12 Eylül 2011 Pazartesi

grand sam


Son bir senede başına gelenlerden sonra çıkıp iki ayda Grand Slam'de dünya 1 numarasını yenerek final oynamak saçmalık. Öncelikle bunu belirteyim. Bunu kariyerinde ikinci kez yaptı Serena. Bu geri dönüş, finali kazanamasa da kanımca Clijsters'ınkinden daha büyük. Zira Clijsters iki sene tenis oynamamış olabilir ama sakatlıktan veya ölümcül bir hastalıktan dönmedi. Kafasında dönmeye hazırdı ve düzenli antrenman yapmaya aylar öncesinden başladı.

Serena'nın durumu ise farklı. İki ameliyat geçirdi, iç kanamaya bağlı emboli geçirdi. Zihinsel olarak yıprandı. Fiziksel olarak zayıfladı. Ne zaman geri döneceğini bilemiyordu. (Zihinsel olarak yıprandı dedim ama kokteylden kokteyle, Oscar'dan baloya koşmasını da biliyordu) Neyse netiecede döndü ve yaklaşık olarak herkesi yenerek final oynadı. Kaybetti. Kaybetmeyi bilmeden kaybetti. Halbuki zamanında Belçikalılar'ın ona kaybetmeyi öğretmiş olması gerekirdi.

Şımarık insan her yerde ve her zaman şımarık oluyor onu anlatırım bir sonraki postta. Şimdi Stosur'u tebrik etmek istiyorum önce.

Zamanında oynadığı finallerin çok büyük bir çoğunluğunda yenilmesi üzerine ismiyle de uyumlu olduğundan Karavana Sam (Yosamite Sam diye bir çizgi karakter vardı onun Türkçe adı bu) diye başlık atmıştım bir postta kendisine. Avustralyalı 2010'daki RG finalindeki halinde çok uzaktaydı bugün. Ondan beklemediğim derecede konsantreydi ve ne istediğini biliyordu. Bu isteği için ne yapması gerektiğini de.

Servisleri çalıştı, return oyunu muazzamdı (bunda Serena'nın servislerinde bir türlü ritim bulamamasının etkisi büyük). Etkili servis, forehand ve file oyunu ona maç içerisinde özgüven de verdi. 2009'a kadar çiftlerde daha iyi olan ve teklerde sadece bir Grand Slam'de dördüncü tur görebilen Stosur iki yıl içinde zafere ulaştı.

Stosur'un 2007'de geçirdiği Lyme Hastalığı şimdiki çıktısına baktığımızda "iyi ki de olmuş" denilebilecek kötülükler arasındaki yerini alabilir aslında. Kariyerinin her an sonlanabileceğinin farkına varan Avustralyalı teklere yöneldi ve yavaş ama emin adımlarla kupa yolunu çıktı.

0 yorum:

yasal uyarı (disclaimer diyor yabancı insanlar)

bu blogdaki fotoğrafların yüzde 99.9'u http://sports.yahoo.com adresinden alınmaktadır.. tüm hakları reuters, ap ve getty images'e aittir.. sanırım.. bu blog tarafsız bir tenis blogu değildir.. sevdiğim tenis oyuncularını kayırırım.. ama sevmediklerime hakaret etmem.. siz de etmeyin, çok ayıp.. yorum yazarken öyle tek cümlelik "saldır federer, vur kır nadal" tarzı yorumlarınızı yayınlamayacağımı göz önünde bulundurun.. merak ettiklerinizi ya da içinde cidden yorum bulunan yorumlarınızı göndermekten çekinmeyin.. tenisi sevelim.. boş alanlara kort dikelim.. teşekkürler..

ben olsam firefox 3küsür ve en az 1152x864 çözünürlükte dolanırım buralarda..

GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP