6 Haziran 2010 Pazar

rg 2010: kadınlar finali - francesca açık

Avustralya gazetesi Herald Sun manşette şunları yazmıştı final günü: Grand Sam. Sam kazanamadı ve ben de bu güzel başlığa ithafen yukarıdaki başlığı atmayı uygun buldum.

Francesca Schiavone, eski şampiyonlardan Mary Pierce’ın elinden Suzanne Lenglen kupasını yani Roland Garros şampiyonu olduğunu tasdikleyen kupayı alırken yüzüne düşen kocaman gülümseme mutluluğunu tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyordu. Fransa Açık her zaman sürpriz şampiyonlar ve finalistler çıkartmıştır. Zeminin karakteristiği nedeniyle çok ince dokunuşları olan oyuncuların burada istenilen performansı gösteremediğine rastlanmışken, daha çok koşan ve mücadeleyi seven raketler her zaman başarılı olmuşlardır.

2001’den bu yana yitik ve zevksiz finalleri hep tek taraflı geçmiş müsabakalardan sonra iki sette sonuçlanmasına rağmen 2010 Roland Garros finali kadınlarda seviyeyi biraz yükseltti. Tabii turnuva finallerinin son 10 yılda bu kadar sönük geçmesinin nedeni Justine Henin. Juju o kadar domine etmişti ki Paris’i karşısına kim çıksa direnemiyordu. O gittikten sonraki iki finalin de kötü geçmesinin nedeni ise Dinara Safina’ydı. Bu sefer ters yönden etkiledi. Hiçbir şey oynamayarak rakiplerine kupayı verdi Rus raket.

Ama bu sefer farklıydı. Turnuva öncesi favoriler arasında olmasa da “Dark Horse”lar arasında gösterilebilecek ve Avustralya tenisi kadınlarda tekrar şahlandırması kuvvetle muhtemel olan Samantha Stosur ile,kadınlarda hiç Grand Slam şampiyonu çıkartamamış İtalya’nın umudu Francesca Schiavone finale kadar yükseldiler ve kariyerlerinde bir ilki yaşamak için dün korta çıktılar. Stosur’un final yolu daha zorluydu ve 3 favoriyi yendi Güneyli. Henin, Serena ve Jankovic. Final öncesinde de daha çok şans tanına taraftı haliyle.

Varyasyonlu servisleri, backhand slice’ı ve spinli vuruşları ile birbirlerine benzer oyun oynayan ikiliden mental oalrak güçlü olan, bu kupayı daha çok isteyen kazandı. İtalya’nın çirkin kraliçesi, güzel Avustralyalı (evet kol kaslarını saymazsak) Sam karşısında küçüklüğünden beri hülyasını kurduğu şeyi gerçekleştirdi. Finallerin boğulan iki isminden “Karavana Sam” yine boşa salladı.

Şimdi sponsorlar, üreticiler, reklam verenler panikte! 2 yıl önce Ana Ivanovic şampiyon olduğu zaman kızcağızın güzelliğinden istifade edip sömürmüşler, iliğini kemiğini kurutmuşlardı. (Ivanovic “Hayır” diyebilirdi tabii ki.) Schiavone ise malumunuz fiziksel olarak pek çekici bir insan değil. “Yeni yüzümüz Schiavone arkadaşlar” şeklinde çıkacak bir raket firmasında o raket öneriyi yapanın kafasında kırılabilir. Çirkinler de Grand Slam kazanır ulan! Ben Schiavone’yi seviyorum. Henin kazanamadı bari oyun olarak ona yakın birileri kazansın istedim. Oldu. Sikiyavone 29 yaşında en yaşlı Roland Garros şampiyonu olurken kendisini desteklemeye gelen İtalyanlar’ın tişörtlerindeki “Hiçbir şey imknasız değildir” yazısının doğrulunu ispatlar gibiydi.

Samantha Stosur ve Francesca Schiavone WTA’in poposunu kurtardı. Yıllardır sürünen, sürünürken bizleri de süründüren, tenis adı altında mankencilik oynayan, ego tatmin eden şımarık kadınların arasında gerçekten spor yapabilen insanlar olduğunu hatırlattılar. İkisine de teşekkür etmek farz.

3 yorum:

kirpi 6 Haziran 2010 22:36  

Schiavone guzel degil belki evet. Ama ben ona cirkin de diyemiyorum. Cunku yuzune baktigimda igrenmedigim ve gulumsediginde gulumsedigim insanlara cirkin diyemiyorum. Tanimam etmem tabi ama bana hep sevilebilir bir insan gibi geldi Schiavone. Oyle insanin icini isitan bir tarafi var.
Sam'in Grand Slam kazanmak icin daha vakti var bence. Francesca icin ise cok cok sevindim.

Deniscik 6 Haziran 2010 22:36  

bloga bir de "sukela" butonu mu lazım ne :)
elinize sağlık bu yazı için en çok da tam da aklımdan geçen ama kelimeleri bu kadar doğru yerlere koyup da söyleyemediğim "...tenis adı altında mankencilik oynayan, ego tatmin eden şımarık kadınlar..." lafını kullandığınız için...

QuaresmA 7 Haziran 2010 19:05  

@ kirpi:

yapma, tenisçi olduğunu bilmesem ankaragücü altyapısı pırpır forveti derim schiavone'ye.

yasal uyarı (disclaimer diyor yabancı insanlar)

bu blogdaki fotoğrafların yüzde 99.9'u http://sports.yahoo.com adresinden alınmaktadır.. tüm hakları reuters, ap ve getty images'e aittir.. sanırım.. bu blog tarafsız bir tenis blogu değildir.. sevdiğim tenis oyuncularını kayırırım.. ama sevmediklerime hakaret etmem.. siz de etmeyin, çok ayıp.. yorum yazarken öyle tek cümlelik "saldır federer, vur kır nadal" tarzı yorumlarınızı yayınlamayacağımı göz önünde bulundurun.. merak ettiklerinizi ya da içinde cidden yorum bulunan yorumlarınızı göndermekten çekinmeyin.. tenisi sevelim.. boş alanlara kort dikelim.. teşekkürler..

ben olsam firefox 3küsür ve en az 1152x864 çözünürlükte dolanırım buralarda..

GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP