round 1 - mr. federer
Çok güzel oldu, çok da güzel iyi oldu. Orası tamam. Ulvi bir amaç için dünyanın gelmiş geçmiş en iyi iki tenisçisi karşılıklı topa vurdular. Paralar toplandı. Federer ve Nadal cennetlik oldu. Çok güzel. Ama... Ben zevk almadım izlediğim şeyden.
Hani tamam Federer ve Nadal'ı aynı anda ekranlarda görmek her zaman nasip olmuyor. Bunun keyfini sürdüm mü, sürdüm. E tabii ki gerçek bir maç gibi çekişmeli olmasını da beklemiyordum, tamam. Ama eğlenceli olamaz mıydı?
Hit for Haiti'nin tadı damağımda hâlâ. Üstelik canlı da izlememiş, Youtube'dan bölük pörçük videoları toplayıp da görme fırsatım olmuştu.
Ya açıkça söyleyeyim ben gösteri maçlarında daha çok geriliyorum. Şimdi bi taraf bilerek puan kaybediyor. Ya da ne bileyim dalgasına, eğlenceli bir vuruş yapıyor. "Diğer taraf ne zaman yapacak bunu", "yapacak mı?" diye bekliyorum öyle. Geriliyorum resmen öyle böyle değil. Sayıyorum kim kaç kere bilerek puan kaybetti diye.
Mesela Federer ilk seti Noel hediyesi olarak vereceğim dedi. E bilerek de kaybetti zaten. Ya ne bileyim... Hit for Haiti daha güzeldi işte neticede. Konsept olarak. Bakalım Caja Magica'daki maçı kim kazanacak (Nadal kazanınca çok şaşıracağız di mi?).
"Evet yapabilirim, gözümü bir yere dikip dümdüz yürüyeceğim. Gülümsüyorum, gözümü diktim, yürüyorum evet..", "Roger! Çak!", "Hı ne, bakmamalıyım! BAKMAMALIYIM!"
0 yorum:
Yorum Gönder