18 Ocak 2010 Pazartesi

gün sonu: avustralya açık 2010 - gün 1


 Wimbledon’da yağdı bir şey demedik. Oranın havası zaten öyledir dedik geçtik. Geçen sene Roland Garros sırasında yağdı şaşırdık. Wimbledon’dakinden bile fazla yağdı, sesimizi çıkartmadık. Ama Melbourne’de yağması yağmur denilen doğa olayının tenise karşı bir garezi olduğunu açıkça göstermekte.

Avustralya Açık deyince benim aklıma güneşli ve hatta bulutsuz hava, sıcaktan kavrulmuş tenisçiler falan gelirdi hep. Bu sene öyle olmadı. Mücadele üstü kapatılmış Rod Laver’da başladı. Ne iç karartıcı bir manzaraydı o. Yarım saat geç başlayan diğer kortlarda da müsabakalar ikide bir yağmur nedeniyle durdu. Normal şartlar altında 4 gibi başlaması gereken Marsel’in maçı 5:30 gibi başladı. Ve bitemedi.

Bir Grand Slam’in belki de başlayabileceği en “güzel” şekilde başladı Avustralya Açık maçlar açısından. Maria Şarapova ile Maria Kirilenko. Kirilenko’yu 3-4 sene öncesi desteklerdim. Sonra o da güzelliğine ağırlık verip de yol almaya başlayınca 18. basamaktan aşağılara doğru yol almaya başlamıştı. Kötü gidiş neticesinde Adidas, Stella McCartney koleksiyonu anlaşmasını feshedip yerine Caro ile anlaşmıştı. Makiri bugün oynadığı tenisle eski günlerine göz kırptı aslında.



Şarapova’nın servis sorunu çözümlenemeyen politik, ekonomik ve sosyal sorunlardan daha da büyük bir olay haline gelmeye başladı. Maçın bazı bölümlerinde rezalet servis atarken bazı bölümlerinde attığı ikinci servisi takip etmekte zorluk çektim bugün. 11 çift hata aslında Şarapova için fazla değil ama çok kritik anlarda geldi. Ayrıca yapılan 77 basit hatayı da 45 winner kapatamamış. Maç içinde fark edemediğim (yarı uykulu izlediğimden olsa gerek) bir şey de Kirilenko’nun file önünde oldukça başarılı olması. İstatistiklere bakınca 16/19 bir file önü istatistiği var.

Masha için şanssızlık denilebilir Kirilenko ile eşleşmek ama asıl şanssızlık Makiri’nin tam da gününde olmasıydı. Turnuvayı kazanacak dediğim oyuncunun ilk turda elenmesi komik tabii. Makiri böyle devam ederse çeyrek finale çıkar. Ama eskisi gibi dengesiz oynamaya devam ederse, bir maçtaki performansı diğerini tutmazsa çok kolay gözüken bir maçı kaybeder. Bir sonraki maçta anlarız. Şarapova adına daha doğrusu Nike adına sadece kıyafete üzüldüm. Bir maç izleyebildik sadece.



Kadınlardan başladık öyle devam edelim. Beklenen ikinci tur eşleşmesi gerçekleşti. Elena Dementieva ve Justine Henin erken finalde karşılaşacaklar. Daha önce de dediğim gibi ben Dementieva’nın kazanacağını düşünüyorum. Sydney’de oynadığı tenis tam anlamıyla ürkütücüydü. Ama karşısındaki de Henin. Sonucu düşünmek yerine maçtan zevk almaya bakacağım. Aynı 1/8’lik dilimde bir başka ikinci tur eşleşmesi var ki o da çekişmeli geçeceğe benzer. Bir başka Belçikalı Yanina Wickmayer, Flavia Pennetta ile üçüncü tura çıkma mücadelesi verecek. Wickmayer ilk turda anlamsız bir şekilde zorlandı. Ama son seti 10-8 biten karşılaşmadan galip ayrılacak mental güce sahip olduğunu da gösterdi. Pennetta’nın da ahı gitmiş vahı kalmış Chakvetadze’ye set kaybetmesi bir başka komedi.

Yine aynı dilimde ev sahibi raketlerden Jelena Dokic’in iri kadın Kleybanova’ya yenilmesi benim için kötü oldu. Severim çünkü Dokic’i. Kızcağız babası, sakatlıklar derken geçen hafta da abisinin uçakta olay çıkartmasıyla rezil oldu millete. Nasıl bir ailesi var bu kızın böyle? Şimdi Rus rakete yenilmesi de tuzu biberi oldu.

Amerika Açık şampiyonu Kim anne de rahatça ikinci tura süzülenlerden. Aynı 1/8’deki Ruslar da rahattı. Svetlana Kuznetsova ve genç Pavluçenkova ikinci turda eşleştiler. Bu mücadele de izlenesi.

Erkeklerde hiç sürpriz yoktu. Seribaşılar Nadal, del Potro, Murray brada, Roddick ve Marsel’i rakibi olacak Fernando Gonzalez tur atladılar. Gonzo’nun bıdık Olivier Rochus’e set vermesi bir umut oldu benim için. Aynı şekilde del Potro’nun da set kaybetmesi garipti. Ivo Karlovic ile Radek Stepanek arasındaki maç yine 5 sete gitti. Davis Cup’ta ace rekoru kırılan bir maça imza atmıştı bu ikili. Bugün de olur mu diye bekledim ama düşük sayıda kaldı aceler. Karlovic’in 34 ace’ine bu sefer cevap veremedi Stepanek. 2 ace’de kaldı. Golubev de Mardy Fish’i geçti. Büyük galibiyet Rus asıllı Kazak için. İkinci turda Ivan Ljubicic ile oynayacak.



Gelelim Marsel’e. Marsel aksilik olmazsa kazanacak yarım kalan maçını. Lucky Loser olarak Grosjean’a düştüğünü gördüğüm an demiştim galibiyet ihtimali yüksek diye. Öyle de olacak gibi gözüküyor durum. Psikolojik faktör çok önemli ama. Özellikle teniste diğer sporlardan çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Düşünmüyorum “kendimden biliyorum.” Bu akşam bugün olanları ve yarın olacakları düşünmeden uyuması lazım Marsel’in. Gayet iyi gitti bugün. İkinci sette de ikinci kez servis kırmaya çok yakın. O puanı alırsa her şey güzel olacak.

Günün sonuçları:

[2] R Nadal (ESP) d P Luczak (AUS) 76(0) 61 64
[4] J del Potro (ARG) d M Russell (USA) 64 64 36 62
[5] A Murray (GBR) d [Q] K Anderson (RSA) 61 61 62
[7] A Roddick (USA) d T de Bakker (NED) 61 64 64
[11] F Gonzalez (CHI) d O Rochus (BEL) 63 64 36 61
I Karlovic (CRO) d [13] R Stepanek (CZE) 26 76(5) 64 36 64
[24] I Ljubicic (CRO) d [WC] J Kubler (AUS) 61 62 62
[WC] B Tomic (AUS) d [Q] G Rufin (FRA) 63 64 64
W Odesnik (USA) d [Q] B Kavcic (SLO) 46 61 64 62
[WC] A Golubev (KAZ) d M Fish (USA) 62 16 63 63
F Mayer (GER) d P Petzschner (GER) 06 26 64 62 62

(2) D Safina (RUS) d. M Rybarikova (SVK) 64 64
(3) S Kuznetsova (RUS) d. A Rodionova (AUS) 61 62
(5) E Dementieva (RUS) d. V Dushevina (RUS) 62 61
(12) F Pennetta (ITA) d. A Chakvetadze (RUS) 63 36 62
M Kirilenko (RUS) d. (14) M Sharapova (RUS) 76(4) 36 64
(15) K Clijsters (BEL) d. (Q) V Tétreault (CAN) 60 64
(24) MJ Martínez Sánchez (ESP) d. E Rodina (RUS) 60 60
(27) A Kleybanova (RUS) d. J Dokic (AUS) 61 75
(30) K Bondarenko (UKR) d. I Raluca Olaru (ROU) 62 76(6)
Z Jie (CHN) d. P Shuai (CHN) 06 61 62
A Pavlyuchenkova (RUS) d. A Sevastova (LAT) 62 64
E Baltacha (GBR) d. P Parmentier (FRA) 64 36 75
(Q) Y Wickmayer (BEL) d. A Dulgheru (ROU) 16 75 108
(Q) Y Meusburger (AUT) d. T Bacsinszky (SUI) 64 46 62
(WC) J Henin (BEL) d. K Flipkens (BEL) 64 63



Bu da tenis maçından bir manzara. İnanması güç ama gerçek :)

(Foto: Reuters / Getty / AA / EPA)

13 yorum:

zop 18 Ocak 2010 19:53  

Sagda solda okudugum kadariyla Turk seyirciler Marsel'in maclarinda futbol maci seyrediyor gibi tezahurat yapiyolarmis. Rakibin basit hatalarinda, cift hatalarinda vs ayaga firlayip sevinc gosterileri yapmalar, hakeme bagirip cagirmak filan hepsi varmis.
Tenisle hic alakasi olmamis Turk milletinin tenis etiketini bilmesini bekleyemeyiz tabi.

Spooky 18 Ocak 2010 20:05  

fransızlar da biliyor da ne oluyor :) boşverin takılsınlar...

kirpi 18 Ocak 2010 20:23  

Ikinci tur maci da eger Gonzo'nun gecen yil yaptigi 3. tur macina benzerse Silililerin sesinden (ciglik atmak, panolara vurmak) bizimkiler duyulmaz zaten..Tenis adabini ogrenlemerine olumsuz katkisi olur o ayri tabi.

K. A. 18 Ocak 2010 20:33  

Goran Ivanisevic ve Wimbledon 2001 finali derim seyirci için. Bence Türk insanı böyle olsun. Marsel fileye üçlü çektir Türklere gibi şeyler bağırsınlar hatta. Resimden üçlü çektikleri belli. Eller havada şşşt yapmış biri oooo çekiyorlar.

http://cache.daylife.com/imageserve/00Oydif4JObYC/610x.jpg Bu resimde görülesi. Futbol formalarıyla maça gitmek zaten başlı başına bi' tarz olabilir.

Spooky 18 Ocak 2010 20:41  

Hepimiz yağmur arasından sonra gidişatı değişen onlarca maç görmüşüzdür. Marsel'in dikkat etmesi gereken bu ama önemli bir avantajı var. İnşallah bunu kullanır ve ikinci tura yükselir.

Masha'nın problemi Nuage'ın askerde olması :) Maçlarda o manevi destek o pozitif enerji filan olmayınca yapamadı kızcağız. Şaka bir yana doğru düzgün izleyebildiğim tek maç Şarapova'nın maçıydı ve nasıl kaybettiğini anlayamadım. Kontrolü tamamen ele aldığı dönemler oldu. Kötü oynamak değil de dengeli oynayamamaktı sorunu. Servisleri benim de dikkatimi çekti. İnanılmaz servisleri, winnerları vardı ama sonuçta kazanamadı. Sezonun genelini düşününce ümitsizliğe kapılmıyorum. Şimdilik tek sorunu gününde olması veya "tutturması" gibi görünüyor.

Kadınlarda tablonun alt kısmından Şarapova'nın çıkması, Kirilenko'nun formu, Safina'nın varlığı oralarda sürprizlerin olabileceğini düşündürtüyor. Son Amerika Açık gibi alışılmadık isimleri çeyrek finalde görebiliriz.

K. A. 18 Ocak 2010 21:15  

Kirilenko çirkinleşmiş bence. Belki iyi oyununda bununda bir etkisi vardır gibi sığ bir yorum yapmak istiyorum. Finallerimle ilk kez çakışan Avustralya Açık ilk haftasına da buradan teşekkür ederim. Oysa ki II.öğretim olmak Avustralya Açık'ın bir parçası gibi hissetmeme neden olurdu.

zop 18 Ocak 2010 21:26  

Bizimkilere laf ettim de tenis dunyasinda taskin taraftarlariyla taninan ulke denilince hakkini yemememiz gereken ulkeler var. Balkan milletleri Hirvatlar, Sirplar ve Bosnalilar bu konuda oncu. Bunlar tabi birbirleriyle atisan, kanli bicakli olan ulkeler. Ahanda avustralya acikta da hic beklemediler:
http://www.dnaindia.com/sport/report_11-disruptive-croatian-tennis-fans-ejected-from-australian-open_1336321

Bizim de onlardan geri kalir tarafimiz olmaz da iste yunan, ermeni, ne biliyim israilli bir rakip gelmesini filan bekliycez herhalde.

kirpi 19 Ocak 2010 15:59  

Bir de bir sey takildi kafama..Gecen yil Roland Garros'da yagmis miydi ki yahu? Us Open degil miydi o, program aksamisti hani?? Roland Garros planlandigi gibi yurumus, pazar gunu bitmisti diye hatirliyorum ben..Bunadim mi acaba?

onur 19 Ocak 2010 16:03  

Bu sene yağmadıysa ondan önceki sene kesin yağdı. Hatırlıyorum çünkü.

kirpi 19 Ocak 2010 16:16  

2008'de yagmisti evet..Ilk hafta galiba..

nuage 21 Ocak 2010 14:14  

Şarapova'ya üzüldüm ama, nöbet ağacı olduğum şu aralar üzüleceğim daha önemli konular olduğundan çok düşünemedim. :)) Günde 13 saat nöbet. Başka da bir şey demiyorum... Silahlıkçı olmak berbat bir şey. Allah'tan içerideyim. Soğuk pek etkilemiyor.
Herkese selam.

onur 21 Ocak 2010 14:23  

Olsun ya halin pek kötü sayılmaz. Ben iki haftada bir girebiliyodum internete. İçeride nöbet tutuyosun. Sİlah al silah ver. İyidir iyidir bomza morlaini.

nuage 22 Ocak 2010 13:14  

Sağol abi. Babam da öyle diyor. Bundan iyisi internetle sözlük gezmek diyor. :))
Ah Şarapova ah!

yasal uyarı (disclaimer diyor yabancı insanlar)

bu blogdaki fotoğrafların yüzde 99.9'u http://sports.yahoo.com adresinden alınmaktadır.. tüm hakları reuters, ap ve getty images'e aittir.. sanırım.. bu blog tarafsız bir tenis blogu değildir.. sevdiğim tenis oyuncularını kayırırım.. ama sevmediklerime hakaret etmem.. siz de etmeyin, çok ayıp.. yorum yazarken öyle tek cümlelik "saldır federer, vur kır nadal" tarzı yorumlarınızı yayınlamayacağımı göz önünde bulundurun.. merak ettiklerinizi ya da içinde cidden yorum bulunan yorumlarınızı göndermekten çekinmeyin.. tenisi sevelim.. boş alanlara kort dikelim.. teşekkürler..

ben olsam firefox 3küsür ve en az 1152x864 çözünürlükte dolanırım buralarda..

GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP