduk. Bana guleceksiniz belki ama su anki Nadal'i 2008'deki Nadal gibi oynayan biri yenebilir bence; omuz hizasina yuksek spinli toplar gonderebilen biri. Sert zemin tarzi duz vuruslardan pek etkilenmiyor cunku, ozellikle de toprakta zaten bir miktar yavaslama olunca daha da rahat karsilayip yonlendiriyor.

Conquistador 6 Haziran 2010 23:55  

bu turnuvayı aktaran kadroya teşekkür ediyorum fakat wimbledon 2010 için biraz karamsarım..bir federer fanatiği spiker tarafından aktarılacak olması hiç hoş olmayacak...

Russell 7 Haziran 2010 00:09  

conquistador, iyi değinmiş. ntvspor'un verecek olması bir yandan güzel, şifresiz izleyeceğiz falan da, mehmet sevinç yazılarındaki gibi olursa televizyonu kırabilirim rafa fanı olarak.

pclion 7 Haziran 2010 03:41  

Barbaros Çıdal'ı unutmuşsun Akmeriç. :)

Her daim underdog'un yanında olan bir insan evladı olarak Söderling'den iyi bir oyun bekliyordum. Hoş, çok kötü diyemeyeceğim ama dediğin gibi, acayip bir heyecan yaptı. Rallileri sonuna kadar getirip fileye taktı, dışarı attı. Böyle oynarsan Nadal'dan set alamazsın tabii ki.

Bu arada tanıdık simalar da göze çarpmıyor değil. :)

Onur, sana bir sürprizim var yarın, hediye babında...

Unknown 7 Haziran 2010 09:20  

Ntvspor mu veriyor?! İşte işin en güzel tarafı bu!!! :))

onur 7 Haziran 2010 11:38  

@pclion

Pasonu mu vereceksin. Ay çok heyecanlandım :)

Spooky 7 Haziran 2010 13:25  

ntvspor verecek ama en fazla iki maç verecekler günde. değil mi akmeriç?

ayrıca mehmet sevinç var.

yasal uyarı (disclaimer diyor yabancı insanlar)

bu blogdaki fotoğrafların yüzde 99.9'u http://sports.yahoo.com adresinden alınmaktadır.. tüm hakları reuters, ap ve getty images'e aittir.. sanırım.. bu blog tarafsız bir tenis blogu değildir.. sevdiğim tenis oyuncularını kayırırım.. ama sevmediklerime hakaret etmem.. siz de etmeyin, çok ayıp.. yorum yazarken öyle tek cümlelik "saldır federer, vur kır nadal" tarzı yorumlarınızı yayınlamayacağımı göz önünde bulundurun.. merak ettiklerinizi ya da içinde cidden yorum bulunan yorumlarınızı göndermekten çekinmeyin.. tenisi sevelim.. boş alanlara kort dikelim.. teşekkürler..

ben olsam firefox 3küsür ve en az 1152x864 çözünürlükte dolanırım buralarda..

GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP